Son üç gündür gündemimizde yer tutan “öğretmenlerin mülakat” sorunu, Türkiye’nin geldiği durumu veciz bir şekilde bize anlatıyor…
Bilindiği gibi 15 Temmuz sonrası, önce FETÖ’cü oldukları tespit edilen öğretmenler açığa alındı. Bazıları işten atıldı...
Daha sonra, AKP’nin istemediği sendikalara üye olanlar, barış mitingine katılanlar, ya da demokrasi adına yasal sendikal eylemlere katkı sunanların işlerine son veridi.
Kısaca; 28 bin öğretmen işten çıkarıldı…

****

Yani; baştan sona masumiyet karinesini yok sayan, adil yargılamaya uymayan bir süreç yaşanıyor!..

****

Öyle ki; mağdurlar neden tutuklandığını ve hangi yasaya göre işten çıkarıldıklarını bilmiyorlar.
Avukatları ve aileleriyle görüştürülmeyen, mal varlıklarına el konulduğu için geride kalanların açlığa mahkûm olduğu bir düzen sürüyor.
Aç ve açıkta kalanlar giderek çoğalıyor.
OHAL bahane edilerek hukuk devletinden uzaklaşmanın rahatlığı yaşanıyor…
Hatta Birleşmiş Milletler’e, “evrensel hukukun ilkelerine ve uluslararası insan haklarına antlaşmalarına uyulmayacağına” dair fiyakalı mektuplar yazılıyor…
15 Temmuz hain darbe girişimi için “Allah’ın bize lütfudur” diyen RTE, aklına gelen her şeyi sormadan, danışmadan yasalara uyup uymadığına bakmadan yapabiliyor!..
Tabii bu kadar pervasızlık kantarın topunun kaçmasına neden oluyor…
Öyle bir kaos yaşanıyor ki, işin başındakiler bile; “at izi ile it izi karıştı” diyebiliyor…

****

Bildiğimiz gibi; uzun zamandır atanamayan öğretmenlerle ilgili çalışmalar sürüyordu.
Gerek TBMM’de, gerekse bakanlık nezdinde türlü girişimler yapıldı. Ancak insanları rahatlatan bir çözüm bulunamadı.
Atanamayan öğretmenlerin sayısı her geçen yıl arttı.
Birçoğu yıllar geçtikçe, umutla girmek istediği öğretmenlik hayallerinden vaz geçip başka yerlerde iş aradılar.
Bir kısmı ise ısrarla ülkeye hizmet etmek için aldıkları eğitime uygun bir şekilde okuluna, öğrencilerine kavuşma hayali ile yaşadılar.
Beklediler. Seslerini duyurmaya çalıştılar…
Eylemlerde bulundular…

Bazıları atanamadan hastalandı…
Mersinli hemşerim “Şafak Bay’ın” yaşadıkları gibi…
Şafak Bay, yakalandığı amansız hastalığa karşın yılmadan sokaklarda öğretmen atamasının mücadelesini verdi.

****

Milli Eğitim Bakanı, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in soru önergesine 21 Nisan 2016 tarihli cevabında, ülkede “66 bin 574 öğretmen açığı” olduğunu açıklamış.
Atanamayan öğretmen sayısını da “349 bin 277 olarak” belirtmişti.

****

FETÖ nedeniyle eksik olan kadroları doldurmak adına MEB ağustos ayında, “sözleşmeli öğretmen alacağını” açıkladı. İlk etapta 15 bin sözleşmeli öğretmen alınacaktı.
Adaylara; “Sözleşmeli öğretmen olarak atanabilmek için sözlü mülakat yapılacağı ve sözlü mülakata giren adayın KPSS puanının hükmünü yitireceği” duyuruldu...
Böylece “sözleşmeli öğretmen” olabilmenin tek kıstasının mülakatta alınacak puan olacağı adaylara bildirilmiş oldu.
Dananın kuyruğu işte burada koptu!..
Bu yöntem baştan sona yanlış ve öğretmen adaylarının emeklerine yapılan büyük bir saygısızlıktır. Mülakat ,doğru karar vermekten uzak bir seçim yöntemidir!..
Yıllarca öğretmen olmak için eğitim almış kişilerin bilgilerini sorulara verilen 2-3 dakikalık cevaplarla değerlendirmek mümkün değildir.
Ayrıca KPSS den aldığı geçerli puan yerine, belli amaçlı sorular sorarak öğretmen olabilme yeterliğini ölçmek hinliktir!..

****

Nitekim; MEB öğretmeni olmak için yarışan binlerce adaya farklı sorular sorulmakta, hatta bazı adaylara soru dahi sorulmadan değerlendirildiği iddia edilmektedir!..
Üstelik mülakatta sorulan sorular ve cevaplar kayıt altına da alınmamaktadır.

****

Sözleşmeli öğretmenlere sözlü mülakatta sorulduğu iddia edilen sorulara bakınca hükümetin amacının farklı olduğu hemen anlaşılıyor.
Sorular;
· Oruç tutuyor musun?
· Reis deyince aklına kim geliyor?
· Gezi olayları hakkında ne düşünüyorsunuz?
· Gezi olaylarına katıldınız mı?
· Ezanın Kürtçe okunması hakkında ne düşünüyorsunuz?
· ‘Sayın Öcalan’ ifadesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
· Üye olduğunuz sivil toplum örgütü var mı?
· Hangi gazete ve köşe yazılarını takip ediyorsunuz?
· Hangi dershaneye gittin?
· Ömer Halisdemir kimdir?
· 15 Temmuz sürecini değerlendirin?
· Fırat Kalkanı operasyonunu nasıl değerlendiriyorsun?
· Tarık Akan hakkında ne düşünüyorsun?
Bu sorular “Öğretmenlikle ya da yeterlilikle” ne kadar bağdaşır!..

****

Mülakat komisyonunun sübjektif değerlendirilmesine bırakılan adayların liyakatten öte başka kriterlerle seçileceği kuşkusu geçerli bir düşüncedir.
Önceden verilen listelerin göstermelik yöntemle meşrulaştırılması akla gelen ilk ihtimaldir.
Liyakat yerine torpille işe alınan öğretmenlerin, bir ülkenin en önemli yatırımı olan çocuklarının geleceğini nasıl belirleyebilirler...
PİSA’da sondan üçüncü olan bir eğitim politikasına, bir de, “bizden olsun yeter!” diyen anlayışla seçilenler, daha da kötü sonuçların nedeni olacaklardır!..
Etik ve moral motivasyonundan yoksun, fırsatçı bu kişilerin yetiştirdiği çocuklar geleceği nasıl belirleyebilecekler?..

****

AKP bilime dayalı bir eğitim politikası yerine, yetersiz ve yeteneksiz bir nesil yetiştirmenin yollarını arıyor…
Kendi gibi düşünmeyenlere hayat hakkı vermeyen bir yol izliyor.
Sorgulayan bir gençlik istemiyor. Kindar ve dindar bir gençlik yetiştirmeyi hedefliyor. Bu anlayış Türkiye’yi dünya ailesi içinde en geri ve saygınlığı kaybolmuş bir konuma sokacaktır…
Biz bu duruma düşürülmeyi hak etmedik…