Atamaları yapılmadığı için başka işlerde çalışmak zorunda bırakılan arkadaşlarımız hazırladıkları videolarda soruyor ve çalıştıkları iş yerlerindeki görüntülerle cevaplıyorlar. Öğretmen nerede? Tarlada, şarküteride, otelin çamaşırhanesinde, markette, inşaatta, lokantada serviste…

Siyasi iktidarın öğretmen atamaları ile izlediği politika; öğretmen alım sayılarının belirlenmesinden, öğretmen alım biçimine, istihdam şekline kadar sorunlar yumağı ve ideolojik bir tercih…

Son 19 yılda 17 bini aşkın köy okulu kapatıldı. Salgında köylerde yaşayan çocuklar internet erişimi ve cihaz sorunu nedeniyle uzaktan eğitime, gerekli ve yeterli önlemler alınmadığı için yüz yüze eğitime-sınırlı bir süre dışında- ulaşamadı. Kapatılan köy okullarının bir an önce açılması tartışmasız bir zorunluluk… Yalnızca MEB’ in açıkladığı veriler üzerinden en az 170 bin öğretmen ataması yapılması gerekiyor. Verilen rakamlar kapalı köy okullarını ve seyreltilmiş ve aşamalı eğitimle birlikte oluşan öğretmen ihtiyacını kapsamıyor.

Atama bekleyen arkadaşlarımız, sayıları en az 700 bine ulaşan bir sosyal kesime dönüşmüş durumda... Öğretmen atamalarının ise açıkladıkları gibi bütçeye “yük” olma gerekçesi ise lafı güzaf… Bütçede yüzde 1-1,5 oranında bir artış dahi 170 bin öğretmen ataması için yeterli…

İkinci temel sorun ise öğretmen alımı, biçimi… Öğretmenlerin merkezi bir sınava tabii tutularak, KPSS puanı ile alınmasına karşı yıllarca mücadele yürütürken KPSS sonrası mülakat sistemi getirildi. Anayasa Mahkemesi kararına, geçtiğimiz haftalarda muhalefet partisi oylarıyla reddedilmesine ve Meclis iç tüzüğüne rağmen Meclis’e tekrar getirilen ve çıkarılan düzenleme ile ataması yapılacak öğretmenler, kamu emekçileri mülakat ile birlikte arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasına tabi tutuluyor. 2016’ da KHK ile getirilen sözleşmeli öğretmenlik uygulaması son açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı ile kalıcı bir istihdam biçimi haline getirildi ve sözleşmeli çalıştırılan öğretmenlerin sayıları 118 bin 558’ e ulaştı. KPSS, öğretmen alım sayısı yetersizliği, mülakat, güvenlik soruşturması, arşiv araştırması sonrası ve atandıktan sonra da sözleşmeli çalıştırılma ile kim-ler- in atanacağına ve atandıktan sonra da mesleklerine devam edip edemeyeceğine siyasi iktidar karar veriyor.

Üçüncü ve kamuoyunda yeterince gündemleşmeyen, tartışılmayan sorun ise ataması yapılmayan arkadaşlarımızı yaşanılan tüm süreçlerden (KPSS, mülâkat, güvenlik soruşturması, arşiv araştırması…) daha da fazla mağdur edecek olan son yapılan düzenleme… MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından 2 dönemlik yüksek lisans programı ile yalnızca siyasi iktidarın karar alıcılarının belirlediği kişilere pedagojik formasyon verilecek. Artık siyasi iktidarın “istemediği, onay vermediği” kişilerin öğretmen ataması için başvurmasının dahi önü kapatılmış durumda…

“Öğretmen nerede?” videolarında ataması yapılmayan bir arkadaşımız isyan ediyor. Yaşadığımız sorun öğrencilerimizin, velilerin, herkesin sorunu diyor.

Eğitim, ataması yapılmayan öğretmenler, liyakat, adalet, eğitime yeterli bütçe meselesi hepimizin sorunu; iktidarın değil halkın öğretmeni olma mücadelesi ortak geleceğimiz, memleket meselesi…

Kamusal, bilimsel eğitim hakkının yok sayıldığı koşullarda ‘Mehmet Halil Yavuz-lar-a ne oldu?’ sorusunun cevabı da; salgında yüz yüze ve uzaktan eğitime erişemeyen, 26 Temmuz’ da açıklanacak LGS sonuçları sonrası örgün eğitim dışına çıkacak veya istemediği okul türüne mecbur bırakılacak yüz binlerce çocuğun geleceği ne olacak sorusunun yanıtı da vereceğimiz mücadelede saklı…