Bir süredir Taraf’ta Halil ve Muratlı samimi hitaplarla devam eden sosyalizmin sorunları tartışmasını daha önce yazmıştık. Kendi meşruluğunu 1930’lu yıllar ve Stalinizm hayaletiyle malul bir dönemden almaya çalışan,  “ayar” veren, üstten konuşan, üstelik 1970 sonrası hiçbir Marksist birikimi gözetmeyen tartışmalar, sağ cenaha bol malzeme taşıyacak bir cıvıltı üretiyordu. Yıldıray Oğur’da bu pasları iyi değerlendirerek sosyalizme kendince bol gol atma fırsatı yakalamış oldu. Başta DSİP gibi 5-10 kişilik bir partinin yazarları olmak üzere, sosyalist siyaset üzerinde hiçbir ağırlığı olmayan diğer yazarlarla Taraf’ın gücü biraz da buradan kaynaklanıyordu; solu taraflaştırmak. Çaplarından büyük bir ses gibi algılanılıyorlardı doğrusu. Nabi Yağcı, Murat Belge, Halil Berktay gibi insanlar, içinde olmadıkları bir alanın bilirkişileri olmuşlardı bu gazete sayesinde. Tuhaftır, Berktay’ın solu cinayetlere ipotekleyen 1 Mayıs 1977 yazıları Taraf gazetesinden sosyalizmi temsil ettiği varsayılan iki yazarın ayrılmasıyla sonuçlandı. Önce Ümit Kıvanç sonra da Yağcı bir hoşçakal yazısıyla veda ettiler. Bu hoşçakallarıyla tekrar sosyalizmin içine dönmüş oldular kendilerince. Ümit Kıvanç, veda yazısında Taraf’ın sol üzerine kurduğu söylem iktidarının sınırlarını kurcalamaya çalışıyordu. Sanki bu iktidarı Mümtaz Türköne ya da Taha Kıvanç kurmuş gibi. Yıllardır Kıvanç gibi yazarların,  özgüvenli tok sesiyle de ağdalanan, sosyalizm, Türkiye solu, Kemalizm üzerinden giden ve arada BirGün’ü açıktan suçlamayla devam eden cüret, Berktay’da sonlanacaktı; biz buna şaşırmadık açıkçası.  Bizi şaşırtan Kıvanç’ın sol üzerinden oluşturulan cüretli özgüvende sanki payı yokmuş gibi sıvışıvermesi. Öncelikle şunda anlaşalım; Taraf’ta sol-sosyalizm üzerinden kurulan söylem bizim için fazlasıyla anlaşılır. 1990 sonrası ivmelenen post-marksizm, kimlik-fark vurgusu, görecelik ya da sol-liberalizm üzerinden, kendini sol ortodoksiye ya da “eski sol”a göre pozisyonlandırmış tarihsel bir vakayla karşı karşıyayız… Türkiye’de bu dalgaya ilk yakalanan Birikim çevresinin Taraf’ta belli bir ağırlığının olması, tarihsel bloktaki böyle bir örtüşmeyle somutlanıyor. Yani, istifasıyla buraya bulaşmamış gibi görünen Ümit Kıvanç’ta bu bloğun içinden çıkan çok yönlü bir yazardır. Onu ve Yağcı’yı rahatsız eden Berktay’ın onları sol üzerinden bağlayan son halkayı da kırmış olması.  Çünkü bu halka o kadar kritik ki, onlara sol üzerinden konuşma zemini bırakmayacaktır. Gazetede son yaşananlar, kendilerini solda gören okurlarda başka bir tuhaf beklenti yaratmış durumda. Başta Roni olmak üzere, sosyalist yazarlara siz de gazeteyi bırakın mesajları gidiyor anladığımız kadarıyla. Benim için asıl düşünülmesi gereken yön burası işte.  Berktay vakasıyla bu kesim sosyalistliklerini tekrar vaftiz etme fırsatı yakalamış oldular; yedikleri herzelerde yanımıza kar kalmış oldu. Gerçekten bazen ürpermemek elde değil, bunlar sanki hiçbir şey olmamış gibi,  medyanın da  gücüyle  o kadar radikal sosyalist olurlar ki, biz yanlarında liberal kalırız. Aslında boşalan köşelere birçok isim önerilebilir. Benim önerim 1977 tartışmaları çerçevesinde, BirGün’e paçavra diyen Ömer Laçiner olacaktır, gerçekten yakışır… O da yeni bir vakada istifa ettiğinde, temizlenip aramıza dönebilir. Yeni bir Pavyona düşmek vakası diyelim de tam olsun.