“Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum.” Dikkat ederseniz yanlış buluyorum demiyor, “artık yanlış buluyorum” diyor. Neden artık yanlış bulduğunu çözmeden Erdoğan’ın niyetini anlayamayız.

Erdoğan’ın “artık”ı, geçmişin geçiş süreci olarak görüldüğü yeni bir durumu anlatmaktadır. Anladığım kadarıyla akıl hocaları Erdoğan’ın kulağına mevcut seçme sınavlarının yeni müfredatın felsefesi olan Erdoğan değerlerini dikkate almadığını, kindarlık kriterini taşıyan öğrencileri ayırt etmede işe yaramadığını fısıldadı. Haksız sayılmazlar, eğitimi soyut bir kavram olan değer üzerine inşa ediyorsanız, öğrencide aradığınız soyut ve göreceli davranışları dört seçenek arasına yerleştirilmiş somut bir yanıtla değerlendiremezsiniz. Okulu medreseye dönüştürdüyseniz, sınavı da imtihana çevirmek zorundasınız. Medrese, talebesini yazılı sınavla değerlendirmez, hocası talebesinin sadakatini imtihanla ölçer sonra icazet verirdi! Erdoğan, medrese sistemini günümüze uyarlayarak parti organına dönüştürdüğü eğitim kurumları eliyle öğrenci ve velisinin icazet almak için partisine müracaat etmelerini sağlamak istiyor. Onun okullar için düşündüğü seçme sistemi, mülakatla icazet verme olarak uzun süredir kamu personeli alımında kullanılıyor. İnanmıyorsanız bekleyip görün.

Öğrencinin neye odaklandığını, odaklanması gerektiğini eğitim kademesi geçişlerinde ve personel seçimindeki sınavlar belirler. Devlet, eğitim sistemindeki olası sapmaları sınavlarla denetler. Demokratik eğitimciler, sınavların, eğitim sistemini değerlendirme yerine öğrencilerin seçiminde araç olarak kullanılmasına itiraz ederler. İtirazlarının önemli gerekçelerinden biri de eşit koşullarda eğitim almamış öğrencilerin sınavlarda eşitlenmeye çalışılmasıdır. Evet, merkezi sınavlara adil olmayan bir süreçten geçerek giren öğrenciler –sorular çalınmadığı sürece- yasal olarak eşitliği tartışılmayan ortak bir sınava girerler.

Galiba AKP genel başkanının canını sıkan da bu; adaletsizliğine rağmen öğrencilerin sınavlarda eşitlenmesi! Erdoğan, dinselleşen eğitimin hizmetine sunacağı ancak ortak sınavda başarı şansı bulunmayan milis adaylarına icazet vermesinin önündeki engeli kaldırmak istiyor.

TEOG, YGS ve LYS gibi sınavlar kaldırılır, yerine benzer başka bir sınav getirilmezse, öğrencilerin bir sonraki okul türlerinden birine yerleştirilmesinde öğrencilik dönemindeki okul başarısının esas alınması gerekir. Öğrencinin mezun olduğu okulu, öğretmeni ve okul yönetimini merkeze yerleştiren sınavsız geçişin eğitim kurumlarını güçlendirip saygınlık kazandıracağı düşünülür. Amacı değerlendirme olmayan sınavlara karşıysanız olması gereken bu dersiniz. Fakat sınavların kaldırılmasına karar verenin eğitime dair her pratiği modern eğitimi ortadan kaldırmaya dönükse orada bir dakika durup düşünmeniz gerekiyor. Hele bu Erdoğan ise iki kez düşünmek zorundasınız.

Erdoğan, sorumluluğunu bürokratlarına bağlayarak berbat durumdaki eğitime iyi amaçlarla müdahale ettiği izlenimi de yaratmak istiyor. Toplum, müfredata verdiği tepki ile Erdoğan iktidarının 15 yılı ile bu alanda hesaplaşacağının işaretlerini veriyor. Müfredat tartışmasının Erdoğan iktidarlarının eğitim anlayışının sorgulanmasına vesile olması ve Eğitim Bakanlığının ikna edici açıklama getirememesi Erdoğan’ı tedirgin etti. Eğitime dair her adımları, halkın yönetiminden umudunu kesmesine vesile olan Erdoğan, kötü gidişe dur diyen iyi polis rolünü üstleniyor. Hem de bir başöğretmen edasıyla!

Erdoğan’ın, Atatürk’e layık görülmüş unvanları kullanma hevesini biliyoruz. En son, sıcağına dahil edilmediği Ortadoğu’da tırmandırdığı soğuk savaşı kaybedince, kontrollü olduğu söylenen bir kalkışmanın kazanan tarafı olunca kendini başkomutan ilan etti. Sırada başöğretmenlik var! TEOG çıkışıyla Atatürk’e ait başöğretmenlik unvanına talip olduğu anlaşılıyor. Fakat nafile... Başöğretmen olmak o kadar kolay değil. Her şeyden önce öğrenmeye meyilli olmak, eğitimden anlamak gerek.

Erdoğan öğrenemez, eğitimden anlamaz. Hem başimamlıkla başöğretmenlik birlikte taşınabilecek unvanlar değil; İslam dininin esaslarına hâkim biri olarak kendisine en yakışan unvan başimamlık; orada kalmalı…