Yüzde 37 Kuralı’na göre, sınırlı sürede seçenekleri gözden geçirmeniz durumunda karar için en iyi zaman bunların yüzde 37’sine baktığınız andır.

Nerede durmalı?

Tolga Mırmırık

Dinozor parkları gibi saçmalıklar ile uğraşmak yerine işini ciddiye alan ve halk yararına çalışan bir belediye başkanısınız. Şehre oldukça yakın bir yerde olan barajda çatlaklar oluştuğu ve bir ihtimal şehrin bir bölümünün çok ciddi bir şekilde su baskınından etkilenebileceği bilgisi verilmiş. Çatlakların hesaplanamayacak ve öngörülemeyecek kadar düzensiz olarak ilerlemesi ve yaklaşık bir saat içinde bir yıkıntıya sebep olup barajın çökmesi olasılığı yüksek. Verebileceğiniz iki karar var. Bekleyip, çatlakların durumunu gözlersiniz. Bir süre sonra ilerleme durur ve güvenlikli bir hale geldikten sonra ilgili tamirat işlemlerini başlatabilirsiniz. Ya da gözlem işini kısa tutar ve şehrin ilgili bölgesinin boşaltılması emrini verebilirsiniz. Bölge boşaltmak -hele ki çatlaklar ilerlemez ve bir yıkıntıya sebep olmazsa- hem maddi olarak hem de siyasi kariyerinizde büyük yaralar açacak. Halk arasında da ciddi bir paniğe sebep olacaksınız. Eğer çatlaklar bir yıkıntıya sebep olur da bölgeyi boşaltmada geç kalırsanız da yüzlerce kişi can verecek. Şansınızı çatlakları gözlemek ile ne kadar süre boyunca zorlarsınız? Hangi noktada “artık tamam, şehri boşaltıyoruz” dersiniz?


Varsayımsal bir dünyada, büyümekte olan bir işin sahibisiniz. İşe alım için başvuruları değerlendiriyorsunuz ancak ilginç bir dünyada yaşadığınız için, her seferinde tek özgeçmiş ve tek kişi ile görüşüp, işe alıp almama kararını o anda vermek zorundasınız. “Hayır” dediğiniz kişiyi bir daha işe alma olasılığınız yok. Bu tek seferlik bir karar. Tabi ki mümkün olabilecek en kaliteli ve en fayda getirecek ve en düşük maaş talep eden başvuru ile ilerlemek istiyorsunuz. Önünüzde görüşeceğiniz yüz kişi var ve mutlaka birisini işe almak zorundasınız (Varsayımsal dünya kuralı 812). Bu yüz kişi ile rastgele sırada görüşeceksiniz. Hangisinde karar kılarsınız? İlk görüştüğünüz kişide mi? Onuncu mu? Belki de ellinci? Peki ya elli birinci adayın diğerinden çok daha uygun olmadığını nasıl biliyorsunuz? Belki de yüzüncü kişiye geldiğinizde (çok fazla vakit kaybetmiş olmanız dışında) bir de en çok maaşı isteyen ve görüştükleriniz içinden en bilgisiz olanı kalacak listenizde?

Bu senaryoları, baktığınız kiralık evler (o anda tuttun ya da şansını kaybettin), anne ya da babanızın da hayallerini süsleyen(!) sizin için en ideal hayat arkadaşı (aynı kişiye bir daha dönemezsin) ya da bir alışveriş merkezindeki en optimum araç park yeri seçimleri gibi alternatifler ile de genişletebilirsiniz. Bu hayali senaryoların tamamında durum çok benzer aslında: Karar vermek zorunda olan kişi, gelişigüzellik içeren ve zaman içinde gelişen bir süreç içinde gözlem yapmakta. Yalnızca o ana kadar bildiklerine dayanarak ödülü üst düzeye çıkarmaya ve maliyeti en düşük seviyede tutmaya sebep olacak yolu seçmek zorunda. Hiçbir senaryoda geleceğe ilişkin bir tahmin yapılamıyor, her bir senaryoda da olası riskler mevcut.

Yüzde 37 Kuralı

Gazeteci Brian Christian ve bilişsel bilimci Tom Griffiths’in, Türkçe’ye Ali Atav tarafından kazandırılan kitapları “Hayatımızdaki Algoritmalar: Günlük Kararların Bilgisayar Bilimi” içinde de ayrıntılı şekilde ele alınan Yüzde 37 Kuralı, size bir hayat arkadaşı ararken yardımcı olabilir ve zamandan tasarruf ettirebilir. Kökeni 1950’li yıllara kadar dayanan Yüzde 37 Kuralı, temel olarak, sınırlı bir süre içinde bir dizi seçeneği gözden geçirmeniz gerektiğinde (ister iş arama ister yeni ev arama veya potansiyel romantik ilişkiler için adaylar olsun) karar vermek için en iyi zamanın bu seçeneklerin yüzde 37'sine baktığınız an olduğunu söylüyor. Bu seçimlerde en önemli husus ve kural ise sizin için optimum maliyetle bu kararın verilebilmesi. Seçim sürecinizdeki bu yüzde 37 noktası, hem bilinçli bir tercih yapmanız için yeterli bilgiyi toplamanıza yardımcı oluyor hem de gereğinden fazla seçim opsiyonu arayarak boşa zaman harcamanızı engelliyor.

Yüzde 37 kuralı istatistik, matematiksel finans ve ekonomi alanlarında yoğun bir biçimde kullanılmakta. Yapay zekâ çalışmaları için de “karar verme ve olasılık teoremleri” için sıklıkla başvurulmakta. Yüz aday ile rastgele şekilde görüşecekseniz en uygun ve olabilecek en az maliyetli (sizin için zaman) adayın 37. kişi olduğunu, var olabilecek 10 uygun kiralık evden 4. olanın sizin için daha kazançlı olabileceğinizi gösteriyor. Yıkılacak baraj için karar verici belediye başkanı yerinde olmak ise istemezdim. Bir saatlik zaman kaldı haberini aldıktan yaklaşık olarak bir kısa dizi bölümü süresinde şehri tahliye etmesi gerektiği ortaya çıkıyor diğer her şey göz ardı edildiğinde.

Yüzde 37 Kuralı (ya da daha kapsayıcı olarak ‘Optimum Durma’ teoremi), ilginçtir ki, 18-40 yaşları arasında yeni ilişkilere açık birisi olduğunuz varsayımında, en optimum “hayat arkadaşını bulma” yaşının 26 olduğunu da gösteriyor. Sanırım bunun pek de böyle olmadığının çoğumuz farkında. İnsan ilişkilerini önemsemeyen soğuk matematik formülleri ya da teoremleri bazen hayatımıza çok da iyi yansıyamıyor. Karar verme, nerede durulacağını bilebilme ve artık doğrusu yanlışı ile bir seçim yapabilme kabiliyeti süregiden hayat içinde bizler için en zor alanlardan. Umarım hepimiz verdiğimiz kararların arkasında durabilme gücü gösterebiliriz. İyi haftalar.