15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL’in beşinci yılı geride kaldı. Başta yargı olmak üzere birçok önemli alanda Türkiye’de onarılamaz yaralar açan iktidar, ülkeyi karanlığa boğdu.

OHAL rejimi olağan hale geldi

BİRGÜN/ANKARA

AKP iktidarının 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden beş gün sonra fiili olarak uygulamaya koyduğu OHAL rejiminin beşinci yılına girildi. İktidarın darbe girişimini fırsat bilerek attığı her adım, ülkeyi biraz daha geriye götürdü. Darbe gecesi Marmaris’ten İstanbul’a gelen Erdoğan’ın, “Bu hareket, Allah’ın bize büyük bir lütfudur” sözleri, Türkiye’de yaşanacakların işaret fişeği oldu.

İktidarın, “fırsat” olarak gördüğü darbe girişimi, kamuoyunda, “Kravatlı darbe” olarak nitelendirilen uygulamaların hızla hayata geçirilmesinin önünü açtı. Siyasi iktidar, “FETÖ ile mücadele” söyleminin arkasına saklanarak Türkiye’nin yapı taşlarıyla oynadı. Adım adım yeni rejimin inşası için mücadele eden AKP iktidarı, başta yargı olmak üzere toplumsal yaşamın tümünü ilgilendiren başat alanlarda geri dönülemez yaralar açtı.

5 GÜN SONRA OHAL

Darbe girişiminin üzerinden beş gün geçtikten sonra Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu’nu topladı. Toplantının hemen ardından 20 Temmuz 2016’da kameraların karşısına geçen Erdoğan, OHAL’i ilan etti. 19 Temmuz 1987’de Doğu ve Güneydoğu’da uygulanmaya başlanan OHAL’i 30 Kasım 2002’de kaldırmakla övünen AKP, 14 yıl sonra OHAL’i geri getirmekle kalmadı, tüm ülkeye yaygınlaştırdı.

20 Temmuz 2016 tarihinden sonra ülke OHAL’in açtığı yoldan yararlanılarak Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetilmeye başlandı. İlk KHK, 23 Temmuz 2016’da yayımlandı ve “Gözaltı süresinin 30 güne çıkartılmasını” içerdi. Kamu görevinden alınanların, yeniden kamuda çalışma kapısı da bu KHK ile kapatıldı.

19 Ekim 2016 tarihinde sona ermesi öngörülen OHAL, 19 Ocak 2017’ye kadar uzatıldı. AKP-MHP ortaklığı ile alınan uzatma kararı Türkiye’yi, tarihinin en önemli oylamalarından biri olan 16 Nisan Referandumu’na OHAL şartlarında taşıdı. Eşitsiz ve baskı altındaki kampanya sonunda YSK’nin tartışmalı kararının da yardımıyla Erdoğan’a başkanlık yolu açıldı. Referandum sona erdi ancak ülkeyi KHK’lerle yönetmeye alışan AKP, OHAL’i 19 Temmuz 2017’ye kadar sürdürecek bir uzatma kararı daha aldı.

ERDOĞAN’IN İŞİ KOLAYLAŞTI

AKP’nin, “Ülkeyi keyfi şekilde yönetmesini sağladığı” gerekçesiyle geniş kesimlerin tepkisine yol açan KHK’ler AYM’ye de taşındı. CHP’nin KHK’lerin, OHAL’in gerektirdiği koşulları ve süreyi aşan düzenlemeler içerdiği gerekçesiyle iptali istemini AYM, eski içtihatlarını unutarak, “OHAL KHK’lerini inceleme yetkimiz yok” cevabı ile geri çevirdi. Hükümet, toplam 26 KHK ile parlamenter rejimi tamamen devre dışı bırakarak ülkeyi yönetti. 2019’u beklemeden Meclis’i yetkisizleştirerek Başkanlık rejimini fiilen ülkeye hakim kılmada Erdoğan’ın işini kolaylaştırdı.

FATURASI AĞIR OLDU

20 Temmuz 2016’nın ardından Türkiye’ye çıkan fatura ağır oldu. İktidarın politikalarının etkisi, rakamlara şöyle yansıdı:

Hükümetten yapılan açıklamaya göre, 111 bin 240 kişi kamu görevinden ihraç edildi, 32 bin 180 kişi uzaklaştırıldı.

Dönemim CHP Milletvekili Şenal Sarıhan’ın derlemelerine göre ise 129 bin 285 kamu çalışanı hakkında işlem yapıldı, ihraç edilenlerden 12 bin 678’inin göreve iadesi ile ihraç sayısı 115 bin 610 oldu.

En fazla ihraç 33 bin 86 kişi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanırken 24 bin 544 kişi Emniyet’ten, 7 bin 805 kişi Genelkurmay’dan, 6 bin 649 kişi Sağlık Bakanlığı’ndan, 5 bin 873 kişi Adalet, 3 bin 300 kişi Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan, 2 bin 867 kişi Jandarma Genel Komutanlığı’ndan, 2 bin 259 kişi belediyeler ve il özel idarelerinden, bin 329 kişi Maliye’den, bin 979 kişi Diyanet’ten, bin 472 kişi de YÖK’ten ihraç edildi.

Üniversitelerde, “Barış İçin Akademisyenler” bildirisi bahane edilerek büyük bir operasyon yürütüldü ve aralarında 372 imzacı ismin de bulunduğu 5 bin 247 akademisyen ihraç edildi. İhraçlar, sözleşme yenilememe ve üniversite kapatmalar sonucu 8 bin 427 akademisyen işsiz kaldı. 140 bin kişinin pasaportları iptal edildi.

Yargıdaki operasyonlar, yargıç ve savcıların üçte birine yakınının ihracı ile sonuçlandı. 4 bin 92 hakim ve savcı ihraç edildi. 2 bin 492 hakim ve savcı, 104 Yargıtay, 41 Danıştay, iki Sayıştay, üç HSK üyesi de tutuklandı.

FETÖ ile ilişkili olduğu iddiasıyla bin 61 öğretim kurumu, 223 kurs ve etüt merkezi, bin 125 dernek, 129 vakıf ve 19 sendika kapatıldı. Aralarındaki insan hakları ve çocuk hakları alanında çalışanlarla kültür merkezleri, operasyonun hedefinin salt FETÖ olmadığını bir kez daha gösterdi.

Erdoğan iktidarının ekonomik tahkimatı da KHK’lerle sağlandı. “Alternatif Hazine” olarak yapılandırılan Türkiye Varlık Fonu’na kamu kaynakları aktarıldı. 43 ildeki el konulan 965 şirketteki kayyumların yetkileri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi. TMSF, şirketlerin yanı sıra 107 işinin de mal varlıklarına kayyum oldu.

BASIN BÜYÜK YARA ALDI

OHAL döneminde saldırının yöneldiği kesimlerin başında medya geldi. FETÖ ile bağlantılı olduğu bilinen yayın organlarının yanı sıra havuz medyası dışında kalan çok sayıda muhalif yayın organı kapatıldı, gazeteciler cezaevine konuldu. Aralarında BirGün Gazetesi çalışanı Mahir Kanaat’ın da bulunduğu 167 gazeteci tutuklandı, 3 bine yakın gazeteci işsiz kaldı. TGS’nin verilerine göre, 40 yayınevi, beş ajans, 56 gazete, 22 dergi, 31 radyo ve 32 televizyon kanalı kapatıldı.

SİYASETE KELEPÇE TAKILDI

OHAL’in hedeflerinden biri de HDP ve DBP oldu. Terör bahanesiyle 82 belediyeye kayyum atanırken 85 belediye eşbaşkanı, 800 dolayında il ve ilçe başkanı cezaevine konuldu. Aralarında HDP eş genel başkanlarının da bulunduğu 11 milletvekili tutuklandı.

ADALET İÇİN YÜRÜNDÜ

Bu baskı ortamında CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT’e ait silah yüklü TIR’ların durdurulmasıyla ilgili görüntüleri Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği iddiasıyla 25 yıl hapis cezasına çarptırılması büyük bir sivil direnişin fitilini ateşledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Karşı çıkmazsam bu koltukta oturamam” sözleriyle başlattığı Ankara-İstanbul Yürüyüşü’ne, her kesimden 20 Temmuz mağduru yüz binlerce insan katıldı. Herkesin kendi “Adalet”ini aradığı yürüyüş 1 milyonun üstündeki yurttaşın katıldığı İstanbul Maltepe’deki Adalet Mitingi ile sona erdi.

BİR YIL DAHA UZATILDI

İktidar, “Ülkeyi kolay yönetmesine” olanak sağlayan OHAL’den halen vazgeçemedi. Muhalefetin ve toplumun büyük kesiminin tepkisini çeken OHAL düzenlemelerinin uzatılmasını da içeren kanun teklifi, 18 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

OHAL’in fiilen üç yıl daha uzatılmasını öngören kanunda, kritik önemdeki şu düzenlemeler yer aldı:

Terörle mücadele kapsamında ek gözaltı ve kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması, ihracı gibi uygulamaların süresi 31 Temmuz 2021’den itibaren bir yıl daha uzatıldı.

Terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı bulunan veya irtibatlı kişilerin sahibi veya ortağı oldukları şirketlere yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda TMSF’nin kayyum olarak atanmasına ilişkin hüküm, 31 Temmuz 2021’den itibaren 3 yıl daha uygulanacak.