Amerikalı şair Louise Glück bu senenin Nobel Edebiyat ödülünün kendisine verileceğini İsveç Akademisi’nden öğrendiğinde ne tepki verdiğini bilmiyorum. Ama söylemesi gerekeni biliyorum; “Hayır, Teşekkürler.”

Nobel edebiyat ödülü ahlaki kriz içinde

Peter Maass

Ekim ayı, Nobel mevsimi. Bir avuç insanı şan ve şöhretin odağına koyuyor, dinamitin mucidi Alfred Nobel’in hayırsever mirasını yâd ediyoruz. Alfred Nobel’in adını taşıyan altı ödülün dördü genelde skandallara konu olmaz. Bunlar fizik, kimya, tıp ve ekonomi alanında veriliyor. Ancak Nobel barış ödülüne şüpheyle yaklaşmak için yeterince sebebimiz var.

Ödül, bazı takdire şayan kurum ve kişilere verildiyse de Henry Kissenger ve Aung San Suu Kyi gibi şahsiyetlere de verildi. Diğer yandan Nobel edebiyat ödülünün vadesini doldurduğunu ve faydadan çok zarar kaynağı olduğunu açıkça söyleyebiliriz.


Ödül geçtiğimiz sene Peter Handke’ye verildi. Avusturyalı yazar kariyerinin başlarında birkaç etkileyici esere imza attıysa da 1900’lardan bu yana soykırım inkarcılığı batağına düştü. Bosna savaşında Sırpların Müslümanlara karşı yaptıklarını hafife alan yarım düzine eser kaleme aldı ve hatta savaş suçlarından yargılandığı sırada ölen Sırp lider Slobodan Milosevic’in cenazesine dahi katıldı.

Edebiyat ödüllerinin gerçek dünyada da sonuçları oluyor. Handke’nin savunduğu beyaz milliyetçiler ve Sırp milliyetçileri, Avrupa ve ABD’deki aşırılıkçılar tarafından birer kahraman olarak görülüyor. Handke’ye Nobel ödülü veren İsveç Akademisi, eserlerinde yer verilen bir komplo teorisine de meşruiyet kazandırmış oluyor: Müslümanlar, birlikte yaşadıkları Hristiyanlar açısından tehlike unsurudur. Handke’nin “soykırım inkarcısı” kitapları çöp muamelesi görmek yerine, Nobel ödülünün verdiği ağırlık ile önem kazanıyor.

ERKEK AĞIRLIKLI KURUM

İsveç Akademisi garip bir kurum. Yalnızca 18 üyesi var ve bu kişiler göreve ‘ömürlük’ olarak atanıyor. Yeni üyeler kapalı oy yöntemiyle seçiliyor ve seçilen üyeler ülkenin kralı tarafından onanıyor. 2019 ödülünün Handke’ye verilmesi kararı, kurumun edebiyat ödülünü yönetmeye uygun olmadığını göz önüne seriyor. Akademi 2018 yılında ödülün ilanını ertelemek zorunda kalmıştı çünkü akademi üyelerinden birinin eşinin karıştığı cinsel istismar ve tecavüz vakalarının sümen altı edildiği ortaya çıkmıştı. Gazeteci Matilde Gustavsson’ın çalışmaları sayesinde skandal açığa çıktığında erkek ağırlıklı akademinin ilk tepkisi, reform talep eden kadın üye Sara Danius’u akademiden uzaklaştırmak olmuştu.

Yaşanan bu skandallara minnet duymalıyız çünkü bize Nobel edebiyat ödülünün gerçekten reforma ihtiyaç duyduğunu hatırlatıyorlar. Bu ödül, tarihi boyunca Batı edebiyatının en iyi örneklerini seçmeye yaradı. Bu amaç için 18 kişilik İsveç Akademisi jürisi yeterliydi. Fakat şimdilerde Nobel edebiyat ödülü küresel ölçüde etki yaratıyor. Bu denli etkili bir ödülün küçük ve sır dolu bir grup tarafından kontrol edilmesi saçma -bu grubun cinsel istismara ve soykırım inkarcılığına suç ortağı olduğunu ise düşünmek bile güç-.

İMTİYAZLAR VE YOZLAŞMA

Nobel ödülleri, Nobel Vakfı tarafından çekip çevriliyor. Vakıf, İsveç Akademisi’ni kovacak olursa hepimize büyük iyilik etmiş olur. Şahsen önerecek yeni bir adayım yok fakat küresel bir ödülün Avrupa dışından dillerin (Çince, Hintçe, Arapça, Urdu) de temsil edildiği bir jüri tarafından yönetilmesi iyi bir fikir olur. Jüri üyelerini ‘ömürlük’ atamamak da iyi bir fikir olabilir çünkü kalıcı imtiyazlar, yozlaşma için ideal koşullar sunar.

İsveç Akademisi’nin bu sene skandal yaratmayacak ‘sağlam’ bir isim açıklayacağı zaten tahmin ediliyordu. Yani Handke gibi soykırım savunan Avrupalı bir erkek olmayacağını biliyorduk. Massachusetts’de yaşayan, tartışmasız bir karakter olan Glück, tarife uyuyor. Akademi ise karıştığı skandalları geride bırakmayı ve görevini başarıyla icra ettiğini göstermeyi umuyor. Buna kanmamalıyız. İsveç Akademisi kökten kusurlu. Aynı şeyleri tekrar yaşayacağız çünkü akademinin tasarısı kökten hatalı.

AKADEMİYE TEPKİ

Nobel Vakfı, üzerine düşeni yapmaya gönüllü olduğunun sinyalini verdi. Bu yüzden Glück verilen ödülü reddetmeli. Dünyanın tüm okurlarının ve yazarlarının yararına olacak bir değişime ayak olmalı. Bunu yaparsa 1 milyon dolarlık ödülü de kaybedecek ama kim bilir, belki de şöhretine şöhret katarak daha fazla kitap satacak. Yazarlar, vicdanımızın sesidir. Bu yüzden İsveç Akademisine başkaldırmak, yakışık alacak bir harekettir. Bunu geçmişte de gördük. 1964 yılında Jean-Paul Sartre Nobel edebiyat ödülünü geri çevirmişti.


Tabii bu, büyük bir talep. Orta yol bir çözümü de var, ödülü kabul edebilir ancak İsveç Akademisini açıkça hedefe koyabilir. Bob Dylan 2016 yılında edebiyat ödülünü aldığında teşekkür mesajı dahi yayınlamadı, ödül törenine Patti Smith’i gönderdi ve yine de para ödülünü cebine koydu. Sene 2020, krizlerin yılı. Bu sene yozlaşmış kurumlara teşekkür etmek yerine, karşı koymalıyız.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Intercept