Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Hürriyet gazetesinde başladığı “Medya Ombudsmanlığı” görevini daha sonra sanal ortamda başarıyla sürdüren değerli meslektaşımız Faruk Bildirici, bu çalışmasını geçen hafta yeni bir aşamaya taşıdı. Şimdiye değin bireysel düzlemde yürütülen “Okur Temsilciliği” çalışmaları, bu girişimle kurumsal bir yapıya kavuşmuş olacak. Faruk Bildirici, artık BirGün’ün de aralarında yer aldığı ve yeni katılımlarla genişleyecek basın yayın organları için üstleniyor bu görevi. Kendisiyle “Medya Ombudsmanlığı” sözleşmesi imzalayan her yayın kuruluşu bu hizmetten yararlanabilecek. Faruk Bildirici, hakemliğini kabul eden yayın organlarını etik açıdan denetlerken bu kurumların okurlarıyla ilişkilerini de düzenlemeye çalışacak. Böylece gazete, televizyon ve haber sitelerinin “medya etiği” ilkeleri doğrultusunda yayın yapmaları sağlanmış olacak...

Türkiye’nin ilk “Medya Ombudsmanlığı” sözleşmesi sayılabilecek “Basın Ahlak Yasası” ve buna bağlı “Basın Şeref Divanı”, 1960 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi öncülüğünde yaşama geçirilmişti. İsveç Basın Konseyi örnek alınarak oluşturulan ve uzunca bir süre basında özdenetim görevi yapan “Basın Şeref Divanı”, sonraki yıllarda medyanın nitelik değiştirmesiyle işlevini yitirip sönümlendi. Bu boşluktan yararlanan siyasal iktidar, medyayı denetlemek için tümüyle kendisine bağlı bir kurum olarak RTÜK’ü oluşturdu.

Faruk Bildirici’nin yeni girişimi, “Basın Şeref Divanı”ndan kimi farklılıklar taşısa da sonuç olarak “Medya Ombudsmanlığı” da basın ahlak kurallarının yayın alanında sağlıklı işleyişini amaçlıyor.

Bu önemli girişim keşke tez zamanda finans ve kadro sorununu çözerek kalıcı bir yapıya dönüşse de özlemini çektiğimiz bağımsız/ yansız gerçek bir basın denetim kurumuna kavuşsak!

İşte o zaman RTÜK denen iktidar sopası Medya Komiserliği’nin ülkemiz için ne denli gereksiz, hatta sakıncalı bir kurum olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

***

Yeni Okur Temsilcimiz Faruk Bildirici, göreve başladığı gün kendisine ulaşan okur mektuplarından birini, “Bu senin alanına giriyor” diyerek bana yönlendirdi. Birgül Ergev adlı okurumuz, iletisinde şöyle diyordu:

“Artık sadece BirGün gazetesini para verip alıyorum. Diğerlerini internetten izliyorum. 1 Şubat 2022 tarihli BirGün’ün internet sayfasında bir yanlış kullanım dikkatimi çekti:

‘Dekan kendisini jüri atadı’.

Haberin spotu da şöyleydi:

‘Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde hukuksuzluklar sürüyor. Dekan Prof. Dr. Hacı Yakup Öztuna, kendisini Sahne Sanatları Anasanat Dalı doktora jüriliğine getirdi.’ (https://www.birgun.net/haber/dekan-kendisini-juri-atadi-375469)

Jüri’ kelimesi bir grubu ifade eder. Eğer bu gruptaki tek bir kişiden söz ediyorsanız, ona ‘jüri’ değil ‘jüri üyesi’ denir. Yani Dekan Bey kendisini jüri olarak atayamaz, jüri üyesi olarak atayabilir. Ayrıca ‘jürilik’ diye bir kelime de yok. Kolay gelsin. İyi günler.”

Okurumuzun uyarısı ve açıklaması öylesine yerinde ki ben bu haklı eleştiriye yalnızca katıldığımı belirtmekle yetiniyorum.

***

SANAL ORTAMDAKİ YANLIŞLAR

Sanal ortamdaki haberlerde daha çok karşılaşıyoruz yazım yanlışlarıyla. Sanıyorum hızlı haber akışı ve zamanla yarış gibi etmenler yol açıyor bu olumsuzluğa.

Okurlar artık basılı gazetelerden çok, sayısala yönelmiş. Gelen iletilerden anlıyorum bunu.

18 Ocak 2022 tarihli birgun.net’teki bir haberin başlığını eleştiren iletiler aldım üst üste. “Böyle başlık olur mu?” diye soruyordu okurlardan biri. Başka bir okurumuzun aynı konudaki eleştirisi daha da sertti:

BirGün’ün ana sayfasını kim hazırlıyor? Bazen öyle yanlışlar yapılıyor ki... Yoksa dile hassas okurları harekete geçirmek için kasıtlı mı yapılıyor? Bugünkü yanlışımız: ‘fotoğraf çekinmek’… Sevgiyle, dostlukla ve sağlıklı bir yıl dileklerimle... / Meriç Gök

okur-temsilcisi-yola-cikarken-977543-1.

Ne denli dikkat edilse de teknik yanlışların önüne geçilemiyor ne yazık ki. Yalnız BirGün’de değil, Cumhuriyet’in sayısal baskılarında da her gün benzer yazım yanlışları görüyoruz. Sözgelimi 21 Ocak günlü cumhuriyet.com.tr’nin anasayfasında kocaman puntolarla şöyle bir başlık yer almıştı:

“İstanbul için art arda açıklamalar art arda”

okur-temsilcisi-yola-cikarken-977544-1.

***

ZAFER ARAPKİRLİ

BirGün’ün geleni gideni çoktur! Her yayın organında olduğu gibi, gidenlerin yerine yeni arkadaşlar gelir. En son Zafer Arapkirli katıldı aramıza. Kendisine hoş geldin diyorum.

Zafer Arapkirli, deneyimli bir gazeteci ve yayıncıdır. Mesleğe Cumhuriyet gazetesinde başlamış, BBC gibi uluslararası bir yayın kuruluşunda ve Türkiye’de çeşitli televizyon kanallarında çalışmıştır. Şimdi KRT TV’de “Medyaterapi” adlı bir izlenceyi hazırlayıp sunuyor. Kendisinin Türkçeye özen gösteren bir meslektaşımız olduğunu biliyorum. O nedenle, çalıştığı kurumun adının doğru seslendirilmesine yardımcı olmasını diliyorum. O kanalın adındaki kısaltmanın okunuşu, Türkçenin yazım kuralına göre “Ka Re Te” değil “Ke Re Te”dir. Anımsatmak istedim.

***

HAFTANIN NOTU

Trabzon’u kirli işlerinize alet etmeyin! 10 yaşındaki çocuktan yeni Ogün Samast’lar mı yaratmak istiyorsunuz?