Asgari ücretin neredeyse yarısına çalışan ücretli öğretmenler krizin etkisiyle oldukça zor günler yaşıyor. Ankara’da görev yapan bir öğretmen “Hem geçinemiyoruz hem görmezden geliniyoruz” diye konuştu.

Öğretmenlik değil ücretli kölelik

Mustafa KÖMÜŞ

Yaşanan ekonomik kriz ve artan hayat pahalılığından etkilenen kesimler arasında eğitimciler de önemli yer kaplıyor. Kadrolu ya da sözleşmeli öğretmenlerin aldıkları maaş bile enflasyonun altında ezilirken sadece ek ders ücreti alarak geçinen ücretli öğretmenler oldukça zor durumda. Yalnızca girdikleri ders başına ücret alan öğretmenler en ideal durumda bile 3 bin liranın çok az üstünde para kazanabiliyor.

Ücretli öğretmenler ders başına 28 lira kazanıyor. Haftada en çok 30 derse girebilen öğretmenlerin cebine bu durumda 840 lira giriyor. Ücretli öğretmenler ütün bu koşullar bir araya geldiğinde yalnızca 3 bin 360 TL kazanabiliyor. Üstelik bu koşullar her zaman oluşmuyor. Öğretmenlerin cebine her ay ortalama yalnızca 2 bin 700-2 bin 800 TL civarı para girebiliyor. Ayrımcılık bununla da sınırlı kalmıyor. Sayıları yüz bine yaklaşan ücretli öğretmenler sömestr ve yaz tatillerinde de hiçbir ücret alamıyor. Ders sayısı az olan öğretmenler ise zaman zaman asgari ücretin bile yarısına denk gelen maaşlar alıyor.

GÖRMEZDEN GELİNİYORUZ

Ankara’da görev yapan bir ücretli öğretmen şunları söyledi: “Ben özel eğitim sınıfında otizmli çocuklarla çalışıyorum. Kadrolu özel eğitim öğretmenleri yüzde 20 – 25 daha fazla maaş alıyorlar normalde. Ama biz otizm sınıfında, yani özel sınıfta çalışmamıza rağmen herhangi bir şekilde yüzde 25 daha fazla almıyoruz. Birincisi böyle bir uygulama var. İkincisi de biz okulda herkes kadar iş yapıyoruz. Herkesin yaptığı işleri yapıyoruz. Görev olduğu zaman biz her şekilde sorumluluk alıyoruz ama maaşa geldiği zaman biz ücretli oluyoruz ve sürekli görmezden geliniyoruz. En basitinden mesela şöyle bir durumla karşılaştık. Şimdi ilçeler maaş hesaplarını değiştiriyorlarmış mesela. Ama kimse bize hiçbir haber vermedi. Biz sürekli bunun peşinde koşuyoruz. Sürekli bir görmezden gelinme hali var."

“Maaşımızın çoğunu yola ödemek sorunda kalıyoruz. Onun dışında tek başına yaşayan bir insan için bu mümkün değil” diyen öğretmen şöyle devam etti: “Birçok arkadaşım ücretli öğretmenlik yapıyor ve evli oldukları için eşinin maaşıyla birlikte ancak geçinebiliyorlar. Tek başına mümkün değil. Faturayı ödesen, elektriği, suyu, doğalgazı ödemiş olsan bile telefon faturanı ödeyebilecek paran kalmıyor, çünkü o kadar zamlı ki her şey. Geçinmek mümkün değil. Sadece bir işimiz var, öğretmenlik yapmak istiyoruz ve bir şekilde de mecbur bıraktıkları için ücretli öğretmenlik yapıyoruz aslında. Ciddi bir mobbinge maruz kalıyoruz. Çünkü hep bir sonraki yılı veya dönemi garantiye almak zorundayız. O yüzden idari amirler ne derse onu yapmaya mecbur kalıyoruz. Hiçbir sosyal güvencemiz de yok.”

ADIM ATILMALI

Yine başkentte görev yapan başka bir öğretmen ise şunları aktardı: “Haftada 22 saat derse giriyorum. Bu da ortalama 1600-1700 TL maaşa denk geliyor. Asla emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Asgari ücretin yarısını bile alamıyoruz. Bu durum bence iktidarın eğitime bakış açısını gösteriyor. Aldığımız ücretler çok düşük. Hiçbir masrafımı karşılayamıyorum. Mutlaka bu konuda adım atılmalı ve aldığımız ücretler iyileştirilmeli.