Ödeme, isyan et!
Batı, Rusya’ya uygulanan ambargonun faturasını ağır ödüyor. Avrupa’daki kriz, sokakları ısıtıyor. İngiltere’deki faturaları ‘Ödeme’ hareketi büyürken liderlerinden Dr. James Meadway, hükümetleri korku sardığını söylüyor.
Yaren ÇOLAK
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası Moskova’ya yönelik yaptırım paketleri hayata geçiren Avrupa Birliği (AB) ülkeleri kış aylarının da yaklaşması ile beraber kara kara düşünüyor. Birlik ülkelerinin Moskova’yı hedef alan politikalarına karşılık Gazprom’un vanaları belirsiz süreyle kapatması Avrupa’ya son darbe oldu. Hem pandeminin ekonomide bıraktığı etkiler hem de Rusya-Ukrayna savaşı ile aşırı yükselen gıda ve enerji fiyatları, enflasyonu rekor seviyelere çıkarırken kötü yönetime karşı halk sokakta.
Krizin vurduğu İngiltere’de Don’t Pay (Ödeme) hareketi büyürken Londra merkezli düşünce kuruluşu Progressive Economy Forum’un (İlerici Ekonomi Forumu) Yöneticisi, Ekonomist ve Ödeme hareketinin destekçisi Dr. James Meadway İngiltere ve Avrupa’daki tabloyu BirGün’e değerlendirdi.
Avrupa’da enflasyon ve enerji fiyatlarındaki hızlı artışın temelinde yatan nedir? Nasıl önlenebilir?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve bunun sonucunda (özellikle) doğalgaz arzındaki kesintiler nedeniyle enerji fiyatları fırladı. Ancak doğalgaz ve petrol fiyatları işgalden önce zaten yükseliyordu. Ve fiyatlardaki artış sadece enerji ile ilgili değil, gıda fiyatları da çok hızlı yükseliyor. Gıdada yaşanan yükselişin temel nedeni Ukrayna ve Rusya’nın tahıl gibi temel gıdaların ve aynı zamanda gübre için gerekli kimyasalların çok büyük ihracatçıları olmasından kaynaklanıyor. İki ülke arasındaki savaş Avrupa’da gıda krizini tetikledi. Bununla birlikte, iklim krizi tırmanmaya başladığından, istiladan önce gıda fiyatları zaten bozulmaya başlamıştı. Örneğin kahve fiyatları, Brezilya’daki donların hasata zarar vermesinin ardından geçen yıl fırlamıştı. Gıda ve enerjinin ötesinde, Avrupa’daki aşırı sıcaklık, Ren nehrinin ulaşım için kullanılamaz hale gelmesine yol açarak, kıta boyunca mal taşıma maliyetini çok daha yüksek hale getirerek enflasyonu artırıyor.
Yani şu an Avrupa’daki vahim tabloyu sadece Rusya-Ukrayna savaşına bağlamak doğru olmaz. İklim krizi kötüleştikçe bu tür fiyat artışları devam edecek.
Sağlanabilecek en iyi koruma, ilk olarak, varlığın ve kaynakların toplumun en üst kesiminden alttaki çoğunluğa aktarılması. Çünkü çoğunluğun geliri artarsa, onları fiyatların yarattığı şoka daha dirençli hale getirir. İkincisi ise bu şoklar karşısında, daha sağlam enerji, gıda ve ulaşım sistemlerine ihtiyacımız var. Örneğin rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırabiliriz. Ancak Avrupa’daki kötü yönetimler yaşanan tüm krizin faturasını Moskova’nın üzerine yıkıp nükleer enerji santrallarına dönüş hazırlığı içinde. Bu demek oluyor ki kriz daha da artarak devam edecek.
Zamlara karşı Çekya’da 70 bin kişi sokağa çıktı. İtalya’da halk faturaları yaktı. Almanya’da ise ulaşım için mücadele sürüyor. Bu toplumsal hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hayat pahalılığı krizi kötüleştiği sürece, grevlerden "ödeme" kampanyalarına kadar, protestolar Avrupa genelinde büyümeye devam edecek. Hepimizin alması gereken enerji, gıda gibi temel ihtiyaçlardaki fiyat artışlarından büyük şirketler kâr elde ederken, durumun adaletsizliği her geçen gün daha da belirginleşiyor. Hükümetlerin ‘yardım’ adı altında duyurduğu paketler yalnızca göstermelik düzeyde. Halklar ise “Hükümet istifa” diyerek yürüyor ve kökten bir değişim talep ediyor.
İngiltere, en kötü etkilenen büyük ekonomilerden biri. Şirketler kârlarına kâr katarken enflasyonun çok altında ücret zamları yapılan işçi sınıfı ayakta ve gelecekte özellikle grevler de dâhil olmak üzere Avrupa genelinde daha fazla protesto olacağını tahmin ediyorum.
SANAYİ DEVRİMİ’NDEN BU YANA EN ZOR DÖNEM
Var olan politikalar çerçevesinde Britanya’yı nasıl bir kış bekliyor?
Enflasyon, insanların Britanya’da on yıllardır görmediği seviyelere fırladı. Ancak ücret ve maaş artışları buna ayak uyduramadığından insanların gerçek yaşam standartları çok hızlı bir şekilde düşüyor. İnsanlar, yiyecek ve ısınma gibi temel ihtiyaçlardaki fiyat artışlarına ayak uydurmak için sinemaya ya da bara gitmek gibi "isteğe bağlı" harcamaları kısıyorlar. Britanya’da işçilerin yaşam standartlarının 19’uncu yüzyılın başlarındaki Sanayi Devrimi’nden bu yana hiç bu kadar düşmemişti.
Kış için görünüm kasvetli. Enerji ve gıda fiyatları artmaya devam ettikçe enflasyonun yüzde 13’e ulaşacağı tahmin ediliyor, ancak ücretler sadece yüzde 4 kadar artıyor. Pek çok insan evini ısıtmak ve yemek yemek arasında seçim yapmak zorunda kalacak. Bir hayır kurumu, ülkenin yaklaşık üçte birinin "yakıt yoksulluğu" içinde olacağını ve bunun gibi seçimler yapmaya zorlandığını tahmin ediyor.
THATCHER’I KOLTUĞUNDAN EDEN EYLEMLERİ ANDIRIYOR
İngiltere’de birçok sektörde grev dalgası sürüyor. Şimdi de ‘Ödeme’ hareketi. Ülkedeki tablo nasıl?
Grevler İngiltere’de on yıllardır çok sınırlıydı. 2017’de, 1850’lerde kayıtların başlamasından bu yana sendika üyesi sayısı en düşük seviyedeydi. Dolayısıyla, sendikalara katılan ve grevler de dâhil olmak üzere eylemlerde bulunan işçilerdeki bu son artış çok sıra dışı.
İşçi sınıfındaki bu uyanışın başlıca nedeni, emekçilerin satın alma gücünü çok zorlayan enflasyondaki şok edici artışın doğrudan sonucudur. İkincisi, işgücü piyasalarının pandemiden sonra daha da sıkılaşması. Sermayenin çarkı pandemide dahi tıkır tıkır dönerken işçi sınıfı hakkı olanı alamadı.
"Ödeme" hareketi, yılın başından bu yana ev enerji faturalarındaki artışa doğrudan bir yanıt. Tipik faturalar nisan ayında yüzde 56 arttı ve ekim başında ise yüzde 80 artması bekleniyor. Ödeme hareketi, yükselişe karşı protesto olarak ekim ayında faturalarını ödeme sözü veren insanların hareketi. En az 170 bin kişi bunu yapmak için bir taahhütte bulunurken, anketler bir milyondan fazla insanın ödemeyi reddetme olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Enerji faturalarının dondurulmasını ve kötü yönetim sonucunda ortaya çıkan yüksek enerji fiyatlarının faturasının halka kesilmemesini talep ediyorlar.
İngiltere daha önce buna benzer kitlesel sivil itaatsizlik gördü. 1990 yılında, Liz Truss’un büyük kahramanı Margaret Thatcher (demir lady), son derece adaletsiz olarak görülen yeni bir vergi olan "Anket Vergisi"nin ödenmemesi kampanyasının ardından görevden alındı. Muhafazakârların önümüzdeki birkaç yıl için insanların enerji faturalarını dondurmak için 150 milyar sterline kadar harcamaya çalışmasının ana nedeni, bu kitlesel sivil itaatsizlik ve protesto korkusu.
KÂRLARININ HER KURUŞU EMEK SÖMÜRÜSÜ
Yeni başbakan Liz Truss’ın ekonomi politikaları merak ediliyor. Muhtemel adımları ne olacak?
Liz Truss’un bu hafta içinde yapması beklenen ilk duyurusu, bu yıl mart ayında yıllık ortalama bin 200 sterlin olan, ekimde 3 bin 500 sterline yükselen ve ocak ayında 5 bin sterline yükselmesi beklenen ev enerji faturaları için açıklayacağı yardım.
Hükümetin haneleri desteklemek için 150 milyar sterline kadar harcaması ve yerel enerji faturalarının fiyatında gelecek artışları dondurması bekleniyor. Hükümetin bunu finanse etmek için bu parayı ödünç alması muhtemeldir, bu da Muhafazakâr Parti’nin uzun yıllar boyunca hiçbir hükümet borçlanması olmaksızın "dengeli bütçeleri" desteklediğini iddia ettiği politikalarını altüst eder. Ancak enerji fiyatlarındaki artışların kaldırılması enflasyonu, yaklaşık yüzde 3,9 oranında azaltabilir.
Muhafazakârlar 2025’ten önce bir seçime gitmek zorundalar. Muhtemelen daha fazla hükümet borçlanmasını teşvik edecekler ve harcamaları kısmak için çok fazla zorlamayacaklar çünkü kazanmak için bu seçimden önce ekonomik patlamayı canlandırmak istiyorlar. Fiyatlardaki artışlar, özellikle petrol ve gaz üreticileri için doğrudan büyük şirket kârlarını besliyor. İngiltere’deki en büyük 350 şirketin kârı 2019’un sonundan bu yana yüzde 78 arttı. Zaten basit bir matematik bile şirketlerin kârlarını nasıl elde ettiğini ortaya çıkarıyor. Fiyatlar yükseldiğine, ancak ücretler bu artış oranında yükselmediğine göre, açıkça kârlar yükselmiş olmalı. Büyük şirketler piyasa güçlerini ve son birkaç yılın krizlerini müstehcen kârlar elde etmek için kullanıyorlar, ancak BP, Shell veya diğer birkaç dev şirket tarafından elde edilen süper kârların her kuruşu işçilerin emeğinden ve daha küçük işletmelerden karşılanıyor.
***
DON’T PAY (ÖDEME) HAREKETİ NEDİR?
Ödeme hareketi “Milyonlarcamız bu kış enerji faturalarını ödeme imkânına sahip olamayacak. Bunun yaşanmasına izin veremeyiz” sloganıyla yola çıktı. Hareketin eylem planı şöyle:
•Elektrik ve doğalgaz faturalarının makul bir seviyeye indirilmesini talep ediyoruz.
•Taleplerimiz dikkate alınmazsa 1 Ekim’den itibaren otomatik ödeme talimatlarımızı iptal edeceğiz.
•Belirlenen tarihe kadar bir milyon kişiye ulaşırsak eyleme geçeceğiz.
İnternet sitesinde yer alan bilgiye göre ülkedeki 28 milyon elektrik ve doğalgaz abonesinden 180 bini aşkını kampanyaya imza attı.