Google Play Store
App Store

Trakya Üniversitesi (TÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, obezitenin yeni tip koronavirüs (Covid-19) için ciddi bir risk faktörü olduğunu belirtti.

Obezite, Covid-19 için 'risk faktörü' oluşturuyor

Trakya Üniversitesi (TÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, obezitenin yeni tip koronavirüs (Covid-19) için ciddi bir risk faktörü olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Üstündağ, AA muhabirine obezitenin tüm dünyada artmaya ve sağlık sorunları oluşturmaya devam ettiğini söyledi.

Obez kişilerde diyabet ve hipertansiyon gibi birçok kronik hastalığın sıkça görüldüğünü anlatan Üstündağ, obezitenin bağışıklık sistemini (immün sistem) olumsuz etkilediğini vurguladı.

Üstündağ, obezitenin yaygın olmasından dolayı halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek, "Özellikle hastalık derecesinde kabul ettiğimiz morbid (aşırı ve hastalıklı şişmanlık) obezlerde tehlike çok daha büyük. Obezite, Covid-19 için ve Covid-19'un olumsuz sonuçları için bir risk faktörü." dedi.

Üstündağ, obez kişilerin bağışıklık sistemlerinin virüs ve bakterilerle mücadeleyi sağlıklı şekilde yapamadığını ifade etti.

Covid-19'a yakalanan obez kişilerin hastalığı ağır geçirme riskinin yüksek olduğuna dikkati çeken Üstündağ şunları kaydetti:

"İmmün sisteminin sağlıklı şekilde çalışmasını, virüslerle, bakterilerle ve dıştan gelen patojenlerle mücadelesini tam manasıyla yerine getirmesini engelliyor. Dolayısıyla özellikle morbid obez dediğimiz kişilerde enfeksiyonlara açık olmanın yanında diyabet, hipertansiyon ve kansere yatkınlık söz konusu oluyor.

Obezite tek başına böbrek yetmezliği geliştirebiliyor, bu anlamda da bütün olumsuz sonuçlar gibi Covid-19 enfeksiyonuna yatkınlık ve Covid 19 hastalığının daha ağır geçirilmesiyle sonuçların daha olumsuz gerçekleşmesi ihtimali artıyor."

Prof. Dr. Üstündağ, sağlıklı ve hareketli yaşam tarzıyla obezitenin önüne geçilebileceğinin altını çizdi.

Karbonhidratlı gıdaların az tüketilmesi ve ambalajlı gıdalardan uzak durulması tavsiyesinde bulunan Üstündağ, günde 30-40 dakikalık tempolu yürüyüşün yaşam biçimi haline dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.