Bu kadar neden yazı yazıyoruz, bir şeyler okuyoruz ya da düşünüyoruz. Hiç gerek yok. Mesela bizim memlekette basın özgürlüğü tamamen cortladı. Halk basına güvenmiyor. Ülkece zaten her yıl özgürlükler listesinde daha da dibe çekiliyoruz. E o zaman neyin kafasını kovalıyoruz. Olmayacak bir şeyi ısrarla istemek, her seferinde aynı şeylerden bahsetmek akılsızlık değil mi? Israrla aynı […]

Bu kadar neden yazı yazıyoruz, bir şeyler okuyoruz ya da düşünüyoruz. Hiç gerek yok. Mesela bizim memlekette basın özgürlüğü tamamen cortladı. Halk basına güvenmiyor. Ülkece zaten her yıl özgürlükler listesinde daha da dibe çekiliyoruz. E o zaman neyin kafasını kovalıyoruz. Olmayacak bir şeyi ısrarla istemek, her seferinde aynı şeylerden bahsetmek akılsızlık değil mi? Israrla aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklemek, özgür olmayı istemek filan pek de akılcı davranışlar değil.

Ülkede 70 bin gibi öğrenci hapiste mesela. Demek ki bir şey öğrenemiyoruz sürekli. Ya da öğrenince olmuyor. Hapisteki gazeteci sayısı zaten güzel bir miktar. Ödemek istemeyeceğiniz lokanta hesabı gibi. Kuver de koymuşlar hesaba…

İnternet desen, güzel bir şekilde sansürlü. Yıllardır içeriğini sevmiyoruz diye dünyanın en büyük kütüphanesine erişimimiz yok. Bilgiye ulaşmak için her şeyin başına 0 koyar olduk. Her şeyin başına 0 koyunca da bomboş bir ortam haline geldik. Seçim meçim desen zaten o da cacığa bağladı. İktidar partisinin beğenmediği sonuç varsa gerekçeli raporda açıklanacaktır. Zaten çekemeyen anten taksın. Çünkü çaldılar… Seçim yaklaşırken aniden hayvanlarla poz veren politik bireyler, aniden herkesi sevmeye başlayan yöneticiler. Kafasında saç olmasa da ısrarla berbere gidip saçlı yurttaşların hakkını da korumaya çalışan süper türbinlerimiz filan var. Yani nükleere filan hiç gerek yok. İki üç siyasiye türbin taksak ülkemize yıllarca yetecek enerjimiz olur. Ama neyse ya nükleer yapalım, bi de onun kafasını yaşayalım. Nedir yani? Radyasyonsa radyasyon.

Pırıl pırıl kanallarımız, cillop gibi gazetelerimiz, adını bile yazamayan devlet adamlarımız, trol bakanlarımız, tuhaf eski muhalif şimdilerde stepne değişken matriks yapılı son kullanma ve raf ömrü çoktan geçmiş bireylerimiz var. Propaganda videosu olarak Radiohead video klibi gibi 3 dakika 40 saniye boyunca araba kullanan siyasi parti başkanı videomuz bile var.

İşin ilginci seçim yaklaşırken aniden ‘39 noktada miting yapacağım’ diyen büyüklerimiz bu işten vazgeçti gibi. Bir ara hatta ‘Kaybederse kendisi kaybeder’ gibi de bi şeyle söylendi. Ana stepne partisi başkanı ben saat 21.00’den sonra TV izlemem diye karasal yayına küstü… Garip garip olaylar. Zaten bizdeki siyasiler o kadar enteresan ki, seçime girmeden konuşma yapmasa, ağzını açmasa daha çok oy alacak. Ama bunlar duramıyor, ona buna, uçan kuşa laf ediyor bağırıyor, çağırıyor. Sonra da oylar baybaaaay. Valla öyle ya da böyle bu seçim de istenilen gibi çıkmazsa bir sonrakine bakarız artık.

Bakın Metalika da konsere özel jetle gidiyor. Tek parti dönemi gibi…

S-400 işi de yaş ben size söyleyeyim. S-400 olayında kazanan Putin reyiz olacak. Biz de verdiğimiz kaparoyu patlatıp ellerimiz bomboş döneceğiz. Ya bir şey diyeceğim zaten, S-400’ün parasını verdik diyelim. Sistemi almasak kime ne ki? Bence olacak şey bu. Zaten o paralar da yöneticilerin cebinden çıkmıyor. Cengo’ya Galyon’a ne güzel vergi indirimi yapmışlardı milyonlarca lira? İşte o model gibi düşünün. Aynı o model ama daha güzeli.

Çünkü biz hep her şeyin daha da güzelini hak ediyoruz.