AB Komisyonu’nun nükleer projelerini sürdürülebilir olarak nitelendirdiği tasarıya ilişkin konuşan Dr. Dorfman, “Pahalı ve sürdürülebilirlikten uzak” dedi. Almanya İklim Koruma Daire Yöneticisi Fallerman ise “Nükleer, atık bertarafı için maliyet yaratacak çok pahalı bir teknoloji” ifadelerini kullandı.

Nükleer enerji pahalı ve tehlikeli

Gökay BAŞCAN-Umut Serdaroğlu

Avrupa Birliği (AB), bazı nükleer enerji ve doğalgaz projelerini “yeşil” yatırım olarak sınıflandırma konusundaki planlarına tepkiler sürüyor. AB Komisyon’nunda gündemine gelmesi beklenen taslağı değerlendiren Sussex Üniversitesi’nden Dr. Paul Dorfman, tasarıya karşı çıkan Avrupa ülkelerinin çoğunlukta olduğuna dikkat çekerken Almanya İklim Bakanlığı’na bağlı İklim Koruma Daire Yöneticisi Arne Fallerman ise “Nükleer enerji, milyonlarca yıl boyunca atık bertarafı için maliyet yaratacak çok pahalı bir teknoloji. Sürdürülebilir değil” ifadelerini kullandı.

Ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürebilir olup olmadığını belirleyen bir sınıflandırma sistemi olan taksonomi kurallarına ilişkin tasarı ile nükleer enerji ve doğalgaz yatırımlarının belirli şartlar altında iklim dostu olarak nitelendirilmesi planlanıyor.

AB Komisyonu’nun hazırladığı tasarıya göre, radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde ortadan kaldırılması garanti edildiği takdirde, nükleer santrallara yapılacak yatırımların sürdürülebilir olarak sınıflandırılması öngörülüyor. Bu durumda, 2045 yılına kadar santralların inşasına izin verilebilecek.

FİKİR AYRILIĞI

Avrupa’nın büyük çoğunluğu tasarıda yer alan doğalgazın yeşil yatırım olarak sınıflandırılması konusunda hem fikir olsa nükleer konusunda farklı düşünüyorlar. Fransa’nın başını çektiği Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler nükleer konusunda ısrarcıyken Almanya, Avusturya ve Lüksemburg gibi ülkeler nükleere karşı.

PAHALI VE RİSKLİ

Ülkelerin tutumunu ve tasarıyı değerlendiren Dr. Paul Dorfman nükleerin yeşil olarak sınıflandırılamayacağını belirtiyor. Avrupa’nın reaktör filosu ortalama yaşının 34 olduğunu hatırlatan Dr. Dorfman, “Tasarım ömrü yaklaşık 40 yıl. Kaza riski doğal olarak reaktörlerin uzun yıllar kullanımı ile beraber artıyor. Örneğin şu anda 17 Fransız nükleer reaktörü yaşanan arızalar nedeniyle devre dışı. Aynı zamanda Avrupa’da, yenilenebilir kaynaklar, birincil güç kaynağı olmak için fosil yakıtları geride bıraktı. Finans açısından bakıldığında nükleer, yenilenebilir enerjiden çok daha pahalı ve finansal piyasa yatırımları için çok daha riskli. Bu yüzden çok büyük kamu sübvansiyonlarına ve kredi garantilerine bağlı. Bütün bunların anlamı, basında çıkan son nükleer endüstri lobiciliğine rağmen, nükleer Avrupa’da tartışmalı bir konumda” ifadelerini kullandı.

Ülkelerin fikir ayrılıklarına değinen Dr. Dorfman şu ifadeleri kullandı: “Avrupa kendi içinde bölünmüş gözüküyor. Bir taraftan Fransa ve Polonya, Çekya ve Slovakya gibi AB’ye üye ülkeler nükleerin taksonomiye dahil edilmesini destekliyor. Öte yandan Almanya (Avrupa’nın en güçlü ekonomisi), Avusturya, Danimarka, İspanya ve Lüksemburg nükleerin taksonomiye dahil edilmesine şiddetle karşı çıkıyor. Bir bütün olarak bakıldığında karşı çıkan Avrupa üye devletleri daha fazla. Tasarıya karşı Avusturya yasal bir işlem başlatabilir. Şu an için, Almanya ve İspanya nükleere şiddetle karşı çıksa da henüz yasal işlem girişiminde bulunmadılar.”

Fransa başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin tasarıyı desteklemesine ilişkin konuşan Almanya İklim Koruma Daire Yöneticisi Arne Fallerman, “Bazı ülkeler kendi enerji sistemlerindeki güçlü pozisyonu dolayısıyla nükleeri ideal enerji olarak görüyorlar. Ne kadar isteseler de enerji sistemlerini yenilenebilir kaynaklarla değiştirdiklerinde istedikleri enerjiyi sağlayamayabilirler. Bu yüzden nükleer enerjiyi destekliyorlar” dedi.

“Avrupa’da nükleer filo yaşlanıyor ve yeni yapımı süren çok az. Bu hamle nükleer lobinin, endüstriyi kurtarma çabası mı?” sorusuna yanı veren Fallerman, “Evet, tabii ki bu durum sektörü canlı tutmak için gerekli devasa yatırımların gerçekleşmesini kolaylaştırıyor ki bu bence oldukça dar görüşlü bir fikir. Nükleer enerji, milyonlarca yıl boyunca atık bertarafı için maliyet yaratacak çok pahalı bir teknolojidir. Hiç sürdürülebilir değil” ifadelerini kullandı. Almanya’nın tutumunu değerlendiren Fallerman, “Planımız daha çok yenilenebilir, rüzgar ve güneş enerjisine geçmek. Buna, uzun vadede hidrojen gibi gerekli şebeke yedekleri eşlik edecek. Genel olarak ve gerçekçi yaklaştığımızda yüzde 100 olarak yenilenebilir enerjiye 2040 yılından geçmek bizim önceliğimiz” diye konuştu.

GAZ KONUSUNDA AYRILIK

İklim aktivistlerinin tasarıya ilişkin en büyük eleştirilerden birisi de doğalgaza da sürdürülebilir etiketi yapıştırılması. Nükleer enerji konusunda fikir ayrılığı yaşayan Almanya doğalgaz konusunda diğer Avrupa ülkeleriyle hem fikir. Fosil yakıtın sürdürülebilir olarak kabul etmesine ilişkin konuşan Fallerman şu ifadeleri kullandı: “Almanya’da da birçoğunun hayali bu. Ancak bu tehlikeli bir hayal. Gaz fosildir ve karbon içerdiğinden CO2 yayar. Almanya 2022’de nükleer enerjiyi tamamen bitiriyor ve 2030’a kadar kömür enerji kullanımını sonlandırmak istiyor. Bu yüzden elektrik arzının bir kısmı için gaz gerekli olacaktır. Asıl soru şu ki ne zaman doğal gaz kullanımını sonlandıracaksınız? Gazı 2035’e kadar aşamalı olarak kaldırmak istiyorsanız, Paris hedefi olan 1.5 dereceyi sağlamak için birkaç yıl sonra kapatmamız gerekecek olan gaz altyapısı için çok fazla para yatırmayı göze almalıyız.”

***

Enerjide payı düşüyor

Nükleerden çıkış kararı alan Almanya bu ay başı itibariyle 3 reaktörünü kapatma kararı verdi. Kalan son üç santralıda 2022 sonuna kadar kapatacak. Nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payı 1997’de yüzde 17 iken 2021 itibariyle bu oran yüzde 10,1’e düştü.