Nuray Gök Aksamaz, öykülerden oluşan yeni kitabı “Tezus” ile “Toplumumuzda özellikle kadınların kanıksanmış rollere hapsolmadan kendilerini ifade edebilmelerinin ve yaratıcılıklarına sahip çıkmalarının önemini vurgulamak istedim” diyor

Nuray Gök Aksamaz yeni kitabını anlattı: Uzun bir yürüyüşün öyküleri

KADİR İNCESU

Daha çok şiirleri ve şiir üzerine yaptığı incelemelerle tanınan Nuray Gök Aksamaz bu kez öykülerden oluşan kitabı “Tezus” (Arshop Yayınları) ile çıktı okurlarının karşısına…

Aksamaz ile öyküleri ve öykü anlayışı üzerine konuştuk.

>> Yayımlanmış şiir, deneme ve inceleme türünde kitaplarınız da var. Yeni kitabınız 'Tezus' için künyede öykü denilse de farklı türlerin öne çıktığı görülüyor. Siz, 'Tezus'u nasıl tanımlıyorsunuz?

'Tezus', otuz yılı aşkın bir süreçte kaleme almış olduğum, 2000’li yıllardan beri kimi dergilerde yayımladığım metinlerden oluşuyor. Yazınsal kurguda öykü kişisiyle yazarın bağdaşık görünmesi ve çıkılan zihinsel yolculuklar, farklı türlerin öne çıkmasının bir nedeni olabilir. 'Tezus', denemeyle yakın temas içinde olan öyküler bağlamında soyutlamanın yoğun olduğu şiirsel metinleri, monolog ve iç diyalogları içeriyor. Değişime açık bir süreçte, sarsıcı olan farklı durumlarda duyguyu, düşünceyi ve düşleri dışlamadan öykü kişisi, anlatıcı ve yazarın kendilerini saran gerçeklikle seslerinin iç içe geçerek yüzleşmeleri, koşulları sorgulayışları, yazma tutkusuyla dilsel yaratıcılığa bağlanışları ve her türlü savruluşa rağmen değişmeyen özü arayışları belirli oluyor, kitapta. İmgesel ve düşünsel tasarımı belirgin kılarken dilsel akışa yol veren yazınsal kurgusuyla bilgiyi, gerçeklik verilerini ve düşünceyi dışlamayan bir öykü kitabı denilebileceğini düşünüyorum, 'Tezus”a. Yazarın niyeti ve öykü kişilerinin amaçları, koşulları, yönelimleri bağlamında açığa çıkmış iletileriyle kurmaca bir metin olarak kitabı bütünüyle öykü olarak tanımlıyorum.

>> Bazı öykülerinizin otobiyografik özellikler taşıdığı görülüyor. Kitabın tamamı için bir 'yüzleşme' diyebilir miyiz?

Kitap, yazınsal olan içinde dönüşüme uğramış kimi otobiyografik özellikler içeriyor, ama bir öz yaşam öyküsü değil. Farklı süreçlerde dış gerçeklik içinde ‘ben’ olarak göründüğüm değil de görünemediğim alanlardaki kimi yüzleşme ve sorgulamalar var, kitapta. Öte yandan, benimle ilgili olarak görünür kıldıklarım da gerçekliği bir kurgu içinde dönüşüme uğramış olarak yansıtıyor. Ve odaklandığım alanlarda dilsel akış içinde kuşkusuz bir biçimde devreye girmiş oluyorum. Farklı koşullardan kesitler alarak, kimi sarsıcı olan durumları örnekleyerek ya da not düşerek, ama perde arkasında farklı rollere çalışarak ve deneyerek yaptığım uzun bir yürüyüş denilebilir kitaba, bu bağlamda.

>>Yaşanmışlıklar ve kurgusal anlatımda sınırlarınız var mı?

Doğrusunu söylemek gerekirse, deneyimlenmiş olan ile kurgusal olan arasındaki sınırlar bana yaşamda da yazın dilinde de bulanık görünüyor. Kuşkusuz her süreçte deneyim ve kurgu birbirini etkiliyor; öznenin koşulları ve yönelimlerine bağlı olarak farklı bir biçimde yazınsal, sanatsal ya da yaşamsal gerçekliğe bir yapıt kazandırılıyor. Yazar, deneysel ya da düşsel verileri hangi biçimde ve neden dönüştürmesi gerektiği sorusunun yanıtını ararken yaşanmış ve kurgusal olan arasındaki sınırları da yapıtında bir biçimde oluşturmuş ya da sınırlar arasındaki artık ayrıştırılamayan geçişleri sağlamış oluyor. Ben biçemi oldukça önemsiyorum, kuşkusuz bu kurgusal anlatımın olmazsa olmazı ve kaynağı beyindeki kısa devre sonucu ortaya çıkan sanatsal yaratıcılık olsa gerek. Bununla birlikte dilin akışı içinde özgün iletiyi yakalayarak dilin göndergesel işlevinden yararlanmayı ve içinde bulunulan duruma bağlı olarak düşünce geliştirmeyi de seviyorum.

>> 'Tezus' ile yapmak istediğiniz neydi?

Yaşanmış ya da kurgulanmış bir durum ile simgesel olarak bütünleşen ya da gerçekliğe olasılık olarak eklemlenen bir kurguyla yaratıcı çözümlere, farklı anlayış ve yorumlara kapı aralama isteği, 'Tezus'. Engeller ve zorluklarla karşılaşan, kimileyin tutkuları nedeniyle de açmaza düşen bireyin bilinç ve yaratıcılıkla düşlerinden, değerlerinden, sınırlarını aşma isteğinden vazgeçmeden yoluna devam edebilme ya da kendisi için anlamlı olabilecek yeni bir yol açma olasılığını göstermeye yönelişim, 'Tezus'. Öykü kişisi olarak belirlenen bireyin yeni zorluklarla karşılaşmasına neden olsa da seçimlerinin ardında vazgeçmeden yürümesi, her koşulda sürekliliği sağlamak üzere savaşım vermesi için bir güdü oluşturmak istedim, 'Tezus'la. Toplumumuzda özellikle kadınların kanıksanmış rollere hapsolmadan kendilerini ifade edebilmelerinin ve yaratıcılıklarına sahip çıkmalarının önemini vurgulamak da istedim.

>> 'Kırmızı Kayık' adlı öykünüz aslında büyük bir anlatının küçük bir bölümü gibiydi. Bu bölüm ileride romanlaşabilir mi?

'Kırmızı Kayık', insanca özün soluk alabildiği geniş dünyaları aramaya çocuksu bir tanıklıkla koyuluşun yanı sıra okumaya ve gerçekliği kavramaya yönelişin aile ortamında ve çevresel faktörlerle nasıl tetiklenebildiğini, ayrıca çocukluk çağı gözlemlerinin yaşamdaki tutumları nasıl etkilediğini örnekliyor. İlgili dönemin koşullarına dönüşte aile yaşantısıyla birlikte sosyal, kültürel ve siyasi koşulların, dönemin önemli olayları ve eğilimlerinin öykü kişisi üzerindeki etkilerini çözümleyen ve yeni keşiflere açılma tutkusunu açığa çıkaran bir anlatı. 'Kırmızı Kayık', Tezus adlı kitabıma bir önsöz gibi katıldı ve ilginç bir biçimde kitabın kapak tasarımını da etkiledi… Kırmızı Kayık ile yolculuğumun kitaptaki 'Mathilda’nın Günlüğü', 'Menekşe' gibi öyküler ile de ruhsal, çevresel ve dönemsel bağı var. 'Kırmızı Kayık' yöneldiği öz, açığa çıkıp belirli olan bakış açısı ve güçlü istenç ile aslında Tezus’daki farklı koşul ve zamanlardaki sorgulamaların, arayışların ve düşlerin yol haritasını bir ölçüde çizmiş oldu. İleride daha geniş boyutta ilgili dönem ve yaşantıların kurgulandığı bir romanı yayına hazırlamayı ümit ediyorum. Bir başka deyişle “…küçük kırmızı kayığımı günün birinde açık sularda da yüzdürebilmeyi düşlüyorum.”

>> Yazdıklarınız, sizi nasıl etkiledi?

Tezus’u oluşturan metinler, yaşama benim için güncelliğini koruyarak ya da sorgulamasını belirli alanlarda sürdürerek katılıyor; onda kendimi, başkalarını ve farklı yaşam kesitlerini görmeyi sürdürebiliyorum! Sistemin belirlediği ve dayattığı değerlendirme biçimleriyle başarısız ve dışarıda kalmış görünse bile, bireyin süreklilik içinde bir anlamın ardına düşmüş olmasını önemsiyorum.