2013 yılından bu yana Şehri Amed newrozları farklı bir göstergeye evrildi. Üç yıl öncesine kadar devletin resmi yetkililerinin bir şekilde niceliksel-sayısal verilerle katılımı eksik-yetersiz-güçsüz gösterme telaşı artık hükmünü yitirdi. Aşıldı. Diyarbakır newrozları artık niteliksel boyutuyla toplumsal algıya karşılık gelen bir sürece girdi. Amed newrozları katılımın devasa boyutuyla ses verdiği Newrozlar olmakla birlikte Sayın Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz mesajı ile her yıl newroz üzerinden Kürt siyasetinin dünyaya yeni dönemin sesini dillendirdiği bir “Miting Alanı”na dönüştü.

Bir başka realite de şu oldu. Binler yıl öncesinden sanki mitolojik bir efsane gibi zihinsel bir algıya karşılık geliyordu Kürt / Kürdistan newrozları. Demirci Kawa, zalim Dehaq’ın zulmünden kaçıp / kaçırılıp dağlara sığınmış gençlerin şehirdeki sesi, nefesi olmuş. Önlüğünü bayrak yapıp dağlara mesaj yollamış ve dağdan şavkılanan ateşle bir Newroz günü isyan bayrağını kaldırmıştı. Hikâye buydu.

İşte Demirci Kawa’nın isyanının aslında bir efsane ritüel olmadığını binlerce yıldır kendini tekrarlayarak sürdürdüğünü Kürt, Kürdistan newrozları bir kez daha dünya âleme faş etti. Kırk yıldır Kürdistan dağlarında yakılan ateşlerin artık dünyayı ısıttığını, hatta dünyayı ısıtmakla kalmayıp yeni türden bir özgürlük meşalesine, özgürlük çığlığına dönüştüğünü, artık dünyadaki özgürlük mücadelelerinin bir modeli olduğunu dünyaya gösterdi.

Sayın Öcalan, son üç yıldır birbirini tamamlayan mektuplarla Newroz seslenişleri yapıyor dünyaya. Doksan yıllık savaş, şiddet ve baskı döneminin yerini artık barışa evirilteceği bir sürecin muştusunu veriyor. Ve bu barışın sadece Kürt halkına değil, Anadolu-Mezopotamya-Ortadoğu ve Dünya halklarına da arzulanan barışın çağrıcısı olacağı bir barışın müjdesini veriyor.

Hakikat Yüzleşme ve İzleme Komisyonu ile bu süreci taçlandırmanın gerekliliğine işaret ediliyor.

Barış, diyalog, müzakere üzerinden yürümesi gereken sürecin sürekliliği ve kararlılığı iki olmazsa olmaz olarak orta yerde duruyor.
Kararlılık çok önemli. Taraflardan birinin kararlılık meselesinde zafiyeti süreci zora sokar. Kürt özgürlük mücadelesi işin başından beri kararlılık konusunda hep sürece uygun davrandı. Sürecin bir şekilde “tahripkârı” olmamak için her türlü esnekliği gösterdi. Ama devlet, maalesef kararlılık konusunda en sıradan tabirle “dil”ini dahi değiştirmiyor. Bu çok önemli. Kararlılık ve güven ve bir de sürdürülebilirlik; çözüm sürecinin taraflar açısından olmazsa olmazları.
Kürt halkı, sürecin mimarbaşı Sayın Abdullah Öcalan üzerinden dünyaya bir Eşitler/Eşitlik Manifestosu sunuyor.
Yeni bir Ortadoğu Restorasyon Projesini anlatıyor Newroz mesajı. Hep beraber Ortadoğu Evi’nin birlikte İnşa sürecinden söz ediliyor. Ve bunun Eşme Ruhu ile mümkünatının altı çiziliyor. Eli silah tutan profesyonellerin halkların manevi değerleri üzerinden “hassasiyet” göstermeyi bilmeleri üzerinden diğer bütün hassasiyetlere de aynı şekilde yaklaşılabileceğinin sesi oluyor Sayın Öcalan. Evet, kendisi dünyaya ses veren bir Kürt aklı olmakla birlikte, coğrafyasındaki tüm etnik kimliklerden arınmış bir çağ filozofu olarak milyonların doldurduğu bir alandan ve gözleri herkesin üzerinde gezinerek sesleniyor Sayın Öcalan: Bu yüzyıl Kürtlerin mücadelesi üzerinden mazlum ve mağdur hakların yüzyılı olacak. Yeter ki mücadelenizle bunu taçlandırın.