Kadir İncesu Tacim Çiçek Doğu Kitabevi tarafından yayımlanan ‘Çocuk Edebiyatı Denilince’ isimli kitabında son yıllarda büyük gelişim ve yükseliş içerisinde olan çocuk edebiyatına dair görüşlerini anlatıyor. Çocuk edebiyatının dört gerçeklikten -yazar, yayınevi, öğretmen ve aile- oluştuğunu belirtiyorsunuz. Bu gerçeklikler birbirini nasıl etkiliyor? Aslında çok şey söylenebilir bu konuda ama yine de özetlemeye çalışayım. Yazar, hangi […]

Okumayı anlamlı kılacak olan çocuk edebiyatıdır

Kadir İncesu

Tacim Çiçek Doğu Kitabevi tarafından yayımlanan ‘Çocuk Edebiyatı Denilince’ isimli kitabında son yıllarda büyük gelişim ve yükseliş içerisinde olan çocuk edebiyatına dair görüşlerini anlatıyor.

Çocuk edebiyatının dört gerçeklikten -yazar, yayınevi, öğretmen ve aile- oluştuğunu belirtiyorsunuz. Bu gerçeklikler birbirini nasıl etkiliyor?

Aslında çok şey söylenebilir bu konuda ama yine de özetlemeye çalışayım. Yazar, hangi yaş grubuna yönelik yazdığını iyi bilmeli. Çünkü yaş aralıkları pedagojik, sözcüksel, soyut, somut düşünme, düş ve gerçeklik algısı düzeyi gibi durumları da iyi bilmeli. Yayınevi de bu olmazsa olmaz alanda tamamlayıcı ve toplayıcı, düzenleyici uzman editörlerle çalışmalı. Öğretmenler ise çocukların bilişsel, ruhsal, pedagojik, sözcüksel ve algısal vs seviyelerini iyi bildiklerinden çocuğa görelik ışığında kitaplar seçip önermeli. Tabi ki okuma alışkanlığını ve önemini kavramış olan öğretmenlerden söz ettiğimin de altını çizmeliyim. Aileler ise günümüzde de eğitimin bir ayağı olduklarına göre geleceğimiz olan çocuklarımız için iyi kitaplar seçme konusunda yetkin olmaya, okurluklarını geliştirmeye ve örnek olmaya çalışmalıdır. Çünkü Goethe’nin dediği gibi, ne yazık ki ‘çocuklar öğütlere kulaklarını kaparlar, örneklere gözlerini açarlar.’ İşte bu dediklerim açısından biri diğerinin sonucu ve aynı zamanda da sebebidir diyeyim.

Çocuk edebiyatının son 40 yıldaki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çeşitli zamanlarda çeşitli mecralarda dillendirdiğim, çocuk edebiyatı denilince de gözlemlerimden, okumalarımdan ve düşündüklerimden soğurduğum gerçeklikleri üzerine konuştuğumuz kitapta detaylandırmaya; bir bakıma tartışmaya açtığımı belirteyim önce. Gerçekten de başlangıçta bizde ve dünyada ‘doğa çocuklar için özel bir şey sunmamış ki biz çocuklar için ayrı bir edebiyat yapalım, yaratalım’ anlamında bir mantığa sahipken birçok yazar, günümüze gelinceye dek son 40 yılda çocuklar için, özellikle de Dünya Çocuk Yılı’ndan bugüne iyi, doğru ve güzel işler yapıldı. Yapıtlar yazıldı. Peki, yeterli mi? Hayır, çünkü yapılanlar yapılabileceklerin yüzde, binde biri bile değil çocuklar için bana göre…

Çocuk edebiyatının temel sorunları nelerdir?

Okumayı anlamlı yapacak olan çocuk edebiyatıdır. Çünkü okur-yazarlık konusunun temel taşıdır. Bu sadece çocuk edebiyatı kavramının ileri sürülmesiyle eksikliklerin giderileceği anlamına gelmez, gelmemeli de. İrdelendikçe durumun farklı boyutlara sahip olduğu görülür, anlaşılır. Bu, hem edebiyat hem de çocuk kavramıyla etle tırnak gibi iç içedir. Bu yüzden çocuk ve edebiyat kavramları üzerinde durmak gerekir. Çocuk edebiyatı, adından da anlaşıldığı gibi dönemsel bir nitelik taşır. Bu dediklerim doğrultusunda tecimsel kaygılarla otomasyon üretim olması, çocuk edebiyatının bana göre en temel sorunu; başkaları daha başka sorunlar söyler kesinlikle. Bana göre temel sorun çocuklar üzerinden kâr etmek için otomasyon üretmek ve kurgusu, dili konusu yüzünden çocuğu okumaktan soğutan kitaplar yayımlamak…

Küçük yaşlarda okumayı seven çocukların ilerleyen yaşlarda kitaba olan ilgilerinin azaldığı şeklinde bir görüş var. Bu görüşe katılır mısınız?

Katılmamak olası mı? Çünkü okuma alışkanlığı kendimiz olabilmemiz yolunda bir olmazsa olmaz. Şimdi, burada edebiyat tarihçisi Cevdet Kudret’in okullar okuma alışkanlığı kazandırabilse başka hiçbir şey kazandırmasa da olur sözünü anımsatmak isterim. Okuyan insan kendi özel dünyasını yaratır. Kendi özel dünyasını yaratan insan da, insana karşı davranışlarında, eylemlerinde daha insani olur. Geçmişten bugüne baktığımızda edebiyatta, sanatta, bilimde, teknolojide, demokrasi ve insan haklarında ilerleme kaydeden toplumların okumayı ve okuma alışkanlığı edinen bireylerin yetiştiği toplumlar olduğu görülür.

Özel bir okuldaki kitap şenliği sırasında bir veli, “Kitaplarda anlatılan konular çok güzel, her şey olumlu. Fakat gerçek hayat böyle değil. Çocuklar okuduklarının karşılığını hayatta göremeyince ne yapacaklarını şaşırıyor” demişti.

O veli yerden göğe kadar haklı. Çünkü okulların da, en azından çocuk edebiyatının da ana amacı onları hayata hazırlamaktır. Sorunlara çözüm üretebilme yetisi kazandırmaktır. Bir gün hayatlarını kendi başlarına yaşayacaklarını, yanlarında yanı başlarında ol(a)mayacağımızı onların da ebeveynleri olarak bizim de bilmemiz gerekiyor. Ne yazık ki çocuk edebiyatı şemsiyesi altında öylesine gerçekdışı konularla kurgulanmış albenili kitaplar var ki… Saymakla, anlatmakla bitecek gibi değil… O yüzden derdim çocukları önemseyen yazar, yayıncı, öğretmen ve aile.