Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Köşeyazılarında çok sık karşılaştığım kimi yazım yanlışlarını bazen ad belirtmeden, “ortaya karışık” yazıyorum. Ama böyle yapınca kimse üstüne alıp yanlışını düzeltme zahmetine katlanmıyor. Demek ki etkili bir yöntem değil bu. O zaman bize de “adrese teslim” yazmak kalıyor! “Arkadaşlar, ‘de’ ve ‘ki’ bağlacı ayrı yazılır” diye kaç kez uyardım. Neredeyse özdeyiş haline getirdim bu tümceyi! […]

Köşeyazılarında çok sık karşılaştığım kimi yazım yanlışlarını bazen ad belirtmeden, “ortaya karışık” yazıyorum. Ama böyle yapınca kimse üstüne alıp yanlışını düzeltme zahmetine katlanmıyor. Demek ki etkili bir yöntem değil bu. O zaman bize de “adrese teslim” yazmak kalıyor!

“Arkadaşlar, ‘de’ ve ‘ki’ bağlacı ayrı yazılır” diye kaç kez uyardım. Neredeyse özdeyiş haline getirdim bu tümceyi! Görüyorum ki yanlışta hâlâ direnenler var. Adının başında “Prof.” sanı bulunan kimi kalemler bile aldırmıyor kurala!

Dahası var: “Her şey” ayrı, “birçok” bitişik yazılır demekten de dilimde tüy bitti! Mısır’daki sağır sultan bile duydu sesimi ama ülkemdeki kimi kalemlere söz anlatmak kolay değil. Böyle durumlarda kendimden ve bildiklerimden kuşkuya düştüğüm, “Acaba ben mi yanlış biliyorum?” diye duraksama geçirdiğim oluyor. Günümüzde “doğru bilgi”nin bu denli önemsizleştirilmesi düşündürücü. Her alanda böyle bir durum söz konusu. Hepimiz her şeyi çok iyi bildiğimizi düşündüğümüz için yazım kuralları konusunda da umursamaz davranabiliyoruz.

Neyse ki Türkçe sevdalısı okurlarımız var! Onların gözünden hiçbir şey kaçmıyor! Gazetelerde gördükleri yanlışları anında iletiyor, eleştirilerini paylaşıyorlar. İzmirli okurumuz Av. Nuray Tülek de bunlardan biri. Hemen her hafta, uyarıları ve eleştirileriyle güç veriyor çabamıza. İşte Sayın Tülek’in son iletisi:

“Merhaba Attila Bey,
     Sosyal medyada özensiz yazılarla karşılaşmaya alıştık. Ne yazık ki bu özensizlik diğer alanlara hızla bulaşıyor. BirGün’ün sayfalarında da ‘yanlız’, ‘hiç bir’, ‘heryer’ gibi fahiş hataları görünce yazıyı okuma isteğim kayboluyor. Bu köşeyazıları hiç mi süzgeçten geçirilmiyor?
Sevgi ve saygılarımla…”

***

Sözü daha fazla uzatmadan taze bir örnekle noktayı koyalım:

Nevşin Mengü, 18 Haziran 2019 günlü BirGün’deki “Herkes yıkama yağlamaya alışkın” başlıklı -içerik olarak da katılmadığım- köşeyazısında, “birçok” sözcüğünü defalarca ayrı yazmış. Bir yerde olsa, “vuruş yanlışı” deyip geçeceğim. Ama öyle olmadığı anlaşılıyor. Bir yanlış, yazı boyunca sürekli yineleniyorsa, ister istemez, bunu yapanın yazım bilgisinden kuşkuya düşüyor insan.

Ünlü olmak, bize dilde özensiz davranma hakkını vermez; tersine, daha çok sorumluluk yükler. Çünkü insanlar; sevdiği, değer verdiği kişileri izler, onlara öykünür. Öyleyse topluma “doğru örnek” olma sorumluluğumuz var…

***

HAFTANIN NOTU

Yaprak dökümü sürüyor

Yaşamını yurtdışında sürdüren eski Türkiye İşçi Partisi üyelerinden, siyaset bilimci ve yazar. Dr. Ataman Aksöyek, 12 Haziran günü F: Almanya’nın Düsseldorf kentinde aramızdan ayrıldı. Onun ölümüyle, son günlerde art arda yitirdiğimiz “eski tüfek” yoldaşlarımıza bir yenisi daha eklenmiş oldu.

Ailesi Rizeli olan Ataman Aksöyek, 1937 yılında İstanbul’da doğdu. Bir dönem Belçika’da “EuroTürk” gazetesi çalışmalarına destek verdi. Doğan Özgüden ve İnci Tuğsavul çiftinin çıkardıkları İnfo-Türk bülteninin Almanca çevirilerine katkıda bulundu. Türkiye Göçmen Dernekleri Federasyonu (GDF) Yönetim Kurulu Üyesi ve Göçmen Forumu Kurucu Genel Sekreteri olarak yurtdışındaki işçilerimizin sorunlarının çözümü için uğraştı. Zor günlerde bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm savaşımının “düşün ve eylem adamı” olarak, yaşanası bir dünya için emek verdi. Uzunca bir süredir “Küyerel” sitesinde siyaset stratejileri üzerine kuramsal yazılar yazıyordu.
Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.