Çocuk edebiyatının en tatlı robot kahramanıyla buluşmaya ne dersiniz? Sinemada Disney’in Wall E’sini hiç unutmadım. ‘Robit’in de edebiyattan fırlayıp beyazperdeye o kadar yakışacağına eminim.

O sadece minik bir robot değil, onun adı Robit

NİLÜFER TÜRKOĞLU

Türkiye’de henüz çevrilmeyen ancak ödüllü bir animasyon filmi de olan ‘Darkmouth’ serisiyle üne kavuşan İrlandalı gazeteci yazar Shane Hegarty’nin çocuklar için yazdığı orijinal ismiyle ‘Boot’, Türkçe ismiyle ‘Robit’ serisini sizinle tanıştırmak benim için büyük zevk! Şimdiye kadar onlarca çocuk kitabı resimleyen ödüllü illüstratör Ben Mantle’ın muhteşem çizimleri eşliğinde Gizem Şakar’ın bir an bile aksamayan çevirisi ve Genç Timaş etiketiyle okurla buluşan ‘Robit’, ismindeki benzerlik sayesinde her şeyin aslında bir robot hakkında olduğu konusunda yeterince ipucuya sahip… Üstelik oyuncak bir robot hakkında! Fakat baştan söyleyeyim, bu serinin yalnızca çocuklar için olduğunun altını çizmek, yetişkin okurlara haksızlık... İnsanların diğer insanlardan ziyade robotlarıyla konuşmakla daha çok ilgilendiği tanıdık bir yakın gelecekte geçen hikâye, dostluk, nezaket gibi geleneksel değerlerin peşinden gitmenin önemi hakkında oldukça vurucu hatırlatmalara sahip. Ve bunu sıklıkla hatırlamak için hepimizin Robit’in sıcacık öyküsüne sarılmaya ihtiyacı var. Hem kış da geliyor…

ORIJINAL SERININ IKI KITABI TÜRKÇEDE

Aslı üç kitap olarak yayımlanan seri, Türkçede ‘Robit Minik Bir Robot Dev Bir Macera’ ve ‘Robit Paslı Bir Macera’ isimleriyle şimdilik iki kitapla karşımıza çıkıyor. İlk kitap ‘Minik Bir Robot Dev Bir Macera’da baş kahramanımız, bir hurdalıkta uyanıyor. Bir zamanlar küçük bir kıza ait olan bir oyuncakken hatırlayabildiği iki buçuk anısıyla hurdalıktan kurtulmaya çalışıp eve ve sahibine dönmek için maceradan maceraya atılıyor. Robit’in neredeyse tüm anıları yok olsa da duyguları hâlâ yerinde. Mutluluk, korku, panik, utanç, aşk ve yalnızlığı kaydedebilir durumda. 11 yaşındaki biricik sahibi Beth ile yeniden bir araya gelmeyi çok istiyor ve onu bulmak için lunaparklardan video oyunu dükkanlarına ve hatta Doktor Neşeli’nin Eğlence Mağazası’na uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Tüm korkularına rağmen eve dönmek için cesaretini topladığı sırada ondan çok daha deneyimli ve hayatta kalmayı gizlice öğrenmiş zeki ve bir o kadar ilgi çekici robot Noke ve Red ile tanışıyor. Onlar, kahramanımızın aksine daha kaba ve sert mizaçlı robotlar. Kitabın sayfalarını çevirdikçe Noke ve Red’in başlarından geçenleri de okuma şansı yakalıyoruz. İkinci baskısını yapan Robit serisinin bu ilk kitabı, dev bir macerada sıcacık bir eve dönüş hikâyesini, tıpkı ikinci kitapta da olacağı gibi, farklı yazı fontlarıyla aktarak daha da gösterişli ve eğlenceli hale getiriyor. Peki ikinci kitapta ne mi oluyor?

“SELAM! BEN ROBIT (BEN BIR ROBOTUM)”

İçinde bolca arkadaşlık, sevgi ve teknoloji barındıran Robit’in maceraları bitmiyor elbette! Serinin ikinci kitabı ‘Robit Paslı Bir Macera’da, Beth’e kavuştuktan sonra hem Beth’in evinde hem de Doktor Neşeli’nin Eğlence Mağazası’nda arkadaşlarıyla birlikte yaşamaya başlayan Robit, bu defa gerçek mutluluğun ne olduğunu keşfe çıkıyor. Noke, Red ve diğer arkadaşlarıyla, kendileri gibi robot olan arkadaşları Gerry için yeni bir burun ararken yepyeni ama ‘paslı’ bir hikâyenin içine düşüyorlar. İnsanların ‘Çöp Yığını’ olarak adlandırdıkları dev bir robotla karşılaşıyorlar ve ona ‘Paslı’ ismini koymaya karar veriyorlar. Özel bir robot olan Paslı’yı Robot Cehennemi’nden çıkarmak için harekete geçen Robit ve arkadaşları, bu eski püskü robotu kurtarıp hayattaki amacında ona yardımcı olmak için de ÇAT ÇUT, HIRRRR dolu tehlikeli bir yolculuğa çıkıyorlar. Ne macera ama!

HERKESE BIR ROBIT LÜTFEN!

Her iki kitabın da bölüm bölüm adlandırılarak ayrılması okumayı kolaylaştırırken Hegarty’nin ustalıklı dili ve üslubu küçük büyük her okura rahatça sesleniyor. Bu arada yazarın hayâl dünyasının şahane başrol oyuncularından Robit’in başta bahsettiğim ‘Darkmouth’ serisi gibi bir animasyon filmini sonuna kadar hak ettiğini yazmadan geçmek istemem. Disney’in Wall E’sini ben hiç unutmadım. Robit’in de beyazperdeye o kadar yakışacağına eminim.
Eğlenceyle, dostlukla ve bir dolu zıplayan oyuncakla harmanlanmış, sürükleyici kurgusuyla bir an bile elimden düşürmediğim Robit serisini aklınızın bir kenarına yazdıysam tamam! Ama son notu da yazmadan gitmeyeyim: Beth çok şanslı! Bizim “aptal” cep telefonlarımız onun minicik akıllı Robit’i var.