Oğuzhan Müftüoğlu: Halk hareketi olmazsa darbe zihniyeti sürer


O egemenlerin ve emperyalizmin bir temsilcisiydi, 12 Eylül faşist darbesi de kapitalist sistemin, sermaye sınıflarının dönem çıkarlarını korumak için yaptırıldı ve desteklendi. Zaten bu yüzden 12 Eylül’ün gerçek bir yargılanması ve muhasebesi de yapılmadı. Kenan Evren de, maalesef ‘yetmez ama evetçi’lerin de desteğiyle, göstermelik bir yargılama sonucunda bütün suçları örtbas edilerek, yaptıklarının hesabını vermeden gitti.

Halk indinde mahkûm olmasına karşın, gerçek bir yargılaması ve muhasebesi yapılamadığı için 12 Eylül bugünkü sistemin içinde ve bugünkü muktedirlerin şahsında devam ediyor.

12 Eylül zihniyeti, Anayasası, barajları, YÖK’ü, siyasi partiler ve seçim yasaları vs. bir yana,  bütün ahlaksızlıklarıyla, yolsuzluklarıyla, hukuksuzluklarıyla, bireyciliği, çıkarcılığı, dinciliği ve gericiliğiyle, bütün bunları toplum içinde daha da yaygınlaştırmış halde ve daha da şımarmış ve pervasızlaşmış, daha da saldırganlaşmış halde devam ediyor. 12 Eylül’ün bir uzantısı ve ürünü olarak solun bütün değerlerini ve devrimci örgütlenmeleri itibarsızlaştıran liberal eğilimleri de aşarak gelişecek bir birleşik devrimci halk hareketi olmadığı sürece de devam edecek.


'SERMAYE İÇİN DİKENSİZ BİR GÜL BAHÇESİ YARATTI'
BirGün yazarlarından Doç. Dr. Aziz Çelik de 12 Eylül rejiminin Türkiye neoliberal ve piyasacı döünüşümün önündeki tüm engelleri kaldırdığını söyledi:

12 Eylül askeri darbesi ve Kenan Evren, 1960-80 döneminde güçlenen emek hareketini ezerek sermaye için dikensiz gül bahçesi yarattı. 12 Eylül darbesinin en önemli yönü 24 Ocak 1980 kararlarında ifadesini bulan neoliberal/piyasacı dönüşümün önündeki engelleri temizlemek oldu. Bir yandan siyasal muhalefet ezildi öte yandan emek hareketi.

Evren’in ilk işlerinden biri on binlerce işçinin aylardır sürdürdüğü grevleri yasaklamak oldu. DİSK ve MİSK ve bunlara bağlı sendikaların faaliyetleri durduruldu. MİSK’in kayda değer üyesi yoktu. Ancak DİSK yüz binlerce işçiyi temsil ediliyor ve önemli grevler yürütüyordu. 15 Eylül’de DİSK, MİSK ve Hak-İş’in hesapları bloke edildi. Ancak Hak-İş kısa bir süre sonra,  Şubat 1981’de tekrar faaliyetlerine başladı. DİSK ise 1992 yılına kadar faaliyet yürütemedi. Türk-İş’in faaliyetleri ise durdurulmadı. Dahası Türk-İş Genel Sekreteri Sadık Şide darbe hükümetinde Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. Darbe DİSK’in sendikal örgütlülüğünü ezmeyi birinci vazife olarak seçmişti.  

İşçi haklarına yönelik saldırılar bunlarla sınırlı kalmadı. Özgür toplu pazarlık düzeni de askıya alındı. Yürürlüğü dolan toplu iş sözleşmelerinin Yüksek Hakem Kurulu (YHK) yoluyla yenilenmesi için yasa çıkarıldı. 12 Eylül öncesi toplu iş sözleşmeleri ile elde edilen haklar YHK’da teker teker budandı. İşçilerin 20 yıllık kazanımları yok edildi.

1982 Anayasası ile çalışma hayatı tam bir ablukaya alındı. Sendikal haklar sınırlandı ve kullanılamaz hale getirildi. 1983 yılında çıkarılan ve özü halen korunan sendikal yasalar ile (2821 ve 2822) sendikal örgütlenmenin köküne kibrit suyu ekildi. Sendikal barajlar, noterden üyelik, işkolu sendikacılığı ve grev yasakları ile sendikalar kıskaca alındı.


KIDEM SINIRI GELDİ
Evren ve arkadaşları bunlarla da yetinmediler darbe sonrası ilk işlerinden biri kıdem tazminatına sınır getirmek oldu. Bir diğer işleri işçilerin toplu sözleşme ile kazanılmış ikramiyelerini dörtle sınırlamak oldu. Hem toplu hem de bireysel işçi hakları budandı. Özal’ı ekonominin başına getiren darbeciler 24 Ocak kararlarının da uygulanmasını güvenceye aldılar. Özelleştirmeleri hızlandırılarak kamu işçilerinin tasfiyesinin yolunu açtılar.  Nitekim dönemim işverenleri 12 Eylül olmasa 24 Ocak kararlarının uygulanamayacağını iftiharla beyan ettiler.

İşçiler bugün örgütsüzse, grev yapamıyorsa ve güvencesizse bunun en büyük mimarlarından biri Kenan Evren’dir. İşçilerin çok hakkını yedi. İşçiler Evren’e haklarını helal etmeyecek.

Kenan Evren öldü, 12 Eylül yaşıyor ‘netekim’

12 Eylül faşist darbesinin lideri Kenan Evren için devlet töreni düzenlenecek

Kenan Evren yaşamını yitirdi, milyonlar Erdal Eren'i hatırlattı

12 Eylül darbesinin korkunç bilançosu

Sanatçılar 12 Eylül darbesine ne demişti?