Sendikal hakların sınırlanması veya geçici olarak durdurulabilmesi için olağanüstü hâl (OHAL)ilanını gerektiren sebeplerle bağlantılı bir durumun varlığı gerekir. Darbe girişimi ile bağlantılı olmayan durumlarda sendikal hakların kısıtlanması ve durdurulması, Anayasa’ya aykırı olur

OHAL ve sendikal haklar

Dernek faaliyetlerini, her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak, OHAL Kanunu 11. madde (o) bendine göre mümkün. Bu hüküm sendikaları kapsar mı? Dernekler Kanunu hükümleri sendikalara ancak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda hüküm bulunmayan hâllerde uygulanabilir. Oysa 6356 sayılı kanunun 31. maddesinde sendikaların ancak yargı kararı ile kapatılacağı hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla OHAL döneminde valilik kararıyla sendikaların faaliyetleri durdurulamaz ve sendikalar kapatılamaz.

OHAL mevzuatı çerçevesinde olağanüstü hâlin ilanını gerekli kılan gelişmelerle bağlantılı olması hâlinde temel hak ve özgürlüklerin kullanımı sınırlanabilir veya geçici olarak durdurulabilir. Kuşkusuz buna sendikal haklar da dahildir. Anayasa’nın 51, 53 ve 54 maddelerinde düzenlenen sendika, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı da sınırlanabilir veya geçici olarak durdurulabilir. KHK ile bu yönde düzenleme yapılması mümkündür. Ancak bu mutlak ve sınırsız bir yetki değildir. Sendikal hakların sınırlanması veya geçici olarak durdurulabilmesi için olağanüstü hâl ilanını gerektiren sebeplerle bağlantılı bir durumun varlığı gerekir. Darbe girişimi ile bağlantılı olmayan hâllerde sendikal hakların kısıtlanması ve durdurulması Anayasa’ya aykırı olur.

667 sayılı KHK ile Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı (bağı) ve irtibatı belirlenen Cihan-Sen ve Aksiyon-İş konfederasyonlarına bağlı 19 sendika kapatıldı. 12 Eylül Darbesi’nin ardından dahi sendikalar kapatılmamış, faaliyetleri durdurulmuş ve haklarında kapatma davası açılmıştı. Sendikaların yargı kararı olmaksızın kapatılması hakkın özünü ortadan kaldırır. Yapılması gereken, darbe girişimi ile ilgili olduğu yönünde güçlü emareler olan sendikaların faaliyetlerinin durdurulması ve haklarında dava açılmasıydı. OHAL-KHK ile sendikaların temelli kapatılması Anayasa’ya açık aykırılık oluşturur.

Ayrıca kapatılan sendikalar dışında, “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı belirlenen ve ekli listelerde yer almayan sendikalar, federasyonlar ve konfederasyonlar komisyonun teklifi üzerine bakan onayı ile kapatılır” hükmü keyfi kullanmaya açıktır. Bu hüküm ile Bakan istediği sendikayı temelli olarak kapatabilir. Umarız bu yetki keyfi olarak kullanılmaz.

OHAL’de toplu iş sözleşmesi, grev hakkı ve işçi eylemleri

Toplu iş sözleşmeleri OHAL uygulanmasından etkilenmez. OHAL nedeniyle toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasına müdahale edilemez. Toplu iş sözleşmesi süreci de OHAL döneminde sınırlandırılamaz. Aynı şekilde OHAL döneminde greve çıkılabilir. OHAL grev yasağı anlamına gelmez. Grev uygulamaları OHAL ilanına yol açan sebeplerle ilgili olmadığı için OHAL-KHK ile grevlerin yasaklanması hukuksuz olur. Ancak hükümetin grev erteleme yetkisi devam ettiği için, OHAL koşullarında bu uygulamaya daha kolay başvurulabilir. OHAL, Anayasa ve İHAS hükümlerine uygun yürütüldüğünde, sendikaların kapatılması ve grevlere müdahale edilmesi mümkün değildir. OHAL 11. madde çerçevesinde de grev uygulamasının önünde bir engel yoktur. Valilerin grevleri yasaklama yetkisi yoktur. Yine sendika kurulması, sendikal faaliyet, toplu iş sözleşmeleri görüşmeleri ve uygulaması konusunda da valilerin yetkisi yoktur.

Ancak OHAL Kanunu 11 (m) maddesi özellikle grev ve işçi direnişlerini etkileyebilir. Valiler bu hükme dayanarak grev ve direniş yerlerinde toplu hâlde bulunmayı yasaklayabilir. Ancak burada da OHAL ilanının amacına ve ölçülülük ilkesine uygun davranılması gerekir. Greve çıkan, hak aramak için işyeri önünde toplanan işçileri dağıtmak ve engellemek mevcut OHAL’in amacına ve ölçülülük ilkesine aykırı olur.

OHAL ve kıdem tazminatı
ohal-ve-sendikal-haklar-166656-1.

OHAL ilanı ile birlikte gündeme gelen sorulardan biri de hükümetin KHK ile kıdem tazminatı, bireysel emeklilik, taşeron işçiler ve benzeri bireysel işçi hakları ile ilgili düzenleme yapıp yapamayacağıdır. Net bir biçimde söylemek lazım: OHAL KHK ile kıdem tazminatı düzenlenemez, kıdem tazminatı fonu kurulamaz. Bu konuda akla hemen 12 Eylül sonrası darbecilerin kıdem tazminatına tavan getiren uygulaması gelmektedir. Ancak OHAL Anayasa ile düzenlenen bir rejimdir ve sınırları vardır. Bu yüzden Anayasa’yı askıya almadan OHAL KHK ile bu tür düzenlemeler yapılamaz. Hükümete Meclis tarafından bu yönde KHK çıkarılması için verilmiş bir yetki yoktur. Taşeron işçilerle ilgili düzenleme, zorunlu bireysel emeklilik sistemi de OHAL-KHK ile düzenlenemez. OHAL ilanıyla bu konuların hiçbir ilgisi yoktur. Dolayısıyla bu yönde KHK’ler, yetki aşımı anlamına gelir. Şekil ve esas açısından Anayasa’ya aykırı olur ve iptali gerekir.

Valilerin çalışma hayatına ilişkin diğer yetkileri nelerdir?

OHAL Kanunu 11 (e) maddesine göre gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılması, çoğaltılması, yayımlanması ve dağıtılması yasaklanabilir veya izne bağlanabilir, basılması ve yayımlanması yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri basılı yayınlar toplatılabilir. Kuşkusuz bu çerçevede sendikal gazete, dergi ve yayınları, bildiri ve duyuruları da yasaklanabilir, toplatılabilir veya izne bağlanabilir. 11. madde (m) bendine göre valiler kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak yetkisine sahiptir. Bu kapsama her türlü sendika toplantısı da girebilir. Sendikaların basın açıklamaları, açık ve kapalı toplantıları, eğitimleri bu kapsamda değerlendirilebilir. Valiler isterlerse sendikal toplantıları izne bağlayabilir, izinli toplantıları yasaklayabilir veya dağıtabilir. Ancak bu hüküm doğrudan uygulanamaz, bu yönde bir valilik kararı gerekir. Dahası olağanüstü hâl ilanına ilişkin amaca uygunluk ve ölçülülük ilkesine bağlılık gerekir. Çalışma hayatıyla ilgili bir sendika bildirisinin yasaklanması, sendikal haklarla ilgili bir toplantının ve örgütlenme faaliyetinin engellenmesi abesle iştigal olur.

Sendikal hakları kullanmaya devam!

Kısaca sendikalar OHAL döneminde de uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve sendikal yasaların sağladığı hakları kullanmaya devam edebilirler. Bu konuda otomatik ve genel bir yasak uygulanamaz. Sendikalar toplu iş sözleşmesi yapabilir, iş uyuşmazlığı çıkarabilir; basın toplantısı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebilir, bildiri dağıtabilir ve greve çıkabilir. Sendikal faaliyet ve mücadele darbecilikle ve şiddet olaylarıyla ilişkilendirilemez. Mevcut OHAL ilanının sendikal hakların kullanımıyla ilgisi yoktur. Ancak Türkiye’deki genel siyasi koşulların ve OHAL’in “doğasından” kaynaklanan keyfilikler, sınırlamalar ve hak ihlalleri yaşanması çok mümkündür. “Olağan” hâlde dahi yaşanan hukuksuzluklar göz önüne alındığında, OHAL’de yaşanabilecekler kaygı vericidir. Dolayısıyla sendikalar ve işçiler haklarını kullanırken idarenin keyfi ve hukuksuz müdahalesi ile karşı karşıya kalabilirler. Buna karşı etkin bir hukuk mücadelesi yürütülmesi şarttır. Darbelere karşı her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da daha fazla demokrasiye ihtiyaç var.

***

Kapatılan kuruluşlar ve işçi alacakları

667 ve 668 sayılı KHK’ler ile çok sayıda vakıf üniversitesi, hastane, vakıf, dernek, gazete, televizyon, dergi, yayınevi ve dağıtımcı kapatıldı ve mal varlıkları Hazine’ye ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. 667 sayılı KHK’nin 2 (2) ve 668 sayılı KHK’nin 2 (3) maddesine göre kapatılan ve malları Hazine’ye devredilen kurum ve kuruluşların ve yayın organlarının “her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazine’den hak ve talepte bulunulamaz.” KHK’lerde üçüncü kişilerin alacaklarıyla ilgili yer alan hükümler, kapatılan kurum ve kuruluşlarda çalışan binlerce işçinin, eğitimcinin, gazetecinin alacaklarını (ücret ve kıdem tazminatı) tehlikeye atmaktadır.

Bilindiği gibi kapatılan kuruluşlarda çalışan binlerce ücretli çalışan kamu görevlisi değildi ve tamamen özel hukuk çerçevesinde, işçi olarak istihdam edilmekteydi. Bu işçilerin özel hukuk çerçevesindeki alacaklarının KHK ile ortadan kaldırılması, olağanüstü hâl ilanının amacını aşmakta ve iş hukukunda kalıcı değişiklik getirmektedir. OHAL-KHK ile bu tür değişiklikler yapılamaz. Ücret ve diğer işçi alacakları hem Borçlar Kanunu hem de İş Kanunu açısından işverenin borcudur. Bu kuruluşlara el koyan devlet bu kuruluşlarda çalışan işçileri mağdur edemez. Bu kuruluşların kapatılması ile işçilerin ücret ve kıdem tazminatı alacakları ödenmelidir. Kapatılan kuruluşların sahiplerinin işlemiş olabileceği suçlardan dolayı çalışanlar sorumlu tutulamaz ve mağdur edilemez. Öte yandan bu kuruluşlarda çalışanların varsa işlediği suçlardan yargılanması ve cezalandırılması da ayrı bir sorundur. Ücret ve diğer işçi alacakları tamamen özel hukuk çerçevesindedir. Kaldı ki çalıştıkları yerler dışında işlenen suçlardan dolayı işçilerin ücret ve benzeri alacakları ortadan kalkmaz. Kapatılan kuruluşlardaki işçiler, iş sözleşmeleri haklı nedene dayalı olarak feshedilmediği sürece kıdem tazminatından mahrum bırakılamazlar. Haklı nedenle fesih durumunda dahi işçilerin varsa ücret alacakları ödenmek durumundadır. Aksi angarya anlamına gelecektir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne göre angarya OHAL koşullarında dahi yasaktır. Darbe ile mücadele işçi haklarına darbe vurmamalıdır.