Sekiz yıllık bir Bush-Cheney yönetiminin, Irak kâbusunun ardından Obama’nın Başkan seçilmesine katkı yapan ilerici Amerikalılar adım

Sekiz yıllık bir Bush-Cheney yönetiminin, Irak kâbusunun ardından Obama’nın Başkan seçilmesine katkı yapan ilerici Amerikalılar adım adım depresyona sürükleniyorlar. Obama’nın seçim sloganını hatırlıyorlar: “Değişim! Evet yapabiliriz!” Sonra da soruyorlar: “Bu muydu beklediğimiz değişim?” Erken bir tarihte, “kurulu düzenin, büyük sermayenin adamıdır” teşhisine dayanarak, seçimlerde Obama’dan uzak duran, bir bölümü Ralph Nader’i destekleyen ve sosyalist akımlara daha yakın olan solculara gelince, haklı çıkmanın keyfini pek çıkaramıyorlar; zira farkediyorlar ki, Obama’nın tökezlemesi Amerikan siyasetini yeni baştan aşırı sağın yörüngesine sürüklemektedir. Peki, bir yıl içinde Obama’nın hangi marifetleri Amerikan siyaset terminolojisinde “liberal” diye adlandırılan ilericileri ve her kanattan solcuları hayal kırıklığına uğratmıştır? Güç odaklarına üç teslimiyet ileri sürülmektedir. Birincisi, Genelkurmay’dan gelen öneriyi kabul ederek Afganistan’a ek asker yollamayı kabul etmiş; savaş lobisine teslim olmuştur. İkincisi, ekonomik krizin yönetimini, Amerika’yı bunalıma sürükleyen politikalara katkı yapmış olan Bernanke, Summers ve Geithner’e emanet etmiş; Amerikan halkının değil, dev finans sermayesinin kurtarılmasna öncelik vermiş; finansal sistemde ciddi boyutlarda, temizlik yapılmasını öneren Voelcker gibi ılımlı reformculara kulak tıkamış; Wall Street’e teslim olmuştur. Üçüncüsü, sağlık sisteminde reform, büyük ilaç şirketleriyle, sigorta şirketlerine teslimiyetle sonuçlanmış ve fiyaskoya dönüşmüştür. Senato, devletin sağlık hizmetleri sunumunu devre dışı bırakmıştır. Yeni düzenleme, dört yıldan önce kimseye yarar getirmeyecek; buna karşılık herkesin kesesine dokunacaktır. Böylece sigorta şirketlerine ek kaynak akacaktır. Sistemi ucuzlatacak seçenekleri de ilaç şirketlerinin lobisi önlemiştir. ••• Amerikan demokrasisinin hazım kabiliyeti yüksek olduğu için “dilinin kemiği olmayan” yazar-çizer takımı, siyasi liderlere serbestçe (bizdeki gibi “dava açılır; tazminata mahkûm olurum” endişesinden uzak) atıp tutabilirler. Bu tür “serbest atış” yapanlardan biri de Profesör Richard Green imiş. Impeach Obama Campaign ve The Regressive Antidote adlarını taşıyan (28 Aralık ve 4 Ocak tarihli) web sitelerinden Green’in Obama eleştirilerinden (üslubu “edepli” hale getirerek) birkaç aktarma yapacağım: “Bütün iyi kalpli ilericiler gibi benim de Obama’ya karşı duygularım hayranlıkla başladı; umuda, sonra da hayal kırıklığına, sonunda da kızgınlığa dönüştü. Şimdi ise aklımı kaçırmak üzereyim. Öylesine aklımı kaçırıyorum ki, 2010 Kongre ara seçimlerinde iyi bir dayak yemesini; dahası 2012 seçimlerinde de iyice küçük düşmesini istemeye başladım; üstelik bunun sonucu Sarah Palin’in Başkanlığı olsa bile…” “Obama, söyle bakalım, ulusal TV’de ‘ben Başkanlığa bir avuç şişko Wall Street bankerine yardım etmek için aday olmadım’ dedin mi; demedin mi? Öyleyse, bu şişko bankerlere niçin destek vermektesin? Hükümetini, Goldman Sachs Bankası’nın Washington Şubesi haline getirdin. Önümüzdeki üç yılı güçlüklerden yakınıp sızlanarak, ağlaşarak mı geçireceksin? İşleri düzeltmek için herkesten çok daha fazla güce sahip olduğunu herhalde farkedemiyorsun.” “Küresel ısınmadan, ekonomik çöküntüye, dışarda iki savaş sürdürmekten sağlık sorununa kadar Obama herşeye parmağını soktu.  Fakat anlamakta güçlük çekiyorum: Nasıl olup da bu işleri kimseyi hoşnut kılmayacak, üstelik kendi mezarını kazacak biçimde yapabilmektedir? Bir yılda desteğini yirmi puan yitirmesine rağmen TV’de kendisini başarılı görmesi, akıl sağlığını şüpheli hale getiriyor. Anlaşılan dört yıllık bir başkanlık onu mutlu edecek, sonra da birkaç kitap yazıp marifetlerini anlatacaktır. İyi ama bizlere ne olacak?” ••• Obama yönetimini eleştirirken Başkan’dan umudu tamamen kesmeyen ilericiler de var. Bunlar, “seçim vaadleri başka; devlet sorumluluğu başkadır” söylemiyle uygulamaları savunan resmi çevreleri şiddetle eleştiriyorlar ve Başkan’a “seçim platformuna dön” çağrısını yapıyorlar. Ancak, sorumluluğun önemli bölümünü Kongre’deki tutucu Demokratlara yıkıyorlar. “Mavi Köpekler Koalisyonu” olarak bilinen bu grup sağlık, vergileme, savunma konularında zaman zaman Cumhuriyetçilerle paralel oy kullanıyor.  Demokrat Parti’nin sol kanadı, Kasım 2010 seçimlerinden önce yapılacak ön-seçimlerde, bu grubun karşısına ilerici adayları çıkarmayı öneriyor. Ne var ki, “Mavi Köpekler”in önemli bir bölümü, ABD’nin tutucu eğilimli eyaletlerinde Cumhuriyetçileri yenilgiye uğratarak Kongre’ye gelmişlerdir ve ilerici tavırlarla barışık olmayan seçmen tabanlarını izliyorlar. Kısacası, ABD’de solcuların kısa vadeli hedefleri üç öğeden oluşuyor: Irak ve Afganistan’dan çekilmek, Avrupa-Kanada türü bir sağlık sistemine geçmek, krizin yönetiminde dev bankaların ve şirketlerin gözetilmesine son vermek… Emperyalist saldırganlığın ve büyük sermayenin Amerikan toplumu üzerinde tahakkümünün frenlenmesi doğrultusundaki bu küçük adımlar bir türlü atılamıyor. Bazılarına göre “Obama’ya rağmen”, başkalarına sorarsanız “Obama yüzünden”…