Noel Baba beyaz sakallı, al yanaklı, koca göbekli, kırmızı kukuletalı sevimli biri. Çocuklar uyuduktan sonra, uçan ren geyiklerinin çektiği kızağına binip damdan dama geziyor. Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri’nin “doğru dürüst biri olsaydı kapıdan girerdi” diye burun kıvırdığı Noel Baba, çocuklar uyanmasın, büyü bozulmasın, anne babalar hediyeleri rahatça ağacın altına bırakabilsin diye bacadan giriyor. Çocuklar onu çok seviyor. O da çocukları… Doğru dürüst birisi… Mutluluk işiyle uğraşan efsanevi bir kişilik… Müftü bey her ne kadar Hıristiyan âleminin çıkardığı bir şahsiyet dese de, çocuklar bu ayrıntıyla hiç ilgilenmiyor. Bütün çocukların duası aynı dilden, aynı dindendir çünkü.

• • •

Noel, İsa’nın doğumunun kutlandığı bir Hıristiyan bayramı. Yüz yıl kadar öncesinden itibaren Hıristiyan olmayanlar tarafından da kutlanmaya başlanmış. Dini motifleri bir kenera bırakılarak, eski yılın uğurlanıp yenisinin karşılandığı bir kutlamaya dönüştürülmüş. Kısacası memlekette, Türkiyeli Hıristiyanlar’dan başka; yılbaşı ritüeline çam ağacı süslemek, hediye alıp vermek ve özenli sofralar kurmak dışında bir anlam yükleyen yok. O meşhur istatistiğe göre yüzde 99’luk Müslüman Türkiye’nin, her yıl büyük bir endişeyle üzerinde durulduğu gibi, 31 Aralıktan 1 Ocak tarihine kadar Hıristiyan olup tekrar Müslüman olduğu falan da yok yani. Yine de, Keşan müftüsü gibi ‘hassas’ yurttaşların hassasiyeti her sene yeniden canlanıyor.

• • •

Hıristiyan gibi yaşamanın tehlikelerine –ki bunun neler olabileceğine açıklık getirilmemiş- dikkat çeken protestocuların yılbaşı kutlamalarını kınamak için, yüzünü ayakkabı boyasıyla boyadıkları şişme Noel Baba’yı bıçaklamaları, ‘hassasiyet’ ve ‘Müslüman hoşgörüsünün’ eşsiz bir örneği olarak pek çok kez sahnelendi. Evet, o tonton, saçı sakalı ağarmış, ho ho ho diye gülen, çocuklara hediyeler veren adamı alkışlarla bıçaklayarak yaralanan duygularını tedavi ettiler. Bu bıçaklama mizanseni, öfkelerini ifade etmekte yetersiz kalınca önceki yıl devreye yeni bir yöntem girdi. Noel Baba balonu bu kez bıçaklanmadan önce sünnet edildi.

• • •

Noel Baba bu yıl da her yıl olduğu gibi müftülük tarafından mercek altına alındı. Hıristiyanların bile bir efsaneyi bu kadar gerçekmiş gibi yaşamadığı yüzyılda, Kayseri Müftüsü Ali Maraşlıgil,  kamuoyuna seslenerek Noel Baba’nın Türkiye halkıyla yakınlığını sorguladı. “Noel Baba bizim neyimiz olur!” Atamız değil, babamız değil, kimdir yani bu adam? Bu soruya en güzel cevabı, konunun yegâne uzmanı çocuklar verebilirdi ancak. Müftü beyin ayrıca, ağaç katliamında adını tarihe altın harflerle yazdıran iktidarı pas geçerek, “o kadar kesilen çamlar, ağaçlar var” diye devam ettiği şikâyetleri üzerine, plastik çam ağacı sektörü başarısının dikkate alınmadığından üzüntü duyarken, Hıristiyan dünyasında bile eşi benzeri görülmemiş bir çam ağacı katliamının yaşandığı var sayılan ülkemizde, bir yıla daha utançla girildi! Fakire milli piyango düşü de haram zaten. Zarrab parasını faiziyle alır ama, ses çıkmaz. O caizse demek...

• • •

Noel Baba’yı gerek yeniçeriye kovalatmak olsun, gerek mahallenin abisine tokatlatmak olsun, gerek sevimli yüzünü şeytanlaştırıp postere bastırmak olsun... ve bunun gibi yaratıcı eylemlerle değerlerine sahip çıkan kahraman yurttaşlar, sünnetçi protestocular, ‘hassas’ müftüler derken, Diyanet de boş durmadı. 2014’ün son günlerinde bir Müslüman’ın yılbaşı gecesi ne yapması, ne yapmaması gerektiğine dair bir hutbe yayınladı. “Dini ve ahlaki değerler unutularak ya da dikkate alınmayarak gayr-ı meşru tutum ve davranışlarla, eğlence aldatmasıyla, nefesler, hayatlar, yarınlar hiçe sayılarak heba edilmektedir. Bu ne acı bir tablodur: “Hutbede önerildiği gibi, yeni yıla girerken eğlence gibi acı bir tablonun parçası olmak yerine bir Müslüman zamanını, geride bıraktığı günlerin muhasebesini yaparak geçirmeli. Düşünmenin, Noel Baba balonunu sünnet edip bıçaklamaktan daha faydalı bir davranış olduğu kuşku götürmez. 12 yıldır dindarlıklarını her şeyin önüne koyanlarca yönetilen Türkiye’de yaşanan, bunca yolsuzluk, bunca hırsızlık, bunca ölüm, bunca hukuksuzluk uzun bir düşünme, sağlam bir muhasebe gerektirir. 2015’e Diyanet’in bu uyarısını dikkate almış dindarlarla girmiş olmayı dilerim.