Moda Sahnesi oyunu “Babamı Kim Öldürdü?” 19 Aralık 21.00’de evlerinize konuk oluyor. Yalnızca bir baba oğul çatışmasını değil, baskı ve sömürü düzeninin haksızlıklarını da anlatan oyun, “Bu, hepimizin hikâyesi” mesajı veriyor.

O, hepimizin babası

Hilal Solmaz

Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğini üstlendiği, Onur Ünsal’ın oynadığı tek kişilik oyun; ırkçılık, sömürü, cinsiyetçilik, ekonomik bunalım, nefret suçu, ayrımcılık temalarına odaklanıyor.

Oyunun yazarı, çağdaş edebiyatın önemli temsilcilerinden 28 yaşındaki Edouard Louis. Genç yazar sosyal şiddetin mekanizmalarını deşifre ediyor ve kendi aile deneyimine dayanarak sistemi sorguluyor. Öfkeli bir portre olan Babamı Kim Öldürdü? bazense şefkate dönüşüyor. Oyun yalnızca bir baba oğul çatışmasını değil, baskı ve sömürü düzeninin haksızlıklarını da anlatıyor. Yani, “Bu, hepimizin hikâyesi’ diyor.


Tek kişilik oyunda Onur Ünsal, dikkatinizin dağılmasına kesinlikle izin vermiyor. Ünsal, mükemmel oyunculuk performansıyla oyunun nasıl toplumsal gerçekliğe evrildiğine adım adım tanıklık etmemizi istiyor.

Sahnede sade bir dekor var. Bir tarafta çalışma masası diğer tarafta ise bir hasta yatağı. Oyun başlarken siz yatağın boş olduğunu sansanız da dakikalar sonra harap olmuş bedeni, yorgun elleri ve takatsiz bakışlarıyla bir fabrika işçisiyle tanışıyorsunuz.

SÖZ KONUSU KAPİTALİZMSE FRANSIZ KALAMIYORUZ

Bir masada oturan, başı ellerinde bu genç adam Kuzey Fransa’da küçük, yoksul kasabada bir işçi sınıfının evine davet ediyor izleyiciyi. Babasına bakıyor ve bu bedenin nasıl böyle bakıma muhtaç hale geldiğini sorguluyor. İnsanları ve onların ilişkilerini ezen tahakküm mekanizmalarını deşifre ediyor. Genç adam anlattıkça hikâyenin ne kadar bizim ülkemize benzediğini görüyoruz. Baba çalıştığı bir fabrikada iş kazası geçiriyor ve yatağa bağımlı yaşamak zorunda kalıyor. Ancak devletten sosyal yardım alamıyor. Oyunu izlerken, Soma Maden Faciası’nda yaşamını yitirenler geliyor hemen aklımıza. 301 işçinin, ailelerinin yaşadıklarını kim unutabilir ki? Ya ardından gelen 15 yıllık ceza vicdanları rahatlatabilir mi? Söz konusu kapitalizm olunca anlatılanlara çok da Fransız kalamıyoruz.

o-hepimizin-babasi-817417-1.

Kapitalizm tarihi boyunca burjuvazi, bu düzenin sürdürülebilmesi için işçinin hem daha fazla üretmesini hem de bu sömürüye rıza göstermesini sağlayacak yöntemler geliştirmeye devam ediyor. Buna karşılık ülkemizde “sarı baret” Fransa’da “sarı yelek” mücadelenin simgesi oluyor.

İstanbul’da ardı ardına dev konutlar yükselirken orada meydana gelen iş kazaları, medyada birkaç dakikalık haberin ötesini geçebildi mi? Ya da her akşam televizyonlarımızda izlediğimiz koronavirüs tablosunda açıklanan vaka sayısındaki hayatları kimse merak etti mi? Bir hayatın değerli olabilmesi için kaç vaka daha olması gerekir?

Oyuna dönecek olursak, genç adam, iş kazası nedeniyle yatağa bağımlı kalan babasını kimin bu hale getirdiğini soruyor. Suçluları da oyunun sonunda buluyor. Kemal Aydoğan’ın ustalıkla sahneye koyduğu oyundan, pek çok soruyla ayrılıyorsunuz. Siz de uğradığımız haksızlıkların sorumlularını bulmak istiyorsanız “Babamı Kim Öldürdü?” oyunu tam size göre.