OHAL darbesinin 6. yılı geride kaldı. 100 bini aşkın kamu görevlisi ihraç edildi, çok sayıda milletvekili ise cezaevine gönderildi. Halkın iradesi çiğnenerek onlarca belediyeye kayyum atandı, rejimin yapısı değişti.

OHAL’in adı gitti kendi yaşıyor
İhraç edilen akademisyenler için ülkenin dört bir yanında eylemler yapıldı. (Fotoğraf: Depo Photos)

Hüseyin ŞİMŞEK

Bir dönem iktidarla kol kola yürüyen Fethullahçılar tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) üzerinden altı yıl geçti. İktidarın krizi fırsata çevirdiği OHAL sürecinde ülkede bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. İktidar, OHAL’in daha da ağırlaştırdığı baskı ortamında referanduma giderek ülkede rejimin yapısını değiştirdi. OHAL’in sona ermesine rağmen aldığı bazı yetkilerin süresini uzatarak bu sistemi hukuksuz olarak kurumsallaştırdı.

İlk olarak üç aylığına ilan edilen ancak daha sonra yedi kez uzatılan OHAL sürecinde, çok sayıda anti-demokratik uygulama hayata geçti. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) bu süreçte tepki çeken uygulamaların başında geldi. KHK’lerle toplamda 125 bini aşkın kamu görevlisi meslekten ihraç edildi. İki yılda yarım milyon vatandaş hakkında da adli işlem yapıldı. Önemli bir bölümü hâlâ süren on binlerce dava açıldı. OHAL’de on binlerce kişi de başta terör bahanesi olmak üzere çeşitli gerekçelerle hapse atıldı.

AKADEMİYE İHRAÇ

OHAL ilanından sonra Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalayan yüzlerce akademisyen de KHK ile ihraç edildi. KHK ile mesleklerinden ihraç edilenlerin kamuda ve özel sektörde yeniden işe girmeleri büyük ölçüde engellendi. Hâkim ve savcıların ihraçtan sonra avukatlık yapmalarına bile yıllarca izin verilmedi.

BASINA AĞIR DARBE

OHAL’de basın özgürlüğü de büyük darbe aldı. Çoğunluğu Kürt mecraları olmak üzere yaklaşık 50 gazetenin yayın hayatı son buldu. 17 televizyon kanalı kapatıldı, mallarına el konuldu.

VEKİLLER CEZAEVİNDE

Siyasi baskılar ve operasyonlar da OHAL’de AKP’nin “vazgeçilmez” uygulamaları arasında yer aldı. Bu süreçte, tamamına yakını HDP’li 89 belediyeye kayyum atandı. Aralarında dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu dokuz ismin milletvekilliği sona erdi, bu isimler cezaevlerine gönderildi. Büyük bir kısmının tutukluluğu altı yıldır devam ediyor.

OHAL’DE SEÇİM SÜRECİ

OHAL sürecinde toplam 36 KHK yayımlandı. KHK’lerin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi engellendi. OHAL iptal edilmeden 16 Nisan 2017’de Anayasa değişikliği referandumu yapıldı. Parlamenter demokrasi terk edilerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi. Bir yıl sonra, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinden önce OHAL’in kaldırılmasına yönelik talepler, iktidar partisi tarafından reddedildi. AKP ve MHP ittifakı, ülkeyi OHAL şartlarında seçime zorladı ve anti-demokratik ortamda mühürsüz oy pusulalarının da kabul edilmesiyle yeniden yönetimi kazandı.

BASKILAR SÜRÜYOR

18 Temmuz 2018’de resmen kaldırılan OHAL’in etkileri son bulmadı. O tarihten bu yana yurttaşların başta toplantı ve gösteri yapma olmak üzere çok sayıda temel hakkını yok eden iktidar partisi, daha sonra önemli OHAL yetkilerini torba kanun yoluyla yasalaştırdı.

YETKİLER UZATILDI

Geçen yıl TBMM’de yasalaşan kanun teklifi ile “Terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı bulunan veya irtibatlı kişilerin sahibi veya ortağı oldukları şirketlere yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda TMSF’nin kayyum olarak atanması” uygulaması 2024 yılına kadar uzatıldı. Teklifle ayrıca terörle mücadele kapsamında ek gözaltı uygulamasının süresi de uzatıldı.

Torba teklifle süresi uzatılan bir diğer OHAL uygulaması, valilere verilen yetkiler oldu. Valiler, kentin belli yerlerine “istedikleri kişilerin” 15 gün boyunca giriş ve çıkışını yasaklama yetkisine 2024 yılına kadar sahip oldu. Valilere aynı zamanda belli yerlerde ve belli saatlerde kişilerin ve araçların trafiğe çıkmasını yasaklama yetkisi de verildi.