ÖDP: Haydut ABD’ye karşı Venezuela halkının yanındayız
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD yanlısı muhalefet lideri Juan Guaido’yu geçici devlet başkanı olarak tanımasına ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, “ABD emperyalizminin saldırganlığına karşı Venezuela halkının yanındayız” denildi. ÖDP’den yapılan açıklamada, “ABD emperyalizminin saldırganlığına ve ABD güdümlü muhalefetin girişimlerine karşı, bağımsızlığına sahip çıkan Venezuela halkının yanındayız” ifadeleri kullanıldı. Açıklama şöyle: […]

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD yanlısı muhalefet lideri Juan Guaido’yu geçici devlet başkanı olarak tanımasına ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “ABD emperyalizminin saldırganlığına karşı Venezuela halkının yanındayız” denildi.
ÖDP’den yapılan açıklamada, “ABD emperyalizminin saldırganlığına ve ABD güdümlü muhalefetin girişimlerine karşı, bağımsızlığına sahip çıkan Venezuela halkının yanındayız” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama şöyle:
“ABD emperyalizmi Venezuela’da bir darbe süreci başlattı.
ABD Başkanı D.Trump, Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu, Venezuela Başkanı olarak ‘tanıdığını’ açıklayarak, müdahalenin işaret fişeğini attı. Trump’la yaşadıkları sorunlara karşın AB’nin ve Kanada’nın hemen Guaido’nun arkasında durması, bütün demokrasi, insan hakları ve rejim karşıtlığı söylemlerine karşın çifte standartlı tutumlarının Suriye’den sonra yeni bir örneğidir.
Türkiye’nin, Rusya ve İran ile birlikte, Maduro’ya destek açıklaması yapması, sahici bir anti-Amerikan duruş olarak gerçekleşmiyor. Suriye’de, Amerika’nın müdalasine en başından itibaren destek veren, bugün dahi Esat’ın değişmesi gerektiğini savunarak Suriye’nin iç işlerine müdahale etmeye çalışan tutarsız ve konjektürel bir duruştur.
ABD, Venezula petrollerine el koymak, Latin Amerika’daki bağımsızlıkçı iktidarları ortadan kaldırmak üzere uzun zamandır benzer oyunları tezgahlıyor. Hatırlanırsa 2002’de Chavez döneminde de Amerika eliyle bir darbe tezgahlanmış, bu girişim halkın gecekondulardan yürüyüşe geçmesiyle püskürtülmüştü.
Chavez sonrasında Maduro, yoksullardan yana bir liderlik sergileyememiş, yönetimi bürokratikleştiren adımlar atmıştı.Bu anlamda tüm Bolivar Sosyalizmi söylemlerine karşı güç ve mülkiyet ilişkilerini değiştirecek, halkın öz örgütlenmelerini kalacı kılacak bir rejim inşa edilemedi. Bunun sonucunda giderek Venezuela’yı Chavez’in mirasından uzaklaştıran aynı zamanda ABD karşısında da zayıflatan bu politikalar hayata geçirilmeye başlandı. Bunlar kuşkusuz eleştirilebilir, ancak bu durum meclis başkanının başını çektiği ABD güdümündeki muhalefeti hiçbir biçimde haklı kılmaz, ABD müdahaleciliğinin meşrulaştırılmasının vesilesi haline getirilemez.
ABD, Venezuela’yı uzun süredir bir ekonomik amborga ile sıkıştırırken, kendi güdümündeki muhalefeti de bir kaos gücü olarak kullanmaya çalışıyor. Venezuela’ya karşı finansal ambargo uygulanarak en temel gıda maddelerinin ve ilaçların ithali engellendi , kaçınılmaz olarak bulunmayan mallar karaborsaya düştü ve enflasyon patladı . Böylelikle ABD darbe koşullarının olgunlaşmasını bekledi .
ABD’nin bu adımının öncesinde, Brezilya’da faşist Bolsonaro’nun iktidara taşınması var. Brezilya’da sol iktidara karşı gerçekleştirilen yargı darbesi sürecinin sonunda, faşist bir iktidar oluşturuldu, şimdi ise sırada Venezuela var. ABD, Venezuela’yı düşürürse sıranın Küba’ya geleceğini düşünüyor ve Trump kendi döneminde Latin Amerika’da nihai zaferi ilan etmeyi planlıyor.
Emperyalist haydutluğa ve onun güdümündeki işbirlikçi muhalefetin girişimlerine karşı, bağımsızlığına sahip çıkan Venezuela halkının, Latin Amerika’nın emekçi yoksul halklarının yanındayız.”