Bir yıla çıkarılacağı tartışılan OHAL yandaşlara ve sermayeye bulunmaz fırsatlar sundu

OHAL dev projelere ve yandaş sermayeye yaradı

DOĞU EROĞLU / dogueroglu@gmail.com
@DoguEroglu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı "OHAL uzayacak" açıklamasıyla birlikte 1 yıllık sürenin de gündeme geldiği OHAL ile 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasındaki hükümet yönelimlerinin ortak özelliklerinden biri, kamu yararı olmayan ve toplum ile doğaya zararlı projeler yoluyla kamu kaynaklarının özele transferinde gözlenen yükseliş oldu. 15 Temmuz sonrasında Cerattepe ve Yeşil Yol projesinde baskılar arttı; Rusya’yla ilişkilerin normalleştirilmesiyle beraber Akkuyu NGS için taraflar daha kararlı bir ajanda ortaya koyuyor; üçüncü nükleer güç santralı için Çin’le yapılan anlaşma Meclisten geçerken dev projeler sürüyor. Tüm bunlara ek olarak Torba Kanunla geçen Madde 80 ise toplumun çevre ve kent projelerindeki karar alma süreçlerine katılımını imkansızlaştıracak.

Cerattepe’de OHAL önlemleri

Cerattepe’de Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır A.Ş. ile Özaltın Holding ortaklığında gerçekleştirilmek istenen maden arama projesinin Rize İdare Mahkemesinde görülen duruşması OHAL uygulamalarına bir başka örnek olarak akıllara kazındı. Cerattepe’de madencilik faaliyetlerine karşı çıkan Artvin halkı ile Yeşil Artvin Derneğinin çağrısı üzerine Rize’deki duruşmaya desteğe gelen yurttaşların araçları defalarca durduruldu, yurttaşlar polis arama kontrol noktalarında çoraplarına kadar soyuldu. Duruşmadaysa heyetin tarafsızlığını yitirdiğine kanaat getiren davacılar, redd-i hakim talebinde bulunarak mahkemeyi terk etti. Proje hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED Olumlu Kararının İptali için yapılan duruşmada bunlar yaşanırken projenin yaratacağı toplumsal maliyet ve doğa tahribatının yanında şirketlere ve devlete sağlayacağı kazanç da tartışma konusu olmayı sürdürüyor. ÇED raporuna göre projeden elde edilecek kazanç 1 milyar 347 milyon TL; projenin gerçekleşmesi halinde AKP’ye yakın Cengiz ve Özaltın Holdingler arasında paylaştırılacak bu kazancın 42 milyon TL’si de devlete gidecek. Yani yaşam alanını terk etmeye zorlanacak her bir Artvinli için devlet 1,700 TL, şirketlerse 52 bin TL kazanacak.

Akkuyu NGS’de darbe sonrası ısrar

Nükleer santral projesi için verilen ÇED Olumlu Kararının iptali için açılan 17 ayrı dava kapsamında alanda bilirkişi keşfi 11 Temmuz’da yapılmış, idari davalaraki sonraki aşama beklenmeye başlanmıştı. Bu sırada 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında Rusya’yla ilişkilerin normalleştirilmesi, Akkuyu NGS’deki süreci bir anda hızlandırdı. Rusya ve Türkiye arasında başlayan yoğun temaslarda taraflar ilişkilerdeki pürüzlerin giderildiğini, Akkuyu NGS inşaatının da kaldığı yerden süreceğini açıkladı. Yerli kömüre dayalı elektrik üretim santralları için TETAŞ tarafından sağlanacak alım garantisinin kilovatsaat başına yaklaşık 6 sent olacağı 9 Ağustos’ta Resmi Gazetede yayımlandı. AKP iktidarıysa 15 Temmuz’dan sonra kilovatsaat başına 12,35 sent alım garantisi verilen Akkuyu NGS’deki kararlılığını iyice artırdı. Rusya’nın Akkuyu NGS’nin yüzde 49 hissesini Türkiye’den ortaklara devretme arayışında oluşu, fahiş elektrik alım garantisinin de yine AKP’ye yakın şirketlere ödeneceğini işaret ediyor.

Yeni nükleer santral anlaşması

Akkuyu’da işler iktidarın istediği gibi giderken, 15 Temmuz sonrasında nükleer enerjide bir başka gelişme de üçüncü nükleer santral için Çin’le varılan anlaşma da TBMM’den geçti. Haziran ayında Pekin’deki G20 Enerji Bakanları Toplantısı sırasında imzalanan mutabakat metni, Akkuyu ve Sinop projelerinden sonraki üçüncü nükleer güç santralı projesinin tasarımından inşaatına, işletmesinden bakım ve sökümüne kadar tüm aşamaları kapsıyor.

Dev projeler koşar adım

Cengiz, Kalyon, Kolin, Limak ve MAPA ortaklığındaki Üçüncü Havalimanı inşaatı büyük bir hızla devam ederken, inşaatı büyük bir hızla sürüyor. Eylül ayı başında üzerine çelik palet düşen bir işçinin ölümü de inşaat çalışmalarını yavaşlatmadı. Geçtiğimiz ay trafiğe açılan Üçüncü Köprü güzergahındaysa daha şimdiden orman yangınları başladı. Köprünün Avrupa ayağında, Garipçe Köyü yakınlarında çıkan orman yangınlarının, orman arazilerinin yapılaşmaya açılması için kasıtlı girişimler olarak yorumlandı.

Madde 80

Karşıtlarının, “Darbeye teşebbüs eden doğa ve yerel yaşam mıydı?” sözleriyle eleştirdiği Madde 80 ise belki de 15 Temmuz sonrası dönemin henüz etkileri yeterince görülmese de, kamudan özele sermaye transferlerini hızlandırmada en stratejik adım olarak kayıtlara geçti. Madde 70 ve 75 isimleriyle tartışıldıktan sonra Madde 80 olarak Torba Yasada kabul edilen düzenleme, Çevre ve Şehircilik Bakanlarının istediği gibi, destek verilen projelerde yatırımcıları halkın karar alma süreçlerine katılımından, yani ‘bürokrasiden’ kurtaracak ve bu kısmı önemli ölçüde devlete bırakacak. Projelerdeyse kamudan özele kaynak transferi Madde 80’le artacak; zira bu düzenleme yoluyla pek çok proje için Bakanlar Kurulu alım garantisi, kullanıcı sayısı garantisi gibi çeşitli destekler sağlayarak toplum yararı bulunmadığı gibi ekonomik de olmayan projeler için özele kamu kaynaklarını transfer edebilecek.