Normal olan kim?

Mehmet Özçataloğlu

Farklı olana farklı gözlerle bakıyoruz. İstiyoruz ki herkes ve her şey sıradan olsun, bizim gibi olsun, kalıplardan taşmasın. Farklı olanı ötekileştirmekte üstümüze de yoktur hani. Ve bunun kim olduğu ne olduğu hiç önemli değil. Bir arkadaş da olabilir, bir akraba da aile fertlerinden biri de olabilir. Bizim gibi değilsen çekil kenara!

Alman yazar Astrid Frank 2017 Zürih Çocuk Kitabı Ödülü’nün de sahibi olan kitabı “ENNO ya da asfalttaki karahindiba”da bunu anlatıyor bize. Kitabın adı bile çok farklı aslında. Fakat her şeye ve herkese yaptığımız gibi bu kitabı bir kenara itemiyoruz. Regina Kehn tarafından resimlenen, Semra Pelek tarafından dilimize kazandırılan kitap Kırmızı Kedi etiketini taşıyor.

Safter Korkmaz’ın İyi Kitap’ın Mart 2020 sayısında “Normalin Anormale Zulmü” başlıklı bu kitabı değerlendiren yazısındaki şu paragraf kitabın içeriğine dair güzel bir ipucu sayılabilir. “… Peki, çocuğun otistik arkadaşıyla oynamasına izin vermeyen anneye ya da farklı etnik kökene sahip diye başka bir çocuk hakkında ileri geri konuşan babaya ne demeli? Bunlar bir yana, ya kendi çocuğunu anormal bulup kahırlanan ebeveyni nereye koymalı? Yok mu öylesi; habire çocuğunu komşunun çocuğuyla kıyaslayanlar, ‘seni beceriksiz, seni’ demeyi teşvik sayanlar…”

normal-olan-kim-700399-1.

Artık anlaşıldığı üzere, Enno, farklı çocukların aile içinde yaşadıklarını anlatan bir kitap. Peki, kim bu Enno? “Enno Bambaşka 11 yaşında. Dördüncü sınıfa gidiyor çünkü okula bir yıl geç başlamış. Belki bundan belki de (ki daha çok) iç dünyasının farklı olmasından sınıfında uyum problemi yaşıyor. Enno’nun yakın arkadaşı Olsen Uslucan’ı da tanıyoruz Enno’yla birlikte. Ve Olsen de farklı bir çocuk. Fakat Enno gibi değil. O da kendine has farklı. Enno gibi 11 yaşında fakat yedinci sınıfta okuyor. Çünkü o bir dahi. Küçük yaşında büyük yaştakilerle eğitim alması onu zorluyor. Bilinç olarak değil tabi, fiziksel olarak. Yazar bu noktalarda biraz akran zorbalığına da değinmiş aslında. Son dönemin popüler konularından olması kitaba ilgiyi artıracaktır. Ve biz tüm bunları okurken iki farklı çocuğun iki farklı ailesini de tanıyoruz. Enno’nun ailesi onun farklılıklarını sorgulayıp serzenişte bulunurken, Olsen’in ailesi onun farklılığını kabul edip destekleyici bir tavır sergiliyor. Nehir yarar’ın “Önüm Arkam Sağım Solum Sınav” adlı kitabını da anımsattı bana. Bu kitapta sınava hazırlanan iki çocuk ve bu çocukların ebeveynlerinin tavırlarını okumuştuk. İki farklı davranış kültürüyle karşılaşmıştık. Konu aynı olmasa da temelde benzerlik var ister istemez ebeveynler konusunda. Biz yine Enno’ya dönelim. Isıtma sisteminin çıtırtısı, arkadaşının burun hırıltısı, kalorifer peteğindeki suyun şırıltısı dikkatini dağıtıyor. Sofra kurmak, kazağını düz giymek gibi basit şeyleri bazen yapamıyor; şiddet içerikli filmleri sevmiyor, rekabetçi oyunlardan da hoşlanmıyor. Başka gezegenlerde geçen hikâyeler düşlüyor. En önemlisi sorguluyor!

“… Ama kahvaltı sofrasını hazırlamaya başladığımda, dünyada bazı insanların neden bu kadar çok yiyeceği olduğunu, hatta hâlâ yenebilecek durumda olmasına rağmen neden çoğu yemeği çöpe attıklarını, öte yandan başkalarının açlıktan ölmek orunda kaldığını, adil paylaşımın neden bu kadar zor olduğunu düşündüm.” (s.14)

“… Ya da burası dünyadır ve ben başka bir türe aitimdir sadece. Belki de ben bir insan değilimdir! Sonuçta dünya, insanlardan başka canlılar için çok farklı bir yer.” (s.20)

Enno’nun farklılığı sadece yeteneksizliği, hayal dünyasında yaşaması değil aslında. Doktor Aklıselim’in şu ifadeleri şifreyi çözmemize yardımcı oluyor aslında. “Enno testlerde iyi puanlar aldı. Genel olarak ortalama bir zekâya sahip ama dilsel alanda özel yetenekleri var. Bu alanda açıkça ortalamanın üstünde bir değere ulaşıyor.”

Kitabı okuyunca düşünmeden edemedim. Enno mu farklı yoksa biz mi eksiğiz? Enno, düşündüren, güldüren, değişik duygular yaşatan bir kitap.