Köy okulları 15 Şubat Pazartesi günü, ilkokul ve özel eğitim okulları ile 8. ve 12. sınıflar ise 1 Mart'ta yüz yüze eğitime başlayacak. Eğitimciler, veliler ve öğretmenlerin aşılanması gerektiğini söylüyor, veliler ise tedirgin.

Okullar endişeli açılıyor

Berkay SAĞOL

Covid-19 pandemisi devam ederken, Türkiye'de 14 Ocak'ta başlayan yaygın aşılamanın hızı ise her geçen gün düşüyor. Pandeminin başından beri uzaktan devam eden eğitim öğretim, önümüzdeki hafta başlıyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, köy okullarının 15 Şubat, ilkokul ve özel eğitim okulları ile 8. ve 12. sınıfların ise 1 Mart'ta yüz yüze eğitime başlayacağını açıkladı.

Yüz yüze eğitime ilişkin konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Özellikle yüz yüze eğitimin, uygulamalı eğitimler dışında, bu dönemde başlatılmasının risk teşkil ettiğini söyleyebilirim" dedi. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yüz yüze eğitime geçecek öğretmenlerin listelerini aldıklarını kaydeden Koca, muhtemelen şubat ayının sonuna doğru, bu öğretmenlerin aşılama takviminin başlamış olacağını bildirdi.

Okulların açılması için hiçbir hazırlık yapılmadığını ifade eden Eğitim Sen Manisa Şube Başkanı İsmail Şener, "Biz öğrencilerimizle buluşmak istiyoruz ama aşılama süreci tam bir yılan hikâyesine döndü. Şu anda doğal olarak bizim de endişelerimiz var. Çünkü belirsizlik sürecek gibi gözüküyor. Tüm bu süreçler yaşanırken eğitim öğretimle ilgili herhangi bir planlama yapılmaması, eğitimciler olarak bizleri çok üzüyor. Bizim çocuklarımız bunları hak etmiyor. Bu süreçte uzaktan eğitimde birçok öğrencinin derslere ulaşamadığını biliyoruz. Bizlerin ve öğrencilerin sağlığının korunması için şartlar oluşturulmaması bizi tedirgin ediyor. Öğretmenlerin ve velilerin aşılanması çok kritik" dedi.

Gerekli önlemlerin alınarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini savunan Eğitim Sen Aydın Şube Başkanı Kadir Özdemir ise, "Okula devam etmeyen çocukların, sosyalleşme başta olmak üzere çok farklı problemler yaşadığını gördük. O yüzden yüz yüze eğitimin başlamasını destekliyoruz. Ancak hâlâ gerekli şartların oluşmadığını görüyoruz. Aşılamada henüz eğitim emekçilerine sıra gelmiş değil. Sadece okulları açmış olmak adına açacağız. Okullara ayrılan bütçe oldukça yetersiz. Maarif Vakfı'na pay ayrıldı ama Bakanlığın kendi okullarına pay ayrılmadı. Kaynakların mutlaka MEB'e bağlı okullara aktarılması gerekiyor. Aydın yerelinde STK'lerin ve yerel yönetimlerin de sürecin içine dahil edilmesini istiyoruz" diye konuştu.

SALGIN EĞİTİM KRİZİNE DÖNÜŞTÜ

Salgının aynı zamanda bir eğitim krizine dönüştüğünü vurgulayan Veli-der Muğla Şube Başkanı Dilek Gedik, "25 milyon öğrenci 1 yıldır okuldan uzak ve bunun yaşanması oldukça kötü. Okullar açılması için gerekli koşulların sağlanması gerekiyor. Köydeki çocuklar internet erişimleri olmadığı veya başka olanaksızlıklardan dolayı uzaktan eğitimde çok mağdur oldu. Bu nedenle Veli-der olarak, köy okullarının seyreltilmiş bir şekilde açılmasını en başından beri savunuyoruz. Öğretmenler de bu konuda oldukça duyarlı ve öğrencileriyle okullarına kavuşmak istiyorlar. Öğretmenlerin aşılamada öncelikli olması velilerin talebi. Okullardaki dezenfeksiyon çalışmasını da MEB sağlamalı. Maddi durumu yetersiz olan velilerden para istenmemeli. Bakanlık başka yerlere para aktaracağına bu hizmetleri sağlamalı" ifadelerini kullandı.

Velilerin tedirginlik yaşadığını söyleyen Veli-der Uşak Şube Başkanı Mehmet Küçükakın ise, "Köy okullarının birçoğunda taşımalı eğitim sistemi olduğu için öğrenci servisleri konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Yani çocuklarımızı okula götürebilme konusunda bile sorun yaşıyoruz. Okullarda hijyen ve dezenfektan çalışması da yok. Biz okulların bir an önce açılmasını istiyoruz ama gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz. Köy okullarının çoğunda, çocukların elini yıkayabileceği bir lavabo bile yok. Kaderine terk edilmiş bir halde. Oteller açık, AVM'ler açık, kongreler yapılıyor ama okullar kapalı. İlk olarak okulların açılması gerekiyordu" dedi.