İzmir'in Buca ilçesinin kırsal mahallelerinden Belenbaşı'nda yaklaşık 60 öğrencisi bulunan ilk ve ortaokul binaları tamamlanamayan öğrenciler cami avlusuna kurulan konteynerlerde eğitim almaya başladı. BirGün'e değerlendirmelerde bulunan uzmanlar; bu tür yapıların çocuklar için sağlıksız olduğuna dikkati çekerken, eğitim-öğretimin cami avlusunda yapılmasının Anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu belirtti

Okul inşaatı bitmedi, çocuklar konteynerlerde eğitim görüyor

BİRGÜN İZMİR

İzmir'in Buca ilçesinin kırsal mahallelerinden Belenbaşı'nda yaklaşık 60 öğrencisi bulunan ilk ve ortaokul binaları, geçen yıl yenilenmek üzere yıkıldı. Ayrı ayrı iki binanın yapım işini alan firma, konkordato ilan etti. Şirket iflas edince, okul inşaatları yarım kaldı. Okul binaları tamamlanamayan öğrenciler cami avlusuna kurulan konteynerlerde eğitim almaya başladı.

Belenbaşı’ndaki ilk ve ortaokul binaları, geçen yıl yenilenmek üzere yıkıldı. İhaleyi kazanan şirket, biri ilkokul diğeri ortaokul olmak üzere iki ayrı bina için yapılan ihaleyi alarak, çalışmalara başladı. Kaba inşaatı biten okulların çalışmaları bitmek üzereyken, yüklenici firma iflas ettiğini açıkladı. Geçen yıl Aralık ayından itibaren okulsuz kalan öğrenciler için, mahallenin cami avlusuna bir tane konteyner konuldu. Öğrencilerin bir kısmı burada eğitim almaya başladı. Bazı öğrenciler de caminin müştemilatında ders başı yaptı. Okul müdürü ve öğretmenler için de yine camide idari bina oluşturuldu. Milli Eğitim İl Müdürü Ömer Yahşi, inşaat ihalesini alan şirketin iflas ettiğini, konuya dair Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı yazdıklarını belirtti. Yahşi, "Yeniden okulu hayata geçirmek için çalışıyoruz. Okulu tamamlamak için var gücümüzle uğraşıyoruz. Süreci hızlandırıyoruz. Çok üzüldüğümüz bir konu" dedi.

Konuya ilişkin Türk Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Merih Eyyüp Demir, Eğitim-Sen İzmir 5 Nolu Şube Başkanı Şenay Akyol, Veli-Der İzmir Şube Başkanı Turan Özüçelik, BirGün'e değerlendirmelerde bulundu. Demir, bu tür yapıların çocuklar için sağlıksız olduğunu ifade etti. MEB'in kamusal eğitime yeterli kaynak aktarmadığını belirten Akyol ise, eğitim-öğretimin cami avlusunda yapılmasının Anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu vurguladı.

okul-insaati-bitmedi-cocuklar-konteynerlerde-egitim-goruyor-625762-1.

"ÇOCUKLARIN SAĞLIĞI İLE İLGİLİ OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURACAK"

Türk Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Merih Eyyüp Demir, bu tür yapıların çocuklar için sağlıksız olduğuna dikkati çekti. "21'inci yüzyılda bu tür görüntülerin olması hoş değil" diyen Demir, "Eğitimde kaybedecek tek bir fert yoktur ancak bu çağda konteynerde eğitime devam ediyorsak burada büyük bir soru işareti var demektir" dedi.

Yetkililerin bu sorunu hep birlikte çözmesi gerektiğini ifade eden Merih Eyyüp Demir şunları söyledi: "Okulun yeni bina inşası ile ilgili bir sürecin başladığını biliyoruz. İhalesi yapıldı, bir firma okulu yapmak için ihaleyi aldı. Ancak ekonomik koşullar ortada, firma bu işi götüremedi. Firmanın bir an önce tasfiye sürecinin başlatılması gerekiyor. Yeni bir ihale ile işin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Tüm çalışmalar devlet yetkililerinin uhdesinde."

Kış aylarının yaklaştığına dikkat çeken Demir, "Çocukların sağlıksız ortamlarda eğitim alması kabul edilemez" dedi. Demir, şunları söyledi: "Sağlıksız, rutubetli ortamlarda çocuklar ders yapıyor. Bu durum çocukların sağlığı ile ilgili olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Yetkili makamlardan, kanuni bir hak olan şirketin tasfiye sürecinin bir an önce başlatılması ve okulun bir an evvel bitirilerek, çocuklarımızın sağlıklı bir eğitim ortamına kavuşturulmasını rica ediyoruz." Özüçelik ise, olayın eğitimin çöküş tablosunun hazin bir dışavurumu olarak nitelendirerek, iktidar ve MEB'in vakit kaybetmeden kamusal eğitim bütçesini artırması gerektiğini ifade etti.

'PLANSIZ VE ÖZEL SEKTÖRÜN İNSAFINA KALMIŞ BİR EĞİTİM SİSTEMİNİN KENDİSİ ZATEN PROBLEMLİDİR'

Eğitim-Sen İzmir 5 Nolu Şube Başkanı Şenay Akyol da MEB'in kamusal eğitime yeterli kaynak aktarmadığını vurguladı. "21'inci yüzyılda cami avlusunda, konteynerlerde eğitim öğretim faaliyetinin sürdürülüyor olması, MEB 'in kamusal eğitime yeterli kaynak aktarmamasının sonucudur. Eğitim öğretimin cami avlusunda yapıldığı Anayasanın laiklik ilkesine de aykırıdır. Plansız ve özel sektörün insafına kalmış bir eğitim öğretim sisteminin kendisi zaten problemlidir. Özel sektörün ne kadar kamu okullarının içine kadar girdiğinin ve okulların çalışmasını ne kadar engelleyebildiklerinin de göstergesidir. Başta okullara yeterli kaynak aktarmayan MEB olmak üzere tüm yöneticiler öğrencilerin ve öğretmenlerin yaşadığı bu mağduriyetten sorumludur. Eğitim Sen olarak, Anayasal bir hak olan eğitim öğretim faaliyetinin herkes için parasız, eşit, ulaşılabilir ve laik bir nitelikte olması için mücadeleye devam edeceğiz. Konteynerlerde eğitim öğretim faaliyetinin kış aylarında uygulamasının mümkün olmadığını MEB yöneticileri biliyor mu acaba? Bu sebepten dolayı hasta olacak öğrenci ve öğretmenlerimizin mağdur olmaya devam edecekler. MEB yöneticilerinin bir an önce bu soruna kalıcı çözüm bulmaları gerekmektedir" dedi.

okul-insaati-bitmedi-cocuklar-konteynerlerde-egitim-goruyor-625767-1.

'MEB ÇÖKÜŞ DURUMUNDAN DERHAL ÇIKMALIDIR'

Veli-Der İzmir Şube Başkanı Turan Özüçelik ise MEB'in yeniden örgütlenmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"MEB hızla Anayasada tarif edilen 'sosyal devlet' işlevini yerine getirecek tarzda yeniden örgütlenmelidir. Yaklaşık 20 bin köy okulunun kapatıldığı ve üstelik 'taşımalı eğitime' mahkûm edilen çocuklarımızın 'taşınma-servis' maliyetlerinin de velilere yüklendiği 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı'nda bir de bu örnekte görüldüğü üzere bir cami avlusundaki konteynerde eğitim öğrenim görmek zorunda bırakıldığı bu 'çöküş' durumundan derhal çıkılmalıdır. 'Şirketçi/ihaleci' bir sistem, bu yaşanan örnekte görüleceği gibi bir kamu hizmeti olan eğitimin çöküş tablosunun hazin bir dışavurumudur. İktidar ve dolayısıyla da MEB hiç vakit kaybetmeden kamusal eğitim bütçesini, günümüz koşullarının gerektirdiği eşit, ulaşılabilir, parasız, bilimsel ve laik bir eğitim sistemi için gereksinim duyulan düzeye çıkarmalı ve çocuklarımızı hak ettikleri çağdaş örgün eğitimi alabilecekleri eğitim ortamlarına kavuşturmalıdır. Tek çözüm, gerçekten bir sosyal devlet haline gelmektir. Eşe-dosta ihale verip, hiçbir liyakati olmayan 'hısım, akraba, yandaş' zengin etmeye tahsis edilen kamu kaynakları, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi kamusal alanlara aktarılmalıdır."