Kadınlar birbirlerinden aldıkları güçle taciz ve tecavüz karşısında seslerini yükseltiyor. Sosyal medyada, yazar Hasan Ali Toptaş’ın taciz ifşasıyla tekrar başlayan ‘Me Too’ akımıyla birlikte kadınlar “Uykularınız kaçsın” diyerek, erkeklerin nüfuzlarını kullanıp kendilerini istismar etmelerine “Artık yeter” diye haykırıyor.

Nüfuz değil kadın dayanışması

Yaren Çolak

Duvarlar bir bir yıkılıyor, kol kırılıp yen içinde kalmıyor artık. Kadınların yıllardır süregelen mücadelesiyle taciz ve tecavüz karşısında kimse üç maymunu oynayamıyor. Kadınlar konuşuyor, konuştukça başka kadınlara cesaret veriyor. Artık işaret parmaklarının ucu tacizciyi, tecavüzcüyü gösteriyor. Bir tane ‘yalnız değilsin’ sözü tüm kadınları kucaklıyor.

Twitter’da Leyla isimli bir sosyal medya kullanıcısı, yazar Hasan Ali Toptaş’ın bir videosunu paylaşarak, “Bu adamın ifşalanmasını heyecanla bekleyen kaç kişiyiz? Ben ve pek çok arkadaşımın kendisi ile nahoş anıları var üniversite yıllarına ait. Şu anki bilinç ve cesarete sahip olsam kesinlikle ifşa ederdim. Klasik orta yaş üzeri cis erkek edebiyatçı. Gerçekten büyük bir hayal kırıklığıdır kendisi” dedi. Leyla’nın attığı tweetin ardından kadınlar, Toptaş tarafından maruz bırakıldıkları taciz ve cinsel saldırıları edebiyat dünyasında ifşa etmesine sebep oldu. Kadınlar, Toptaş’ın itibarını ve gücünü kullanarak yıllardır bu tacizlere devam ettiğini belirtti.

20’ye kadın, Toptaş’ın tacizlerini anlatırken çok sayıda kadın ‘#uykularinizkacsin’ etiketiyle sosyal medyada erkeklerin nüfuzlarını kullanıp kendilerini istismar etmelerine ‘’Artık yeter!’’ dedi.

Hasan Ali Toptaş’ın ifşasının ardından edebiyat alanında eser vermiş birçok erkek de kadınlar tarafından ifşa edildi. Kadınlar konuştukça, erkeklerin kadınlara nasıl şiddet, taciz ve mobbing uyguladıkları da ortaya çıktı.

Cinsel tacizlerin, ısrarlı takiplerin ve mesajların, mobbingin yalnızca duygusal travmalar yaratmadığı, kadınların sınırlarını ihlal eden bu davranışların aynı zamanda kadınların çalıştığı işlerden ayrılmasına ve emek alanının dışına itilmesine sebep olduğu birçok mesajda dile getirildi.

KORKMUYORUM

Yazar Elif Türker de aradan geçen 4 yıl sonra Süha Oğuz Ertem tarafından maruz bırakıldığı tacizi sosyal medyada paylaştı.

Yazar Elif Türker, “Süha Oğuz Ertem, yüksek lisans okuduğum dönemde hocamdı. Kendisini çok severdik. Hatta onun hakkında şöyle derdim, “Ben yazı yazmayı ilkokulda öğrenmedim Süha hocadan öğrendim.” Sonra 2016 yılına bir dergi çıkarıyorduk. Destek almak için de kendisiyle iletişim kurdum. Yardımcı olabileceğini söyledi. Konuştuktan sonra telefonuma “Gelirken kısa etek giy” diye bir mesaj geldi. Yanlış attığını düşünerek kendisine “ yanlış oldu” yazdım. Bana “yok sana yazdım” dedi. Önce şok oldum ardından da hemen bu konuyu kapatmak istedim. Durumu arkadaşıma anlattığımda bu resmen taciz dedi. Bir bahane bulup kendisiyle dergi için de görüşmedim. Normalde zaman zaman görüştüğüm biriydi ancak bu olaydan sonra bir daha onla görüşmedim o da benimle iletişim kurmadı” dedi.

Yaşadığı tacizi ‘yıllarca ruhumda taşıdığım bir yüktü’ diye tanımlayan Türker: “Me too başlamadan önce de zaman zaman ifşalar olurdu. Ben cesaret edemedim. Hatta o dönemde mesajları dahi sildim. Ben ne yaptım da böyle bir mesaj aldım diye bile düşündüğüm oldu. Sonra ki süreçte de bu benim ruhumda bir yük olarak kaldı. Sosyal medyada başlayan bu akımdan güç alarak ben de söyledim. Yani ilk gördüğümde ‘Ben de söylesem mi başıma bir iş gelir mi’ diye düşündüm. Sonra dedim ki, “Ben bir hocayım ve öğrencilerim de bunu yaşamamalı. Onlara destek ve güç olmalıyım.” Ellerim titreye titreye de olsa yazdım. Kadınlardan cesaret alarak yazdım ve sonrasında da çok destek aldım. Ama yine de çok yoruldum. Ruhumdaki yük kalktı ama daha kendime gelemedim. O yükün ne kadar ağır olduğunu şimdi bir kez daha gördüm. Benim yaşadığım sadece mesaj bir de fiziksel taciz boyutu var. Çok daha ağırdır. O yükün ne kadar ağır olduğunu hissettiğim bir durum. Ancak artık hiç korkmuyorum ve şimdi öğrencilerime ‘korkmayın suçlu siz değilsiniz” diyebileceğim.’

TACİZİ SÖYLEMEK BİLE KOLAY OLMUYOR

nufuz-degil-kadin-dayanismasi-815809-1.Psikolog Nesli Zağlı: Kabuğunun içinde başlayan süreç dinamikleriyle çok alakalı. Yaşanan tacizin yanında başka travmalar da sürece eşlik ediyor. Utanç duymasının dinamikleri var. Kadın yıllar boyu yaşadıklarını bastırmaya uğraşıyor. Bu nedenle de uğradığı taciz yıllarca örtülü kalabiliyor. Bazı insanlar için terapi alanında bile yaşadığı tacizi söylemek kolay olmuyor. Çok yaralayıcı, korkunç yaralayıcı. Tüm hayat bakışını değiştiren bir durum. Kadın ne zaman bu konuyu işleyecek, o zaman sesini çıkaracak.

DESTEK VE DAYANIŞMA ÇOK ÖNEMLİ

Travmanın cinsel tacizin de dışında ‘neden ben’ dediğimiz anlamlandırma süreci var. Cinsel travma bunu kat be kat artırıyor. Kadınlar yaşadıklarını annesiyle, arkadaşıyla, bir uzmanla vs. paylaşınca bu konuyu işlemiş oluyorlar. Ve durumun kadında bıraktığı tahribat da daha az oluyor. Eğer durum işlenmemişse hep batan bir şey olarak kalıyor. Senelerce bunu içinde taşıyor. Ne zaman kadın o dönemde haksızlığa uğradığını hissediyor o zaman bu durumu adeta patlar gibi gün yüzüne çıkarıyor. Ancak bu ifşaları yapmak yetmez. İlişkiselliği devam ettirebilmek çok önemli. Destek ve dayanışma bu sürecin her aşaması için çok değerli.

ÇOK SESLİ KARŞI DURUŞ

Me Too paylaşımları sesli bir karşı duruş. Bir kadın çıkacak anlatacak ardından iki, üç derken konuşamayan herkes kendinde bu cesareti bulacak. Sesimizi çıkarabiliyoruz noktasına gelecek. Her şey kadın hareketiyle başlayacak. Cesaret duymanın sebebi tamamen kültürel kodla ilgili. Baba veya abinin tacizi söz konusuysa anne çıkıp ‘Sen kendini korumadın’ diyor. Sen kendinden sorumlusun korumalısın. Namus kabuğunda da gerekirse erkeğin seni korur. Bu da kültürel koda neden oluyor.

BENİM SINIRLARIM BENİM TERCİHİM

Flört ve taciz bireysel konularla çok alakalı. Herkesin kendine ait kişisel sınırları vardır ve olmalıdır. Bana canımlı cicimli konuştu taciz etti dediğim zaman benim sınırlarım, benim tercihim. Buna ‘taciz değil abartma’ diyebilirler. Ancak kendi sınırları çerisinde bir canım denmesinin o kadar büyük etkisi olur ki, öyle bir hassasiyeti vardır ki, kişi bireysel sınırlarını buraya çekmiştir. Herkes kendi bireysel sınırlarını belirleyecek. Karşı taraf tuhaf bulsa da herkes bunu kendi için yapacak.

KADININ BEYANI ESASTIR

nufuz-degil-kadin-dayanismasi-815810-1.Avukat Selin Nakıpoğlu: Cinsel suçta en büyük sorun delillendirmedir zaten. İki kişi arasında olan bir durum söz konusu ve delillendirme çok zor bu nedenle failler de buradan besleniyor. Ancak önemli olan şu kadının beyanı esas alınarak soruşturma başlatılmalı. Zaten öyle bir durumda ifadelerdeki çelişki vs. ile durumun gerçekliği ve boyutu ortaya çıkıyor. Konuya delil meselesinden bakılmamalı. Kadının beyanı çok değerli. Bu kadının sözüyle hüküm veriliyor demek değil. Ciddiye alınıyor ve soruşturuluyor demek.

HER ŞEY BUTONA BASILDIKTAN SONRA BAŞLIYOR

Sanılıyor ki o butona basıp o paylaşımları yapmak çok rahat. Ancak ondan sonra başlıyor her şey. Kadın bu ifşayı yaptıktan sonra ama sen de deniliyor. Kolay mı sanıyorsunuz böyle şeyleri. Adli koridorlarda İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için kadın ve çocukların nasıl örselendiğini bilmeden nasıl yorum yapıyorsunuz. İfşayı değersizleştirme, kadının sözünü değersizleştirmesine izin vermemeliyiz. Kadınlar adalet bulamadığı için ifşa ediyor.