Nisan alfabesi

AŞK: Yağmur gibi yağmasa da olur, ıslatsın yeter!
BELA ÇİÇEĞİ: Bütün belalar da gelir şiiri bulur!
CANAN: “Canan ki Degüstasyon’a gelmez, Balıkpazarı’na hiç gelmez!”
ÇOCUK: Keşke büyüdüğünde insan yerine başka bir şey olsa...
DEVRİM: Ekime yakışan devrim nisanda da çiçek açsaydı...
ESKİ: Bazı şeylerin eskisi yenidir, nisan gibi.
FİLM: Biz bu filmi çok gördük, nisanda geçiyordu...
GÜN: Nisanda siyah-beyazdan renkli filme geçmek gibi bir şey.
GECE: Nisanda yıldızların çocukluk denizi. (Yumuşak G gecesi.)
HAVA: Orhan Veli’nin yaptığı güzellik.
ISLIK: Yine Orhan Veli’den Dalgacı Mahmut’un güzelliği.
İYİLİK: Nisanda başlayıp haziranda tadına doyulmayan meyve.
JALE: Eski Ankara’da Aydınlıkevler’den bir cumhuriyet kızı.
KANAT: Nisan gelince tavanarasından çıkarmak gerekir.
LALE: Nedense son osmanlı çiçeği gibi gelir.
MAVİ: Renklerin simurgu, otuz renk birden olmak, otuz duyguyu yaşatmak.
NEFES: Nisanın duyulur duyulmaz şiir hali.
OZA: “Şükür ki girdin yaşamıma!”(A.Voznesenski)
ÖDEV: Düşmana inat bir gün fazla yaşamak!
PORTAKAL: Sevincinden nisana kalır.
RÜZGAR: Nisan rüzgarı mektup gibidir usuldan usul.
SANKİ: Nisanın ‘belki’si. Nisanki. Olmalı her ayın imgesi.
ŞARKI: İlhan İrem içinde nisan geçen bir şarkı yazsa...
TÜRKİYE: Dört mevsim yas ülkesi.
UYKU: Uyanınca haziran olsun!
ÜŞÜMEK: “Üşümekten değil korku utanır olmaktan”(Gülten Akın)
VEFA: Vefanın da üç ayları vardır, biri nisandır. Bahara vefa.
YALNIZLIK: Bahar varken yalnızlık olur mu hiç?
ZALİM: Şiire düşmeyecektin ey nisan, seni ben bile kurtaramam!