Newton’a getirilen eleştiriler eter kavramı üzerinden yürüyecektir, zira diyeceklerdir ki madem mekanik bir dünya görüsü savunuyorsun, immateryal bir kavram olan eteri neden ortaya attın?

Newton’un sorunlu kavramı: Uzaktan etki prensibi
Fotoğraf: Wikimedia

Derya Gürses Tarbuck

Newton’un Action at Distance ya da uzaktan etki kavramı, iki maddenin birbirine gravitasyon ile etki etmesine karşılık gelir. Ancak biraz kavgalı bir kavram olmuştur bu, Newton zamanında.

Zira Newton önceki yazılarında iki maddenin birbirine olan etkisinin vakumda gerçekleştiğini söylediğinde hem bilim insanları hem de dini çevreler tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştur, ama neden?

Hem bilim insanları hem de teologlar, Newtoncu kavramlar olan vakum, uzaktan etkileşim, yerçekimi ve aktif madde gibi kavramları kabul etmekte güçlük çekmekteydi.

Tüm bunlar geleneksel olarak kabul edilen mekanik kuramını sarsmaktaydı. Birçok 18. yüzyıl düşünürü, Newtonculuğu, özellikle Newtoncu boşluk kuramı uyarınca aktif maddeye uzaydaki diğer maddeler üzerinde etki etme becerisi bahşettiği için sorunlu buluyorlardı.

Dini ve bilimsel çevreler hem geleneksel Aristocu mekanik hem de maddeye bir çeşit irade ve bağımsız hareket etme yetisi veya ruh atfetmenin din açısından olası sonuçları bağlamında, genel tepkiler dile getirdiler. Bu tepkiye göre evrende uzaktan etkileşim yoktu ve maddenin aktif olduğunu varsaymak bizi panteizme götürürdü. Bir kısım düşünür de Newton’u deist olmak ile suçlamıştır zira evrenin mekanik kurallarla işlediğini savunmak Tanrı’nın varlığını kabul etse de evrende aktif isleyişte bulunmadığını varsayar fikrini savunmuşlardır.

Bu eleştiriler ışığında Newton bir değişikliğe gidecek ve Aether (Eter) kavramını ortaya atacaktır. Opticks kitabının üçüncü edisyonunda bir eterin varlığını öne sürer (1. baskı 1704; 2. baskı 1718): "Bu eterik ortam, su, cam, kristal ve diğer kompakt ve yoğun cisimlerin boş alanlarda geçmesine izin vermez mi? Derece derece yoğunlaşır ve yoğunlaşır ve bu sayede ışık ışınlarını bir noktada değil, yavaş yavaş eğri çizgilerinde bükerek kırar mı? Ve kuyruklu yıldızlar, aralarındaki boş göksel uzayda olduğundan daha mı? Her beden, ortamın daha yoğun kısımlarından daha nadir olana doğru gitmeye çalışıyor?"

Bu sefer de Newton’a getirilen eleştiriler eter kavramı üzerinden yürüyecektir, zira diyeceklerdir ki madem mekanik bir dünya görüsü savunuyorsun, immateryal bir kavram olan eteri neden ortaya attın? Immateryal unsurlar evrene doğaüstü güçlerin müdahalesini varsaydığı için mekanik dünya fikrine zarar verir eleştirilere göre.

Newton’un boşluğunu akışkan unsurlarla doldurmaya yönelik çeşitli çabalar ile Newton karşıtlığının değişik versiyonları ortaya çıktı; “akışkan unsur” geleneksel mekanik harekete ve maddenin pasif ve ruhsuz olduğu prensibine izin veriyordu. Cantor’un da belirttiği gibi bu türden düşünen çevrelerin çoğu ışık, ısı, ateş ve akışkanlar arasındaki ilişkilere odaklanan akışkan kuramcılarıydı. Akışkan kuramcılarının nezdinde ışık özel bir öneme sahipti. Rönesans döneminde ve 17. yüzyılda yaşamış olan Yeni-Platoncu ve Hermetik yazarlar sıklıkla, ışığın Tanrı’dan taşarak evrene yayılan bir madde olduğunu dile getirmişlerdir.

Uzaktan etki konusundaki ikinci durak Einstein, o da bir sonraki yazıda.