Ankara’nın soğan tarlalarında aileleriyle birlikte çalışmak zorunda olan okul çağındaki çocuklar, her yıl en az dört ay eğitimden mahrum kalıyor. 19 yaşındaki Pınar, üniversite sınavına tarlada hazırlanırken lise öğrencisi Zehra “Okul açılalı bir buçuk ay oldu. Ben henüz başlayamadım” dedi.

Okul sırası yerine soğan tarlasında

Nisa KÜÇÜK

Birçok kentte mevsimlik tarım işçileri her yılın nisan ayından kasım ayına kadar tarlalarda çalışıyor. Aileleriyle birlikte şehir değiştirmek zorunda kalan ve çalışan çocuklar ise her yıl en az dört ay eğitimden uzak kalıyor.

Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesindeki soğan tarlalarında yaklaşık 200 kişi çalışıyor. Okul çağındaki çocukların da aralarında bulunduğu işçilerin büyük çoğunluğu Urfa’dan geliyor. Eğitim yaşındaki çocuk işçiler de aileleriyle birlikte gün ağarmadan tarlaya geliyor ve akşam hava kararınca çadırlara dönüyor.
Şereflikoçhisar’da belediyenin mevsimlik işçiler için yaptığı konteynerler var. Ancak kaymakamlığın ‘güvenlik koşullarını’ gerekçe göstermesiyle işçiler muşambadan yaptıkları çadırlarda kalıyor. Ankara Şeriflikoçhisar’da tarlalarda çalışan mevsimlik tarım işçileri yaşadıklarını BirGün’e anlattı.

Ailesiyle birlikte beş yaşından beri soğan toplayan Zehra, lise birinci sınıf öğrencisi. Nisan ayında Urfa’dan Hatay'a gittiklerini aktaran Zehra, her yıl en az dört ay eğitimden uzak: “Pandemide de tarlada çalıştık. Çadırlarda su elektrik bulamazken online eğitim için gereken internet ve bilgisayara hiç ulaşamadık. Bu sebeple dersleri takip edemedim, buna rağmen iyi bir liseyi kazandım. Okul açılalı bir buçuk ay oldu ama daha okula gidemedim. Okulumu, hocalarımı, arkadaşlarımı tanımıyorum. Umarım adapte olmakta zorlanmam. Üniversite okumak ve hemşire olmak istiyorum.”

KOŞULLAR EŞİT DEĞİL

Yedi aydır tarlada çalıştığını söyleyen Pınar, 19 yaşında. Lise mezunu olan Pınar, üniversite sınavına tarlada çalışarak hazırlanmaya çalışıyor.
“Sınav yılım pandemiye denk geldi ama salgına rağmen tarlada çalıştık. Zaten yaşıtlarıma rağmen eşit koşullarda eğitim alamadım bir de salgınla birlikte derslerden tamamen geri kalmış oldum” diyen Pınar, şunları anlatıyor:

“Tarladayken sınava hazırlanmaya çalıştım ama istediğim yeri kazanamadım. Çünkü yaşıtlarımla eşit koşullarda değilim, biz eğitim yılının en az dört ayı tarladayız. Ailelerimizin de bir suçu yok, sonuçta geçinmemiz gerek."

Bu sene tekrar sınava gireceğini söyleyen Pınar, “Adıyaman Üniversitesi’nde Matematik Öğretmenliği Bölümü’nde okumak istiyorum ama bu yıl da ders çalışacak ortamım yok. Okuldaki diğer yaşıtlarım gibi dershaneye gitmem gerek ama maddi koşullardan dolayı gidip gitmeyeceğim kesin değil. Yaşıtlarım dışarıda vakit geçirirken ben ders çalışacak ortam bile bulamıyorum" diye konuştu.

OKULU BIRAKTIM

Ahmet ise 21 yaşında. Sekiz kardeşi ve annesiyle birlikte yıllardır tarlada çalıştıklarını kaydeden Ahmet, maddi zorluklar nedeniyle ortaokuldan sonra okulu bırakmış. "Başka şansımız yok" diyen Ahmet, şöyle diyor: “Ailenin en büyük çocuğu benim. Maddi koşullardan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım. Kardeşlerimden biri okulu bıraktı, diğerleri okuyor ama buna okumak denirse tabii. Topladığımız çuval başına para alıyoruz bu da günlük 70 TL'yi geçmiyor. Kimse evini, şehrini bırakıp çadırlarda yaşayıp çalışmak istemez ama başka şansımız yok.”

***

Çocuğumun eğitimini sürdürmesini isterim

İsmini vermek istemeyen bir kişi ise 30 yıldır mevsimlik işçi olarak çalıştığını aktardı. Yedi çocuğunun olduğunu söyleyen kişi, şunları dile getirdi: “Çadırlarda güneş paneli kullanıyoruz ama bu elektrik yeterli olmuyor. Biz yılın en az yedi ayı çalışıyoruz ama hiçbir güvencemiz yok. Ayrıca çalıştığımız işin parasını şimdi de alamıyoruz, paramızı bir yıl sonra ancak alacağız. Şimdi Urfa'ya geri dönebilelim diye çek verdiler. Tarlalarda kazandığımızla bir yıl geçinmeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Hiçbir anne baba küçücük çocuğunun tarlada çalışmasını istemez. Biz de istemiyoruz ama başka bir seçeneğimiz yok.” Medet Mudanlı ise 14 yıldır bu işi yapıyor. 32 yaşındaki Mudanlı, “32 yaşındayım. Altı çocuğum var şu an iki çocuğum burada. Yaşı büyük olan diğer çocuklarımı okuldan geri kalmasınlar diye annemle birlikte memlekete gönderdim. Dersleri bu koşullara rağmen iyi, çok istekliler. Çocuklarımın okumasını çok isterim ama okuyamazlarsa da onlara kızamam” dedi.