Niye goydu acep anam bana bu adı, bak nisan ayı, yağmurlar var... Nisan ayında mı ölecek bizim herif acaba... Ben bilmem de Rabbim bilir

Nisan

Nisan ayında doğduğum için adımı Nisan goymuşlar. İki yüz yirmi davarımız vardı, hastaneye gelip giderkene bakamaz olduk. Tek başına bi kadınım, kaç şeyi birden yapayım! Kocama mı bakaydım, bu hayvancağızlara mı diyerekten bizimkinin kardeşine virdik gariban hayvanları. Şimdi ne etcez bilmem gari. Bizim oğlanların ikisi de okumaz, belli, bi çoban olacaklar artık, davarlar da yok, neyi güdeceklerse, Rabbim bilir ne etceğimizi...

Babalarının yanına da giremez oldu sabiler. Üzülüyorlar ne etceksin. Kıyamıyorum ben de evlatlarıma, pek düşkündüler babalarına. Dağ gibi herifim, otlatmaya çıkarıvirdiğinde yığılmış davarların eteğine, biz de kaptık getirdik buraya. Köyümüz nerden baksan iki saatlik yol. Akkışla köyü! Gelebilsen güzeldir bizim orlar. Dolmuş geliyor ta camiye kadar. Al didi kaynımlar, götür bunu evine, rahat etsin. Ben bilmez miyim, evde ölür. Yok dedim ben bakamam, aslında bakarım ama hastana daha iyidir. Geliyom, görüyom on dakkacık ama olsun, evde olsa çoktan ölürdü. Giriyom yanına bakıyom sağlam; bugünü de gördük deyip gidiyom evime, yarına kadar kalbim çıkıyor sanki yerinden. Bi görsen, adamım gücücük kaldı.

Giriyom ya içeriye bana sor bi, son nefesini önümde verecek diye ödüm patlıyor. Nasıl alıyor soluğunu gövüsleri, patlayacak sankim. Bi diyom ki çektirme Rabbim, bi diyom ki doktorlar bilir mi ki bu işi, Rabbim bilecek tabii. Ama yine de çektirmesin. Yanına çok izin virseler heç gitmem, kalırım buralarda, dolanırık birlikte. Komuyorlar. On dakkada hadi hadi deyip çıkarıyorlar. Onlar ne anlar merhametten, merhametli olsalar bu işi yapamazlar de mi ama...

Buralar yorar kızım herkesi, sana yarın camız yoğurdu getireyim de ye. Benim talihsizliğim ismimden mi acep, bilemedim, bi düşünsene Nisan ne biçim isim! Nisan he! Nisan yağmurları var düşünsene. Çok ağlayayım diye mi goymuş anam bu ismi bilmem de bi gün yüzü göremedik şu hayatta. Bak şimdi de buralarda sürünüyoz. Önce davarlarla kaynanayla sürün, şimdi buralarda gezin dur. Kırk seğiz yaşında daha kocam, damarları hastaymış, yapacak bi şey yok didiler, ilacı da yokmuş hastalığın. Beynindeki damarlar kendilerini yiyormuş, ni dimekse.

Niye goydu acep anam bana bu adı, bak nisan ayı, yağmurlar var... Nisan ayında mı ölecek bizim herif acaba... Ben bilmem de Rabbim bilir. Eve götürsem yanımda olur da korkuyom bi şeycik oluverirse ne ederim diye. Çile çektim, fakat heriften değil, bendeki iş güç, kaynana dırdırı felan. Herifim beni severdi çok. Şu kara yaralı elleri, çürük dişleri neye severdi ki bilmem. Dişlerimi yaptıracaktım bakma aslında, herif hasta olunca hepisi kaldı. Yaptırırız Nisan derdi ya, kendi yattı kör olası yoğun bakıma. Çok yağmur yağar ya nisan ayında, davarları otlatmaya az çıkarırız, giderik dişçiye derdi. En azından bu doktur beyler her bi şeyi yapıyor da görüyoz canlı canlı, yoksa evde öldüydü çoktan.

Sen de girdin mi iyi bak hele ananın yanına yöresine, sen gibi bakamaz bunlar, gözüne kan oturmuş benim herifin geçen, doktora didim, bak bugün ışıl ışıl gözleri didim, bizi yanında görüvirince didim. Kocaman adamı güççülttüler iyice. Bi mamayla olur mu?. Davarlar gitti, herif de giderse, oğlanlarla ne yaparız bilmem. Köy yeridir, temizliğe falan da çağıran olmaz ki gidip para kazansam. Ben bilmem de Rabbim ayarlamıştır her bir şeyi. İnsan işte, her bi şeyi düşünüyor, sonra bi kızıyom kendime, herifin içerde sen para mı düşünüyon diye ama oğlanlar da sabi daha. Sonra davarlar... Sonra diyom düşünme Nisan, insan kafayı yer çok düşünse. Rabbine havale et.

Evladım sen de çok düşünme e mi, olacağı o bilir. Nisanda ölmeyiverse herifim, sonrasında bi şey olmaz. Ben gideyim, yol uzun, yarına görüşürük artık! Onu da gerçi Rabbim bilir ya. Yarın sana yoğurt getireyim iyisi mi...

•••

Hastane bahçesindeydi Nisan’ın oğlu. Gördüm. Meydandaki o koca ağacın altına, elinde çiviyle kocaman bir çukur açıyordu. O yoğurt hiç gelmedi. Sormadım da... Nisanda çok yağmur yağdı, yoğun bakımdan yağmurun sesi hiç duyulmadı. Baharla birlikte, Nisan’ın kocasını, “herifini, dağ gibi adamı”, köyüne gömdüler.