Halil Sezai olayının sosyal medyada tartışılma şeklinden anladık ki ülkede bugüne kadar hiç kimse bir komşusu ile yumruklaşmamış ve 66 yaşının üzerinde herkes bir melekmiş. Daha ilk görüntüler ortaya çıktığında zaten idam edildi Sezai. (Yakın arkadaşları O’na Sezai deriz.)

Bir de ezan konusu var ki; takunyalı basının en çok sevdiği şey!

Papa bir gün New York’a gelir. Gazeteciler sorar: “New York’taki genelev sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz?” Papa bir duraksar ve soruyla karşılık verir: “New York’ta genelev mi var?”

Ertesi gün gazeteler şu manşetle çıkar:

“Papa uçaktan indi ve sordu: New York’ta genelev var mı?”

Aylardır kendisini taciz eden, evinden bangır bangır ilahi, ezan çalan komşusunun sarhoş halini gören Sezai “Ezan okumak senin gibi sarhoş olup anneme küfreden adama mı kaldı” diyor halbuki.

Sezai’nin çokça konserinde yanında olmuş bir dostu olarak şunu söylemeliyim ki; ben bile en az iki üç kez tanık olmuşumdur konserinde ezan okunduğunda performansına ara verdiğine. Takunyalı basın “Yaşlı adama ezan okuduğu için saldırdı” diyerek bir kere daha kurtlar sofrasına atıyor Sezai’yi. Savcının suçlamasında ise bununla ilgili bir durum yok.

Sonuç olarak Halil Sezai’yi tutuklatmayı başardı sosyal medya ve yandaş basın!

Hastane odasını silahla basan futbolcu tutuklanmadı bu ülkede!

Sevgilisini canlı yayında bayıltana kadar dövdüğünü itiraf eden adam -ki aynı zamanda da kızın bir numaralı cinayet şüphelisi- tutuklanmadı, serbest!

Küçük kızı evlenme vaadi ile kandıran, tecavüz ettiği iddia edilen, bunlardan dolayı silahlı kuvvetlerden ihraç edilen asker serbest!

Kediye tecavüz eden adam serbest!

Köpeğini arabasının arkasına bağlayıp sürükleyen adam serbest!

Komşusunu yumruklayan Halil Sezai tutuklanarak cezaevine konuldu!

Sadece “müşteki” ifadelerine dayanılarak! Sezai üzerine atılı suçtan mahkûm olsa bile hapis yatmayacakken tutuklu yargılanıyor. Elinizi vicdanınıza koyun!

Yanlış anlaşılmaktan, linç yemekten falan korkmuyorum ama yine de yanlış anlaşılmamak için elimden geleni yapayım:

Suçu övmüyorum! Suçu savunmuyorum! Hayatımda hiç bir şiddet eyleminin içinde olmadığım gibi şiddeti övmem de mümkün değil. Sezai -her ne sebeple olursa olsun- komşusuna vurmuş. Ama size şunu da söyleyeyim. Bu tek taraflı bir darp değil. Servis edilen görüntülerin oynanmış görüntüler olduğu daha şimdiden ortaya çıktı. Karşılıklı bir kavganın görüntüleri kesilerek “yaşlı adama darp” olarak servis ediliyor! Çok pis kokular geliyor bu olaydan! Bu görüntüleri bu şekilde montajlayıp servis eden çok ünlü bir isim çıkarsa hiç şaşırmayın. Çok yakında hepsi ortaya çıkacak. Öyle ya; gerçeklerin her zaman ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Tekrar söylüyorum! Suçu övmüyorum! Ama hukukun üstünlüğünü savunuyorum! Halil Sezai’nin suçunun cezası neyse onu çeksin! Ama sadece cezasını çeksin! Hukuk herkese gerekli! Bakın şimdi size hukukçuların görüşlerini sunuyorum:

Turgut Kazan (Avukat, Eski İstanbul Barosu Başkanı):

Ülkemizde yargı maalesef bağımsızlık ve tarafsızlık bakımından gerekli ilkelere ve kurallara aykırı olduğu gibi kalite açısından da sorunlu. Yargı; her türlü insan hakları konusunda duyarlı yargıçlardan, savcılardan oluşmalıdır. Türkiye’de bunlar olmadığı için, inanılmaz bir biçimde, sanal dünya yargıyı yönlendiriyor. Yargı da yargı olmadığı için bu yönlendirmelere ve yukarıdan gelene göre karar veriyor.

Tersi bir şekilde bir hukuksuzluk da toplum baskısı ile düzeltilebiliyor. Her türlüsü sakıncalıdır. Hâlbuki suçlama her ne ise delillere bakılarak karar verilir. Kaygıyla izliyorum. Toplum da sözüm ona demokrasiden, ifade özgürlüğünden bahsediyor ama şak diye tutuklama istiyor. İnanılmaz bir tutuklama slogancılığı başladı. Tutuklama bir tedbir değil de ceza olarak uygulanıyor. Mahkûm olduğu zaman ceza yatmayacak ama tutuklanıyor. Bu olacak şey değil.

Ayhan Erdoğan (Avukat):

CMK 100. Madde çerçevesinde silahla yaralama dışında bu tür kavga ve basit yaralamalarda tutuklama kararı verilemez. Silahla yaralama söz konusu olduğu durumda da somut delillerin karartılması ya da kaçma şüphesi varsa veya tanık veya mağdurun üzerinde baskı kurulması ihtimali olursa tutuklama kararı verilebilir. Mevcut durumda şüphelinin kaçma ve delilleri karartma ihtimali yoktur. Yapmış olduğu davranıştan duyduğu pişmanlığı yüksek sesle her aşamada dile getirmiştir. Dolayısıyla video kayıtlarıyla sabit olan ve pişmanlık duyduğu bu davranışından dolayı mağdurun ifade değiştirmesine yönelik herhangi bir çabanın söz konusu olmayacağı ortadadır. Tutuklama bir tedbir olup adli kontrol ile sağlanılabilen önlemler söz konusu olduğunda başvurulması uygun bir yoldur. Muhtemelen buradaki tutuklama durumunda; fiilden daha çok şüphelinin toplumsal durumu, mağdur olduğu iddia edilen kişinin ezan ve dini gerekçelere sığınmış olmasının sosyal baskı yaratmış olması ve adliyeyi de bu yola sevk etmiş olma ihtimalini düşünmek lazım.