Ocak olmadı Temmuz verelim (?)

Sezonun ilk haftalarından itibaren taraftarlarına ocak ayını bekletmeye başlayan Galatasaray, Denizlispor karşısında vasat bir futbolla 2-1 kazandı, fakat güven vermedi.

İlk 45 dakikada Galatasaray’ın ligin ilk yarısındaki profilinden en büyük farkı ön alandaki hareketliliği idi elbette. Bu bölümde, Saracchi, Seri, Lemina ve ilk yarıdan alıştığımız şekilde Ömer Bayram Galatasaray’ı daha dinamik bir takım haline getirdiler oynadıkları futbolla. Fakat Feghouli ve Falcao 2019 yılındaki Galatasaray’da kalmakta ısrar ettiler ilk yarı boyunca. Hızlı pas trafiğini sürekli durdurdular, her topla buluştuklarında önce çalım veya şut seçeneğine başvurdular ve bunda da o kadar kötülerdi ki takım arkadaşlarını boş alanda topla buluşturabilecekleri birçok pozisyon onların ayaklarında eridi. Feghouli’nin bu halinin maç byunca devam ettiğini de not düşelim. Belhanda-Emre Akbaba değişikliğinin de üçüncü bölge denilen alanda Terim’in seçeneklerini artırmasını bekliyorduk, ancak Emre attığı golün dışında oyundan çıkana kadar pek ortalıkta gözükmedi. Tabii bunlar, ligin ilk yarısında attığı 19 golün sadece 3’ünü ilk yarılarda kaydeden bir takıma karşı elde edildiğinde erken teşhisler olup olmadığı konusunda şüpheyi de beraberinde getirebiliyor. Yani Galatasaray’ın gelişme gösteren yönlerinin, gerçek bir sınav verdiğini söyleyemeyiz ilk 45 dakikada.

Ligin ilk yarısındaki birçok maçta olduğu gibi, bu maçta da Galatasaray’ın oyun planının rakip tarafından çözülmesi 45 dakika sürdü. Denizlispor ilk yarıdaki gibi topu Galatasaray’a bıraktı ve kendisini 10-15 metre geriye çekti. Bu, Galatasaray’ın rakip alanda sayısız hazırlık pası yaptığı ve ceza sahası etrafında oldukça savruk ve yanlış pas seçimleri ile atakları çöpe attığı o kronik hastalığa mahkum etti sarı-kırmızılıları. Bu yanlış pas organizasyonlarını çözmek ve hücum setleri oluşturmak hocanın görevi. Şu anda tablo, ceza sahası önünde topla buluşan Seri veya Ömer Bayram’ın kendi inisiyatifleriyle verdikleri pasların bir şeyler yaratıp yaratmayacağına bağlanmış durumda. Bunlar, Falcao’nun golünde olduğu gibi olumlu sonuç da verebiliyor, Fildişili futbolcunun diğer denemelerinin çoğunda olduğu gibi başarısız atak girişimine de dönüşebiliyor. Burada futbolcuların gününde olmalarına değil, çalışılmış bir sisteme bağlı ataklar planlanması lazım. Örneğin Galatasaray’ın hala bir duran top organizasyonu yok ve Terim bu takımın başında üçüncü sezonunu geçiriyor.

Gelecek hafta, maç kitleme konusunda bu ligin en yetenekli takımlarından Konyaspor karşısında olacak Terim’in takımı. Orada yaratıcılık konusunda bir başka sınav verecekler. Beklenen ocak ayının çare olup olmadığı konusunda biraz daha ipucu alacağız.