Her başlangıç bir umuttur. Keşke 2015 yılına taze umutlarla, coşkun heyecanlarla, pırıl pırıl düşlerle girebilsek. Ama bu ülkede emeğiyle geçinen; farklı kültürlere, inançlara, kimliklere saygılı; özgür bilime ve sanata tutkulu; barış içinde bir arada yaşamak isteyen; hırsızlıktan, açgözlülükten tiksinen, mezhepsel baskıdan bunalan milyonlarca yurttaş kendilerinin ve çocuklarının geleceğinden endişeli. Bu ülkenin iyi insanlarını korkuya sevk etmeye, öfkelerini test etmeye kimsenin hakkı yok.

Sizlerin de umutsuzluğa, çaresizliğe saplanmaya hakkınız yok. Şairin, “acıyı bal eylediği” gibi, gelin “öfkemizi umut eyleyelim”. Bizler ülkenin 46 ilinden, 137 meclisten gelen 1500 delegeyle Ankara’da toplandık. Bu kokuşmuş düzene karşı ayaktayız! Dayatılan ahlaksızlığa suç ortağı olmak, onursuz bir yaşama boyun eğmek zorunda değiliz! Gelin birlikte yürüyelim! diyerek “Birleşik Haziran Hareketi”ni başlattık. “Bize her ay Haziran” diyebilecek sizin gibi cesur yurttaşlarla 2013 Haziranı’nda tüm ülkenin üzerine doğan güneşi, elbirliğiyle yeniden okullara, işyerlerine taşıyalım. Haramilerin saltanatını yıkalım!

***

2014 yılı boyunca bu köşede cari açıktan, faiz oranlarından, Merkez Bankası kararlarından, sözün kısası sıkıcı konulardan çokça söz ettik. İsterseniz 2015’e girerken ufuk açıcı bir kitaptan, “Kapitalizme Alternatifler: Demokratik Ekonomi İçin Öneriler”den söz edelim. Eric Olin Wright’la birlikte bu çalışmayı gerçekleştiren Robin Hahnel girişte şöyle bir diyaloğa yer veriyor:

Meraklı Melahat : Eğer kapitalizmden haz etmiyorsan, yerine ne istiyorsun?

Modern Anti-kapitalist : Tabii ki eski tarz bürokratik komünizm değil!

Meraklı Melahat : İyi de öyleyse ne istiyorsun?ü

Modern anti-kapitalist : Ben ekonomik etkinliği feda etmeden, ekonomik demokrasiyi, ekonomik adaleti ve insani dayanışmayı sunan bir ekonomik sistem istiyorum.

Meraklı Melahat : Kim istemez ki! İnsanlar bu kelimeleri kullanırken bazen farklı şeyler kastedebiliyorlar. Ayrıntılandırabilir misin?

Katılımcı Ekonomi Taraftarı : Evet bunu yapabilirim ve açıklık talep ederken haklısın, çünkü ekonomik sistemin nasıl örgütlenebileceğine ilişkin uyuşmazlıklar çoğunlukla bu kavramların farklı yorumundan kaynaklanıyor. Ekonomik demokrasiyle, bir karardan etkilendiği ölçüde insanların karar verme gücüne sahip olmasını kastediyorum. Ekonomik adaletle, ekonomik ödülün özveri ve gayretle paralel gitmesini kastediyorum. İnsani dayanışmayla, başkalarının iyiliği için kaygı duymayı kastediyorum. Ve ekonomik etkinlikle, kıt üretken kaynakların toplumsal faydası en yüksek yerlerde kullanılmasını ve sıkı çalışan insanların emeklerinin çarçur edilmemesini kastediyorum.

Meraklı Melahat : Bunların hepsi iyi ve güzel… Senin tanımlarınla tam mutabık olduğumdan emin değilim, fakat şimdilik böyle kabul edelim. Bu amaçları gerçekleştirmek için ekonomiyi nasıl örgütleyeceksiniz?

Hahnel bu son sorunun cevabı niteliğinde, katılımcı ekonominin temel kurumlarını ise şöyle sıralıyor :

1-Her üyenin bir oya sahip olduğu, özyönetimci demokratik işçi ve tüketici konseyleri,

2-İşlerin işçi konseyleri tarafından donanıma ve arzu edilirliğe göre dengelenmesi,

3-Kişinin gayretinin iş arkadaşlarının değerlendirilmesi temelinde ücret,

4-Merkezi planlama veya piyasa olmaksızın konseylerin yanı sıra işçi ve tüketici federasyonlarının önereceği ve revize edeceği katılımcı planlama süreçleri.

Umarım bu tasarımı uçuk bulanlar da, en azından zihni kalıplarımızı sorgulayan, hayal gücümüzü zorlayan önerilerle karşı karşıya bulunduğumuzu kabul ederler.

Böyle yaratıcı tartışmalara 2015’te daha fazla vakit bulabilme dileğiyle herkese mutlu, umutlu ve sağlıklı yıllar.

Yarın gece, İnadına rakı! İnadına votka ve şarap!