Okunmamış mesajlarımız var. E-postamıza gelmiş gibi, sms olarak gönderilmiş gibi…
Aslında bunlar spam mi değil mi onları da bilemiyoruz.
Çünkü yine ve peş peşe tuhaf mesajlar veriliyor. Belki bize göre spam türünden ama aslında okumasını bilenler okuduğunda onlara anında “tamam mesajı aldım” dedirten türden…
Sekiz yüz subay Harp Akademilerinde Tayyip Erdoğan’ın verdiği konferansı dinlediler, AA haberine göre coşkun şekilde alkışladılar ve fotoğraflarda görüldüğü üzere esas duruşta selamladılar.
Mesajı her kesim elbette kendi meşrebine göre almıştır. Bencileyin algıladığım mesaj şöyle: Başbakan cemaate döndü ve “Sizin elinizin altında şunca polis filan varsa benim emrimde de çakı gibi bir ordu var. İşte bu kadar!” dedi.
Ayrıca muhtemelen Suriye’ye müdahale seçeneğinde ABD de merak ettiği desteği bu mesajla almış oldu: AKP hükümeti ve TSK tek bir yumruktur ve kendilerine verilecek görevleri ifaya hazır ve amadedir.
Zaten bundan birkaç gün önce de CIA başkanı mı ne gelmişti, normal olarak kendi “dengi” MİT başkanıyla görüşmek yerine Başbakan ile istişare etmişti. Yani? Amerika ile ilişkiler sadece Pensilvanya üzerinden mi sürer sanırdınız muhteremler, madem öyle işte böyle…
Ve bir de “yeni” Kürt politikası… Hodri meydan politikası mı?
Acaba hakikaten öyle mi? Hükümet kaynaklarından “sızdırılan” bilgilerin bir aktarımına göre bu yeni tercihte BDP dahi muhatap alınmayacak, devlet yalın kılıç kendini yeniden ortalığa atacak; ikinci aktarımına göre ise PKK, İmralı muhatap alınmayacak ama… Meclis zemininde yani BDP ile görüşmeler sürecek…
Lakin her iki aktarımdaki ortak nokta, üç vakit sonra Erbil’de Barzanilerin inisiyatifinde düzenlenecek bir Kürt konferansında PKK’ye öncelikle silah bırakması şartının koşulacak olması; yani Barzani’nin arabulucu misyonu yüklenmesi dayatılacak. İyi de, Kürt hareketi gözünde Barzani’nin bu türden dayatmalarda Yalova kaymakamından fazla bir işlevi olmadığı her seferinde görüldü, bu biliniyor. Peki ne olacak?
Buna karşı kontra ataklar mesela Karayılan’ın Suriye hakkındaki demecinde derhal dile getirilmiş mi oluyor? Türkiye Suriye’ye müdahale ettiğinde ortalık savaş yerine döner, diyor Karayılan… Bu meydan okuyuşta sadece AKP hükümetine değil, ABD’ye de ince bir mesaj gönderildiği aşikar değil mi?
Adalet Ağaoğlu bir romanında şöyle yazmıştı: “Bir gün, hiç almamış gibi yapamayacağın bir telgraf aldığın zaman…”
İşte böyle; şimdi bizlere de almamış gibi yapamayacağımız türden böyle telgraflar çekildi, bu mesajları almamış gibi yapamıyoruz, spam kutusuna da atamıyoruz.
Bu mesajlar posta kutumuzda duruyor. Okunmamış mesajlar olarak…
Ama mutlaka okunması ve üzerinde kafa yorulması, analiz edilmesi lazım gelen mesajlar.
Ey muhterem okur! Bu haftalık benim buna pek vaktim yok. Seyahatteyim ve seferi haldeyim. Ve yazı işleri müdürüm İlker Yaşar, “seferi haldeki köşe yazarının yazı yazması vacip değildir” diye fetva dahi vermişken… en iyisi daha fazla vaktinizi almayayım.
Ama sizin posta kutunuzda da mutlaka duruyordur yukarıda sözünü ettiğim okunmamış mesajlar. Bir zahmet okuyun. Mutlaka önemli sonuçlara ulaşacaksınızdır. Benden söylemesi…