Okulöncesinde MEB’e bağlı resmi kurumlarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 65,3. Öğrenci başına düşen öğretmen sayısı ise 30. Çocukların okulöncesiyle ilk kez okulla tanıştığını anlatan Eğitim Uzmanı Ali Taştan “Dolayısıyla sınıf mevcudunun kalabalık olması büyük bir handikap” dedi

Okulöncesinde sınıflar kalabalık: Derslik başına altmış beş öğrenci

Mustafa Kömüş

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde eğitim veren okulöncesi kurumlarında sınıflar oldukça kalabalık. Bütün okulöncesi kurumlar dikkate alındığında 33,3 olan derslik başına öğrenci sayısı MEB’e bağlı resmi kurumlarda 65,3’e yükseliyor. MEB’e bağlı olan resmi olmayan kurumlarda ise bu sayı 14,5’e düşüyor.

MEB’e bağlı olan özel okulöncesi eğitim kurumlarında derslik başına düşen öğrenci sayısı daha da azalıyor. Bu kurumlarda bu sayı yalnızca 9,5. MEB’e bağlı olmayan özel kurumlarda sayı 6,8’e kadar geriliyor.

Öğretmen sayıları da aynı şekilde. Öğretmen sayıları MEB’e bağlı resmi kurumlarda daha fazla. Toplamda 30 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. MEB’e bağlı resmi kurumlarda 43,4 öğrenciye ise 1 öğretmen denk geliyor. MEB’e bağlı olmayan resmi kurumlarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise 12,2.

MEB’e bağlı olan özel okulöncesi eğitim kurumlarında da öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 12,2. MEB’e bağlı olmayan özel kurumlarda ise 6,5 öğrenci başına bir öğretmen düşüyor.

Büyük handikap

MEB’e bağlı resmi kurumlardaki kalabalık sınıfları değerlendiren Ali Taştan çocukların okulla ilk kez bu dönem tanıştığına dikkat çekti. Taştan şunları söyledi: "Okulöncesi eğitimde ikili eğitime geçildi. Birincisi, ikili eğitim doğru değil. Tam gün eğitim olmalı. Çocukların gelişimi açısından bu önemli. Daha önemlisi, okulöncesinde sınıf mevcutlarının 15’lere düşmesi gerekiyor. Okulöncesi eğitim, çocukların eğitime ilk ayak bastığı dönemdir. Dolayısıyla sınıf mevcudunun kalabalık olması büyük bir handikap. Bu sayının 15 civarında sabitlenmesi gerekiyor, mevzuatta düzenlemeye gidilmesi gerekiyor.”

Taştan çalışan ailelerin okulöncesi dışında da çocuklarını bakıcıya bırakmak zorunda kaldıklarını hatırlattı ve şöyle devam etti:

“Devlet, yurttaşlarına okulöncesinden başlayarak lise sona kadar parasız, nitelikli bir eğitim vermekle yükümlüdür. O açıdan değerlendirildiğinde tamamını yanlış buluyorum. Ayrıca, okulöncesinde devlet okullarında da ailelerden para alınıyor. Bunun da olmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle okulöncesinde çocukların gelişimi tamamlanmamış olduğundan dolayı daha çok ilgiye ihtiyaçları var. Bu tür kalabalık sınıflarda, ikili eğitime dahi geçilse 30 kişilik sınıflar bir okulöncesi öğrencisi için çok fazla.”