Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanı’nın hazırlayıp Meclis’e sunduğu 2019 yılı bütçesinin görüşmeleri devam ediyor. Burada yapılan tartışmalar kamuoyuna yansımasın diye yandaş medyada haber bile yapılmıyor.
Ancak konu önemli; çünkü bütçe kanunu kimin ne kadar vergilendirileceğini ve buradan elde edilecek gelirin de nereye harcanacağını ortaya koyar.

Vergi toplanması konusu Magna Carta sözleşmesinden beri toplumların tartışma gündeminin başında yer almıştır. Gelişmiş demokrasilerde siyasi partiler, ağırlıklı olarak kimlerin ne kadar vergilendirileceği ve toplanan vergilerin nereye harcanacağı konusunda düşüncelerini paylaşır, bu düşüncelerle uyumlu olarak hazırladıkları parti programları çerçevesinde halktan oy talep ederek iktidar olmaya çalışırlar.

Siyasi yelpazenin sağında yer alanlar genellikle yüksek gelir gruplarının daha az vergilendirilmesini önerirken, solunda yer alanlar yüksek gelir gruplarının daha fazla vergilendirilmesi ve buradan elde edecek gelir ile de sosyal refahı artıracağını düşündükleri alanlara harcama yapacaklarını söylerler.

Maalesef Türkiye’de vergi toplanması ve bunların nereye harcanacağı konusu siyasetin gündeminde hiç yer tutmamaktadır. Geçmişte Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında tartışmaların yaşandığı bu konu, artık yeni anayasa ile birlikte tartışma konusu olmaktan bile çıkarılmıştır.

Ola ki bir biçimde vatandaşlardan toplanan vergiler konu olduğunda, genellikle yaygın olarak kullanılan “Ama bu vergiler size yol, su, elektrik olarak geri dönecektir” yanıtı verilir.

Ancak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda KÖİ ve YİD projelerine ilişkin ödenen garanti tutarlarına yönelik milletvekillerinin sorularını “Vatandaşa ücretsiz yol hizmeti mi var? Zorla buraya kimseyi davet etmiyorum. Burayı kullanan kendi menfaatini düşünerek zamandan, akaryakıttan sağladığı tasarruf karşılığında bu parayı veriyor” diyerek yanıtlamış ve bu açıklama ile birlikte aslında, AKP iktidarının topladığı vergilerin “yol, su, elektrik” olarak vatandaşa dönmediğini de itiraf etmiştir.

Zaten, elektrik üretim ve dağıtımı özelleştirildiğinden ve elektrik fiyatlarına bir de yüklü miktarda “dağıtım bedeli” ve benzeri adlar altında eklenen bedeller ile vatandaşa yüklü faturalar çıkarılıyor. Halen belediyelerin kontrolünde olan suyun bedeli de aşırı derecede zamlandığından dolayı vatandaşın elektrik ve su hizmetlerinden yararlanmasının ödediği vergiler ile olan bağı kalmamıştır. Şimdi Bakan Turhan’ın açıklamasından da anlıyoruz ki yol hizmetinin de vergiler ile ilişkisi kalmamıştır. Yolu kullananın bunun bedelini ödemesi talep edilmektedir. İktidara yönelik eleştirilere iktidar yanlıları “ ama yol yapıyorlar” yanıtını yıllardır kullanır. Oysa Bakan’ın açıklamasından anlıyoruz ki AKP “yol” yapımını bir kamusal hizmet olarak değil, parasını verecek olana sunulan bir özel hizmet olarak görüyor. Üstelik yaptıkları yasal düzenlemeler ile vatandaşın paralı yolları kullanmasını da zorunla hale getirmeye çalışıyorlar. Örneğin maliyeti ve geçiş bedelli çok yüksek olan ve özel sektöre yaptırdıkları 3. Köprü’ye trafiği yönlendirmek için neler yaptıklarını biliyoruz.
Öyle ise soralım: Vatandaştan toplanan vergiler vatandaşa “yol, su, elektrik” olarak dönmeyecek, vatandaş kamusal olarak yararlanmak istediği tüm hizmetlerin bedelini ödemek zorunda kalacak ise, toplanan vergiler nereye harcanmaktadır?