Cumhuriyet’in 65’inci Hükümeti, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası iki yönde emek harcadı: AKP’ye biat etmeyen dünyevi hukuk yanlıları için OHAL KHK’leri yoluyla “sivil ölüm” ve demokrasiye kasteden Anayasa değişikliği.

MÜLGA HÜKÜMET

Darbecilere karşı mücadele yerine “çifte kıyım”, son Hükümet’in önceliği oldu. Anayasa kıyımı ardından ise, uyum yasaları yerine, OHAL KHK’leri yoluyla kıyımı sürdüren ve AKP-MHP’nin seçim kazanmasına yönelik düzenlemelere öncülük eden Hükümet, 24 Haziran seçimleri sonrası “mülga” oldu.

MÜLGA KHK

Buna karşın, tıpkı OHAL KHK’leri yoluyla kar lastiği düzenlemesi yapan ve dünya hukuk tarihinin en büyük toplu kıyımlarını sürdüren Hükümet, bu kez, “Nükleer Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” çıkardı (2.7.18/ 702 sy.).

Anayasa Mahkemesi (AYM), KHK’yi iptal etti (30.12.20).

UYKUDAKİ AKP

Anayasa Mahkemesi, yasal düzenleme için TBMM’ye bir yıllık süre tanıdı (R.G.:9/3/21).

AKP, Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi’ni, 11 ay 16 gün sonra, süre bitimine 10 gün kala Meclis gündemine getirdi (25.2.22).

AKP-MHP teklifi, komisyonlardan bir gün ve gecede el-kol hareketi ile geçirdi. Ama Genel Kurul’da vekillerini tutamadığı ve toplantı yeter sayısı sağlayamadığı için 4 Mart Cuma günü Meclis kapandı.

Cumartesi, vekillerini tutmak için grup başkan ve vekilleri bekçilik yaptı. Benzerini, Türkiye’ye kasteden 7334 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu oylaması için yapmışlardı, Meclis Tv’nin yayın yapmadığı gün ve saatlerde.

SAKAT NDK

İç çelişkilerle dolu ve eksik Nükleer Düzenleme Kanun(NDK) teklifinin Anayasa’ya uygun hale getirilmesi için yoğun çaba harcayan CHP, yapıcı önergeler verdi. (HDP radikal, İYİ Parti esnek muhalefet etti).

Nükleer Düzenleme Kurumu’nun oluşumuna ve hukuki statüsüne ilişkin CHP önergesine göre, kamu tüzel kişiliği statüsüne sahip NDK üyeleri, TBMM tarafından siyasal partilerin oy oranına ve liyakat ilkesine göre seçilecekti; zira, amacı doğrultusunda görev, yetki ve sorumluluklarını yerine getirmesi, özerk ve uzman bir kamu tüzelkişisi olarak düzenlenmesini gerekli kılıyordu. Aksi halde, yönetmelik bile çıkaramayacaktı.

Kanun ile düzenlenen konunun CBK ile düzenlenemeyeceği sürekli vurgulandı. Ama AKP ve MHP, CHP’nin bütün önergelerini reddetti.

KEENLEMYEKÜN CBK

AKP ve MHP’nin, TBMM’nin yasama yetkisini Anayasal çerçevede kullanmasını neden engellediği 8 Mart sabahı resmileşti: “paralel” Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK).

AYM’nin belirlediği sürenin son günü, 7381 sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu ve Nükleer Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında CBK-95’in yayımlandığı Resmi Gazete, AKP ve MHP’nin, Saray’da hazırlanan “CBK’ye uyumlu yasa”! için “olumlu ve düzeltici önergeler”e sonuna dek “muhalefet”! ederek Anayasa ihlalini tescil etti.

Sadakatten ayrılmayacakları üzerine namus ve şeref andı içtikleri Anayasa açık:

Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” (md.104/17 c.3).

7381 Sayılı madde ile düzenlenen konuda çıkarılan ve Nükleer Düzenleme Kurumu’nu tamamen Saray’a bağımlı birim haline getiren CBK-95, Anayasa’nın açık hükmüne karşı, Nükleer Düzenleme Kanunu ile konu çakışması nedeniyle yok hükmünde: keenlemyekün.

Amaca uygun olmayan, sakat ve yok hukuken yok hükmündeki düzenlemeler, gelecek kuşaklar için onarımı olanaksız yaşamsal tehlikeler yaratacaktır.

Saray nasıl inşa edildiyse, Türkiye de öyle yönetiyor: hukuk, Anayasa ve yasa dışı.

Ya ahlak?

7381 Sayılı Kanunu, TBMM’de 5 Mart 2022’de kabul edildiği halde, RG’de yayımlanmasını bekletip, aynı konuda daha önce hazırlanan CBK ile 8 Mart 2022’de RG’de birlikte yayımlamak, ciddi bir ahlaki soruna da işaret etmekte.

Türkiye, entrikalarından bıktığı Saray yorgunu bir ülke konumuna düşürüldü. Toplumumuz bunu hiç hak etmiyor. Kurtuluşun tek yolu sandık. Cumhuriyetçi yurttaşlar, “demokratik hukuk devleti” gereğince daha akılcı ve kararlı adımlar atarak, güçlü dayanışma halkalarını örmeye ivme kazandırmalı.