Nijeryalı gençler, SARS karşıtı kampanyanın merkezinde yer alıyorlar çünkü SARS’ın şiddet dolu faaliyetlerinin hedefinde genellikle aynı gençler var. Kampanya sloganları arasında “Modern olmak suç değildir” yer alıyor.

Nijerya’da halkın talepleri var

Sakiru Adebayo

Nijerya bağımsızlığının altıncı yıl dönümüydü. Kutlamalar üzerinden henüz birkaç gün geçmişti ki kısaca ‘SARS’ olarak Özel Hırsızlıkla Mücadele Birimi’nin genç bir adamı tereddüt etmeden öldürdüğünü gösteren bir video internette yayıldı. Videoyu paylaşan kişi, öldürülen adamın yolun kenarında bırakıldığını ve lüks aracının çalındığını öne sürüyordu. Nijerya’nın büyük şehirlerinde eylemler patlak verdi. SARS kuvvetlerinin dağıtılmasını talep eden eylemciler, ülkenin şöhret sahiplerinin de desteğini aldılar. Gurbetçi Nijeryalılar, hatta John Boyega, Mesut Özil, Kanye West ve Cardi B. gibi dünyaca ünlü şahsiyetler eylemlere destek verdi.

ŞİDDET SABRI TAŞIRDI

Eylemlerin polis şiddetine (özellikle siyahlara yönelik polis şiddetine) karşı küresel mücadeleye rahatça eklemlendiği söylenebilir. Hatta Covid-19’un yarattığı kısıtlayıcı toplumsal iklimin gerilimi arttırdığı da öne sürülebilir. Her halükarda, şurası kesin; liberal demokrasi taklidi yapan otoriter siyasi sistem, Nijeryalıların sabrını taşırdı. Bana kalırsa Nijerya’nın gençlerinin sokakta ve sosyal medyada şekillenen kampanyası, hem modern yaşama dair talepler barındırıyor, hem de insan onuruna yakışır muamele görme talebini ifade ediyor.


Nijerya polisinin SARS birimi 1992 yılında silahlı soygun, araba hırsızlığı ve adam kaçırma gibi suçlarla mücadele amacıyla kurulmuştu. Fakat yıllar içinde tehlikeli bir biçim aldı. Bu tehlikeli birime dair ilk uyarılar, Uluslararası Af Örgütü tarafından 2016 yılında yapıldı. Sosyal medyada SARS karşıtı kampanyalar ilk olarak 2017 yılında başlatıldı ve yerel haberlere göre Nijerya hükümeti SARS birimini son dört yılda dört defa dağıtıp tekrar topladı.

POLİS GENÇLERİ FİŞLİYOR

SARS’ın karıştığı şiddet ve cinayet vakalarına dair ifadelere göre, polis genç Nijeryalıları bir nevi ‘fişliyor’. iPhone kullanan, lüks araçlara binen, Nike ya da Adidas giyenlerin hedefte olduğu söylenenler arasında. Birimin dövmeli, rastalı ve ‘piercing’ kullanan gençlere de kötü muamele uyguladığı iddia ediliyor. Diğer bir deyişle, bir ara devlet başkanı tarafından ‘tembel’ diye azarlanan Nijeryalı gençler, SARS karşıtı kampanyanın merkezinde yer alıyorlar çünkü SARS’ın şiddet dolu faaliyetlerinin hedefinde genellikle aynı gençler var. Kampanya sloganları arasında “Modern olmak suç değildir,” “iPhone ve Laptop kullanmak, saç kestirmek, bakımlı yaşamak suç değildir,” “Biz hırsız değil, teknoloji severiz” gibi şeyler var.

TEPKİLER SARS'I KAPATTI

İnsanların görünümleri ya da kullandıkları cihazlar yüzünden tutuklanması ya da kötü muamele görmesi oldukça absürt bir düşünce, fakat genç Nijeryalılar için gündelik hayatın bir parçası. Bana kalırsa sosyal medyayı kasıp kavuran ‘SARS Kapatılsın’ protestolarının önemli sonuçları var. Bu sonuçlardan biri de, Nijerya’nın kendini modern bir demokrasi olarak kabul ettirme çabasıyla ilgili. Aynı zamanda, Nijeryalı yeni kuşağın ulusal meselelerde söz sahibi olma taleplerine tanıklık ediyoruz. Bu cesur ve aydın kuşak hem geleneksel medya araçlarını, hem sosyal medyayı kullanarak sesini duyuruyor ve ülkenin darboğazdaki demokrasisi için mücadele ediyor.

'MODERN OLMAK SUÇ DEĞİLDİR'

Bu sloganlar insanın aklında birçok soru işareti yaratıyor. 21'inci yüzyıl Nijerya'sında modern olmak neden kriminalize ediliyor? Gençler neden ‘modern olma’ haklarına böylesine sahip çıkıyorlar? Kimin/hangi modernitesinden söz ediyorlar? Sıradanlaşan şiddeti düşündüğümüzde bu sorular geri planda kalabiliyor fakat geniş çerçevede önem taşıyorlar.

Modern hassasiyetlerin kriminalize edilmesine karşı çıkmaları, muhakkak ‘modern dönemi’ yaşamak istedikleri anlamına gelmiyor çünkü neticede Nijerya birçok anlamda zaten modern bir ülke. Aynı zamanda SARS’ın gündelik faaliyetleri de ‘modernizm öncesi’ diyeceğimiz türde değil, diğer yandan fakat birimin zihniyetinin ‘modernizm karşıtı’ olduğu söylenebilir. Dolayısıyla eylemcilerin telaffuz ettiği modernizm talepleri temelde özgürlük, mantıksallık, profesyonellik ve temsili demokrasi taleplerine ek olarak, gelenekselliğin reddi anlamına da geliyor.

ATAERKİL TOPLUMSAL İLİŞKİLER

SARS biriminin ‘havalı’ gençleri hedef aldığına dair haberler, Nijerya’da hala yaygın olan baskıcı gelenekçiliğin bir neticesi. Ataerkil toplumsal ilişkiler ve çalışma kültürü –ki bunlar kamu kurumlarında son derece yaygın– Nijeryalı gençlerin iradesini reddediyor, onları ‘çocuk’ yerine koyuyor. Geleneklerden azade yaşam tarzlarının reddi, teknolojinin ve modanın reddi de kısmen bununla ilintili. Farklı şekilde ifade etmek gerekirse, ‘SARS kapatılsın’ hareketi aynı anda birçok şeyin tezahürü ve bunlardan biri de ideoloji görünümlü kuşak ayrımı. Bir önceki kuşak ölesiye gelenekçi görünüyor, genç kuşak ise giderek radikalleşiyor.

İNSANCA YAŞAM ARAYIŞI

Tabii kişilerin dış görünüşünün ve tavırlarının ‘asayiş’ konusu olması da meselenin merkezinde. Bana kalırsa SARS memurları genç Nijeryalıların sergiledikleri ‘modern estetik’ ile dolandırıcılık, uçarılık, küstahlık gibi kötü özellikleri kafalarında birleşmiş bulunuyorlar. SARS Kapatılsın hareketi gençlerin yetişkin birer insan muamelesi görme talepleri ile ilgili. Bilinçli olarak sivil itaatsizlik faaliyetlerine girişmeleri ise toplumun gerçekten sivilleşmesi talebine dayanıyor.

YENİ POLİS KUVVETİ

Ben bu satırları yazarken SARS’ın kapatıldığı haberleri yayılıyor. Fakat eylemciler bunun için bedel ödediler. Eylemler esnasında ölenler oldu ve sayısız insan polis şiddeti neticesinde yaralandı. Fakat SARS’ın defalarca yeniden dirildiğini anımsadığımızda, sevinmek için erken. Bu esnada SARS yerine ‘Özel Silahlı Taktiksel Birim’ isimli yeni bir polis kuvveti kurulacağı duyuruldu.

Sars Kapatılsın hareketi gösteriyor ki Nijeryalılar, bilhassa gençler, ülkelerini saran sistemsel çöküşe ve kamu hizmetlerindeki gerilemeye karşı çıkabiliyor. Eylemler halen şekil değiştiriyor ve şimdiden 1999 yılından bu yana görülmüş en büyük eylemler olduklarını söylemek mümkün. Eylemlerin toplumsal bir harekete dönüşmesini; uzun ve köklü bir değişim sürecinin başlangıcı haline gelmesini dileyenlerin sayısı az değil.


HAREKET ETME ÖZGÜRLÜĞÜ

Nijerya’nın baskıcı rejimlerine liderlik eden Sani Abaça ve İbrahim Babangida’nın eleştirildiği, Çimamanda Ngozi Adiçi tarafından yazılan Mor Amber Çiçeği kitabından bir sahneyi düşünüyorum. Kitabın genç kahramanı Kambili farklı bir özgürlüğün özlemini çekiyor ve buna ‘var olma, hareket etme özgürlüğü’ diyor. SARS Kapatılsın hareketinin talep ettiği özgürlük de aynı özleme dayanıyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Conversation