Amerikan sinemasının aile temalı filmlerinin, sanıyorum bu ülkede yetişmiş çoğu çocuk için, akıl bulandırıcı, anlamlandırması zor bir klişesi vardır. Noel günü yaklaşmaktadır, evin küçük çocuğu hediye getirsin diye şömineye çorap bağlamış Noel Baba’yı beklemektedir. Sonra bir olay olur –herhangi bir olay- ve çocuk Noel Baba’nın aslında gerçek olmadığını, hediyeleri getirenin babası olduğunu öğrenir. Öyle bir travmadır ki, bütün aile filmin beşte üçünü çocuğun travmayı atlatması için seferberlik halinde koşturarak geçirir.

Çocukken bu klişenin yer aldığı onlarca film izledim, ama birinde bile Noel Baba travmasına anlam veremedim. Eminim şehirli kültürle yetişmiş ufak azınlıktan değilseniz, birçoğunuz benim gibi bu travmanın hayattaki karşılığını bulamamış, filmleri leblebi gibi izleyip geçmiştir.

Bir de bu travmayla hiç yüzleşmemiş ve yüzleşemeyecek olanlar var: Siyasal İslamcılar. Yılbaşı yaklaşırken sağdan soldan Noel Baba’ya yağan tepkilerin haberleri düşmeye başladı bu sene de. Noel Baba maketini eline alıp, “Müslüman Noel kutlamaz” diye bağıran mı dersin, elinde “Noel Baba’nın değil Osmanlı’nın torunuyuz” pankartı tutan mı…

Bakmayın, ‘’Noel Baba bir kültürün simgesidir, biz o kültürün kendi kültürümüzü ezmesine karşıyız aslında’’ dediklerine. Noel Baba simgesinin kıyı kenar mahallelerde sayısı belirsiz garip grup tarikatların sohbetlerinde yüzlerce kurgu hikâye ve fantastik karakter anlatılarak eğitilmiş bir kitledeki karşılığının ne olduğunu tahmin edebilirsiniz. Benim tahminim: Arabasını uçan geyiklere çektiren palyaço gibi giyinmiş sarhoş bir müptela var ve kültürümüze sahip çıkmazsak bu herif bacadan içeri dalıp çocuklara şeker süsü verilmiş kokain yedirecek.

Buraya kadarı yarı şaka, yarı hazin gerçek.

noel-baba-yi-vuracaklar-ulkenin-batisi-tepkisiz-kalir-mi-98448-1.Gelelim surata çarpınca aklı felç eden soğuk hakikate…

CHP, sanıyorum Hatay vekili Hilmi Yarayıcı, Diyarbakır Sur’la ilgili bir rapor açıkladı dün: Burada yaşayan 24 bin kişiden 22 bini göç etmiş.

Cizre, Silopi ve Nusaybin’de de ciddi bir göçün olduğu belirtiliyor. Yüzlerce, binlerce yıllık yerleşim yerlerini tanklar, rutin olarak bombalıyor.

Uzun uzun listelemeye gerek yok; ülkenin bir kısmı ağır savaş altında, okullar karargâha dönmüş, hastalar tedavi imkânı bulamıyor, demokratik kurumlar sivil kayıpların hesabını tutmakta dahi zorlanıyor.

Devlet terörünü ilk kez Gezi’de görenlerin bir sözü vardı: “Biz yıllarca Kürt meselesini bu medyadan mı dinlemişiz, şimdi Kürtleri daha iyi anlıyoruz.”

Bu söze sadık kalan ‘Gezicilerin’ çoğunlukta olduğunu düşünüyorum. En azından umuyorum. Batı’daki tepkisizliği duyarsızlığa bağlamakta haklılık payı ne kadardır bilmiyorum. Çünkü bugün batının göbeğinde bir kent tanklarla vurulmaya başlasa şimdi tepkisizliğine kızılan kitleden radikal bir karşı çıkış gelir mi, bu bile muallak.

Fakat bir kitle daha var ki, ülkenin yangın yerine döndüğü günlerde Noel Baba’yla dövüşen siyasal İslamcıların yanına doğrudan eklendi. Bunlar, ‘’AKP’li değilim ama’’ diye başlayarak, ‘’Kahraman askerimiz’’ diye devam eden, bin yıllık ezberleriyle AKP’nin işine en AKP’liden de fazla yarayanlar. ‘’Kimmiş bunlar, Gezi’yle ne alaka şimdi, kimseyi zan altında bırakma’’ demeyin lütfen, muhalif gazete ve sitelerin Kürt illerindeki sivil ölümleriyle ilgili haberleri altına atılan yorumlardan çok rahat kim olduklarını saptayabilirsiniz.

Sorarsanız hayali bir karakter olan Noel Baba’ya tepki gösterenlerle alay edeceklerdir. O kitleyle uzaktan yakından bir alakaları olmadığına emindirler. Oysa onları, ‘’Asker asla yanlış yapmaz, bütün kötü şeyleri teröristler yapıyor, Gezi’yle karıştırmayın be, operasyonların AKP ile ilgisi yok’’ düşüncesine iten kafalarındaki devlet dahil tüm karakterler Noel Baba’dan daha hayalidir.

Bu iki kitlenin el ele ülkeye ve insanlarına yaşatamayacağı kötülük yok. Manzaraya göre Noel Baba gelse onu da vururlar. Travması bize kalır.