Pop Opera’nın ülkedeki temsilcilerinden MYFO Grubu, “Nostalji Sendromu” isimli EP’lerini yayımladı. Grubun vokalistlerinden Kaan Ekenler, “Geçmiş parçaların aranjelerini modernleştirerek bugüne taşıyor aynı zamanda bizim gibi gençlerin vizyonunu alternatif müzik dünyasına açıyoruz” diyor

Nostaljik şarkılara pop opera vurgusu

Işıl ÇALIŞKAN

‘Rafine’ albümü ile ilgi toplamayı başaran pop opera alanının başarılı temsilcilerinden MYFO Grubu, şimdi dinleyiciyi nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Grubun “Nostalji Sendromu” ismini verdiği 4 şarkılık EP’sinde; Hümeyra’nın Sessiz Gemi, Ayten Alpman’ın Ben Böyleyim, Bora Öztoprak’ın Seni Seviyorum ve Tual Grubu’nun seslendirdiği Pencereler isimli Türk pop müziğinin kültleşmiş şarkıları yer alıyor.

Soner Kırmızıgül ile Alperen Gören’in modern düzenlemeleri ile yeni EP’sini müzikseverlerle buluşturan grup, ilk olarak sözleri Yahya Kemal Beyatlı’ya, müziği Frank Geralt ve Patricia Carli’ye ait olan Sessiz Gemi yorumu ile çıkış yaptı. Kaan Ekenler, Enes Yüce, Yunus Akbaş ve Mert Kesepara’dan oluşan, dinleyicilere yepyeni bir tarz ve tat sunan MYFO Grubu’ndan Ekenler ile konuştuk.

Sohbetimize MYFO’nun ne anlama geldiğini sorarak başlıyoruz. “Kanka gibi hitap şekilleri bize samimiyetsiz geldiği için birbirimize “My Friend” diye seslenmeye başladık... Zamanla bu “My Four” ve MYFO’ya evrildi” cevabını veriyor Ekenler.

80’LER 90’LAR POP HER ZAMAN YÜKSELİŞTE

“Nostalji Sendromu” ile geçmişe olan özlemi gidermeyi amaçladıklarını söyleyen müzisyen, “80’ler 90’lar pop her zaman yükselişte. Biz geçmiş parçaların aranjelerini modernleştirerek bugüne taşıyor aynı zamanda bizim gibi gençlerin vizyonunu alternatif müzik dünyasına açıyoruz” diye konuşuyor.

Nostalji Sendromu’ndaki 4 şarkılık seçkiyi ise şöyle açıklıyor Ekenler: “Beraber en iyi söyleyebildiğimizi düşündüğümüz pop opera yoruma uygun ve aynı zamanda kültleşmiş olan parçaları seçmeye çalıştık. Repertuvar kararlaştırmamız yaklaşık 6 ay sürdü. En optimal şekilde yorumlayabildiğimizden emin olmadan dinleyicilerimizin beğenisine parça sunmamayı tercih ediyoruz.”

Şarkıları düzenlerken güncel elementlerin yanı sıra parçaların geçmişini bozmadan yeni bir auraya sokmaya özen gösterdiklerini ifade eden müzisyen, “Parça içi modülasyonlarla tüyleri diken diken edecek aranjeler yapmaya özen gösterdik” diyor.

Pop operanın dünyada çok az ünlü gruba sahip bir janra olduğunu söyleyen müzisyen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ünlü olanların da fanları çığlıklarla karşılıyor. Ancak bu grupların hepsi klasik müzik yapılarına bağlı. Bizim altyapılarımızın tamamı dijital ortamda yapılıyor ve modernlik anlamında risk almaktan çekinmiyoruz. Pop Opera diyoruz ama aslında şan tekniklerini uzun vadeli şarkı söylemek isteyen her şarkıcı kullanmalı. Bu teknikleri unutmadan yapılan pop tarzını operatik pop olarak nitelendirebiliriz.”

TEK BİR RUH VE BEDENDE BULUŞUYORUZ

Ekenler, grupta 4 vokal olarak var olmayı sorduğumuzda ise “Hepimiz farklı şehirlerde doğan ayrı kültürel yapıların çocuklarıyız. Ortak şarkıcılık kültürünü oluşturmak, parça seçimleri gibi konularla beraber yapılanma ve grup olarak eğitim sürecimiz yaklaşık 1 sene sürdü. Hepimizin aynı konservatuvar sınıfında buluşmuş olması en büyük avantajımız... Beraber şarkı söylemek için 4 ayrı kişi olsak bile tek bir ruh hali ve bendende buluşmamız gerekiyor. E tabii ruh hallerimiz günden güne değişebildiği için her gün en iyi performansımızı vermek zorlayıcı bir görev oluyor” cevabını veriyor. Ayrıca tek başına sanatını icra eden kişilere göre 4 kat fazla emek harcamaları gerektiğini ifade eden müzisyen, “Bu zorlukları aşarak grup arkadaşımız Kaan’ın prodüksiyon firmasında evimizin rahatlığında Nostalji Sendromunu yapabilmiş olmak bizi çok mutlu ediyor” diyerek sözlerini noktalandırıyor.