Köklü müzik grubu Pentagram, Türkiye turnesinde tam kadro sahnede. Hakan Utangaç, “Bir metal grubu olarak sert bakışlarımız artık hepimizin suratında anlamsız bir gülümsemeye dönüştü” diyor.

O sert bakışlar şimdi gülümsüyor

IŞIL ÇALIŞKAN

Türkiye'nin köklü gruplarından Pentagram, müzikseverlerle Türkiye turnesinde buluşmaya devam ediyor. Konserlerin en heyecan verici özelliği ise grubun tam kadro bir arada olması. Yıllar içinde bünyesinde birçok müzisyeni ağırlayan grup, gitarlarda Metin Türkcan, Hakan Utangaç, Demir Demirkan; basgitarda Tarkan Gözübüyük; davulda Cenk Ünnü ve klavyede Ozan Tügen ile sahnede olacak. Konserlerde vokaller Hakan Utangaç, Ogün Sanlısoy, Murat İlkan ve Gökalp Ergen'in kendi dönemlerinden şarkıları söylemesinin ardından tüm solistler birlikte performans sergileyecek. Yıllara meydan okuyan grup ile müzik serüvenini konuştuk.

Uzunca bir pandemi arasının ardından turneye çıkıyorsunuz. Bir müzik grubu için turne ne ifade eder?

Metin Türkcan: Hayatta yapmaktan en mutlu olduğumuz şey olan müzik yapmaya geri dönmek demek, yani en büyük mutluluk.

Demir Demirkan: Müziği, sözleri yazıyorsun. Provalar yapılıyor, kayıt gerçekleşiyor. İlk klibi çekiyorsun ve single veya albüm ile eş zamanlı yayınlanıyor. Bütün bu sürecin üzerine konser olmayınca her şey yarım ve havada kalıyor. Çember tamamlanmıyor yani konser olmazsa. Başarılı bir konserler dizisi bütün bu emeğin karşılık bulması benim için.

Hakan Utangaç: Yaptığımız her şey bunun için diyebilirim. Dinleyiciyle buluşmak hem bizim hem onlar için, açıkça hepimiz için bir terapi niteliği taşıyor. Konser atmosferleri mutlu ve umutlu olduğumuz nadir anlardandır. Düşünsenize hiç günlük bir dil konuşmadan binlerce kişiyle aynı hisleri ve düşünceleri paylaşabiliyorsunuz, sadece haykırarak.

Ogün Sanlısoy: Yaklaşık 2 saat süren dinleyicilerimizle buluşmamız, yani konser sırasında yaşananlar gerçekten bu işin en değerli anı ve hepimiz bunu yaşamak için sabırsızlıkla bekliyoruz. Fakat bunun yanında yıllara dayanan arkadaşlıktan olsa gerek, biz konser öncesi, konser sonrası, kulis halleri, otel muhabbetleri, birlikte yenen yemekler, araçlardaki sohbetler gibi konser dışı zamanlarda da çok keyif alan ve geçen yıllara rağmen hâlâ bundan sıkılmayan bir ekibiz. Yeni turneyi de heyecanla bekliyoruz haliyle.

Tarkan Gözübüyük: Yaptığımız işin gerçek anlamda yaşadığı, nefes aldığı yer sahne. Stüdyoda geçen zaman; müziğin tasarlanması, belgelenmesi ve yayılabilmesi açılarından önemli; ama olayın aslı, insanların bir araya geldiği canlı etkinlikler. Bu buluşmalar her grup için heyecandır. İlk aşık olduğun gün gibi hissedersin. Bir aksaklık çıkarsa dünya başına yıkılır. Bu yüzden çalıştığınız ekip ve yapılan ön hazırlık çok belirleyici. Ulaşım, konaklama, yeme içme, kulis ve sahne lojistiği, davetli listesi, enstrümanlar ve teknik cihazlar, dekor ve kostüm, kayıt ve çekimler, tişört tezgahından tutun da aracınızın park yerine kadar birçok konuda, haftalar öncesinden detaylı bir çalışma yapılır. Güzel geçen bir konser, insana bütün derdini unutturur.

Bir diğer güzel haber de tam kadro sahne alacak olmanız. Bu haber dinleyiciler için önem taşımasının yanında sizin için de heyecan verici olsa gerek…

D. D.: Ben çoğu konsere katılmadığım için izleyiciyi, sahneyi ve arkadaşlarımı aşırı özlüyorum. Şu anda bu cevapları verirken kavuşmamıza 4-5 gün var ve oldukça heyecanlıyım. İlk sahne alacağımız terin İzmir olması da benim için çok anlamlı ve heyecanlı çünkü İzmir’de büyüdüm ve ailem hâlâ orada yaşıyor.

H. U.: Genelde bizim şansımız da yoktur demem gerekiyor ama tüm elemanların 35 yıl önceki aynı duygularla bir araya gelmesi şansın ötesinde mucizevi bir durum. Elbette heyecan verici. Bir metal gurubu olarak sert bakışlarımız artık hepimizin suratında anlamsız bir gülümsemeye dönüştü. Sahnede göz göze geldiğimiz her an hemen bir gülücük, kaş, göz, bir şey (gülüyor) Bence bu konserlerde Demir’i izlemeniz gerek. Çünkü Amerika‘da olmasından dolayı konserlere daha az katıldı. Şimdiden enerjisini hissettiriyor. Ben de izleyeceğim.

O. S.: Bu konserler olmasa herkesin bir yerde, bir araya gelmesi neredeyse imkânsız, konserler hepimizi birleştiren misafirperver bir ev sahibi gibi, hiçbirimiz bu harika davete kayıtsız kalamıyoruz.

RENKLİLİK GÜZELDİR

En son Onur Ayı’nda çıkardığınız Pride isimli şarkı ile dinleyiciyle buluştunuz. Gökkuşağı renkleri ile sunulan bir Pentagram şarkısı olmuş. Sizin yorumunuz nedir?

T.G.: Meslek kültürü gelişmeyen toplumlarda birey olarak kendini gerçekleştirme şansı bulamayan insanlar; ırk, milliyet, cinsiyet, din, dil, sınıf, genetik aile vb. doğuştan hazır sosyal kimliklere fazla sarılıyor. Bu durum her türlü azınlık kesimin hayatını zorlaştırıyor. Bu gibi, ayrımcılığı aşmak için atılan adımları hep desteklemek gerekir. Parçanın haziranda yayınlanması ve isminden ötürü Onur Ayı ile ilişkilenmesi bu açıdan hoş bir rastlantı oldu. Şarkının sözleri, içimizdeki gurur ve kibirin hayatımıza etkisi üzerine.

M.T.: Renklilik güzeldir.

Bir heavy metal grubu olarak popüler olmak ve yıllara meydan okumak kolay olmamalı. Sırrınız popülerlik kaygısından uzak olmanız olabilir mi? Popülerlik kavramına nasıl bakıyorsunuz?

D.D.: Benim basit bir cevabım var bu konuda; müzikal değerleri ve fikirleri geçici trendlerin üzerinde tuttuğumuz için zamanın ötesinde varlığını sürdürüyor Pentagram.

T.G.: Yapılan işin zamanla daha fazla tanınması çok güzel. Grubu seven ve yıllarca destekleyen insanları da mutlu ediyor. Sahnede yahut stüdyoda, saatlerin nasıl geçtiğini unutarak çalışabilmek, manen çok tatmin edici. Bizi bağlayan başlıca unsur bu olabilir. Pentagram'a, tarzında 'ana akım' bir rol düşmesi, son yıllarda biraz kendiliğinden oldu. Bizden önceki örneklere bakarak konuyu ve imkânlarımızı ölçmeye çalışıyoruz.

Üç kuşağı yanınızda tutuyorsunuz. Gençleri yakalayamama kaygınız oluyor mu hiç?

H.U.: Bu durumu ortaya çıkaran zaman aslında, sadece gençler değil aynı düşünceleri ve hisleri paylaştığımız her yaş gurubundan dinleyici ile bir araya gelmek bizim bu işi devam ettirmekteki en büyük motivasyonumuz.

T.G.: Bu iletişimin anahtarı yaş ayrımı gözetmemek olmalı.

HÂLÂ DİRENİYORUZ

Pandemide müzik sektörü çok büyük yara aldı. Şu anda tüm yaralar sarıldı mı?

D.D.: Müzik sektörü yıllardır sürekli büyüklü küçüklü yaralar alıyor zaten. Hâlâ direniyor, direniyoruz! 2000 başlarında ortaya çıkan dijital paylaşım ve geçtiğimiz yakın dönemdeki pandemi kapanması sektörün aldığı en ağır yaralar. İyileşecek tabii. Bir yolu bulunacak ve devam edilecek, yıllar sonra da diğerleri gibi anlatılacak sohbetlerde, evet bir de böyle bir şey olmuştu diye...

H.U.: Her devrin kapanıp açılmasıyla birtakım kazanımlar ve kayıplar olacaktır. Sadece bizim değil her sektör yara aldı, hep birlikte sarabiliyorsak ne âlâ.

O.S.: Yara almaktan öteye komaya girmişti, şimdilik en azından komadan çıktı, yaşamaya devam ediyor, fakat her alanında her şey normale dönse bile konserlerde bazı durumlar hâlâ değişmedi. Sınırlı sayıda seyirci, gece müzik yasağı gibi pandemi dönemi önlemleri nedense bir türlü normale dönmüyor.