İhraç edilen beş akademisyenin yaptığı çalışma, 19 Ocak’ta altıncı kez uzatılması beklenen OHAL döneminde  yayımlanan 1194 maddeden oluşan 30 KHK’nin geleceğe dönük düzenlemelerle 2019’dan sonra geçilmesi planlanan yeni rejimin yapılanmasını sağladığını gösterdi. 1000’in üzerinde yasa maddesinde yapılan değişikliklerle ezici çoğunluğu OHAL’in ilanı nedenleriyle ilişkili olmayan düzenlemelerle, milli savunma ve iç güvenlikten yargı ve personel rejimine, ekonomi ve sosyal güvenlikten idari yapıya, eğitim ve sağlığa kadar birçok alanda devlet-toplum ilişkilerini yeniden yapılandıran değişikliklere gidildi.

Olağanlaşan OHAL: KHK’lerle yeni rejim inşası

BirGün/Ankara

İktidar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 20 Temmuz’da uygulanmasına başlanan ve altıncı kez uzatılması kararlaştırılan OHAL döneminde yürürlüğe koyduğu 30 KHK ile ülkenin siyasal, toplumsal, ekonomik yapılanmasını kendi idelojisi doğrultusunda “geleceğe dönük” olarak büyük ölçüde değiştirdi.

Üniversitelerden ihraç edilen akademisyen İsmet Akça, Süreyya Algül, Hülya Dinçer, Erhan Keleşoğlu ile Barış Alp Özden, “Olağanlaşan OHAL/KHK’ların yasal mevzuat üzerindeki etkileri” isimli raporda, 20 Temmuz’da uygulanmasına başlanan OHAL döneminde yayımlanan KHK’ler ışığında yaşanan mikro ve makro değişimleri incelendi. Beş akademisyen OHAL KHK’ları eliyle Türkiye’nin yönetsel yapısında ve yasal rejimde gerçekleştirilmek istenen yapısal dönüşümün bir tahlilini yaparken böylece siyasi iktidarın, olağanüstü rejim usullerini kullanarak siyasi/hukuki/ toplumsal kurumları nasıl yeniden yapılandırdığını gözler önüne serdi.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından, ilki 23 Temmuz 2016’da sonuncusu ise 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı KHK olmak üzere toplam 30 olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarıldı. Çıkarılan OHAL KHK’larının sadece 4’ü TBMM’de görüşüldü ve kabul edilerek yasalaştı. Diğerleri ise Meclis ve kendisini “yetkisiz” ilan eden Anayasa Mahkemesi denetiminden geçmeksizin uygulamaya koyuldu. Böylece OHAL KHK’ları üzerindeki siyasi ve yargısal denetim etkisiz kılındı.

Raporda yer alan tespitlere göre, bu KHK’larla, yeni bir suç tanımı getirilerek, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen yüz binin üzerinde kamu görevlisi ihraç edildi. Yüzlerce şirket, dernek, vakıf, sendika, üniversite, okul, hastane, televizyon kanalı, gazete vs. kapatıldı ve bu kurum ve kuruluşların malvarlıklarına el konuldu. OHAL KHK’ları, temel hak ve özgürlükleri sınırlandırmaya yönelik tedbirlerin yanı sıra, çok sayıda kanunda da önemli ve kalıcı değişiklikler yaptı.

olaganlasan-ohal-khk-lerle-yeni-rejim-insasi-412772-1.

20 Temmuz 2016-27 Aralık 2017 tarihleri arasında yaşananlara ilişkin raporda yer alan tespitler özetle şöyle:

  • *Toplam bin 194 maddeden oluşan 30 adet OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi (KHK) yayınlandı ve bunlarla mevzuat alanında toplam 1000 maddenin üzerinde yeni düzenleme yapıldı. Çoğunluğu OHAL’in ilan ediliş nedenleriyle ilişkili olmayan bu düzenlemelerle, milli savunma ve iç güvenlikten yargı ve personel rejimine, ekonomi ve sosyal güvenlikten idari yapıya, eğitim ve sağlığa kadar birçok alanda devlet-toplum ilişkilerini yeniden yapılandırmayı amaçlayan değişikliklere gidildi.
  • *OHAL KHK’ları ile herhangi bir yargı kararına gerek duyulmaksızın, kamu çalışanlarına, dernek ve vakıflara, medya kuruluşlarına, şirketlere ve belediyelere yönelik, ihraç, kapatma, mal varlıklarına el koyma ve kayyım atama gibi çeşitli ağır tedbirler uygulandı. OHAL süresince 115 bin 516 kamu çalışanı için ömür boyu kamu görevinden ihraç kararı verildi. 24 Aralık 2017 tarihi itibarıyla 117 üniversiteden, 386’sı Barış için Akademisyenler bildirisine imza verenler olmak üzere, 5822 akademisyen ihraç edildi.
  • *KHK’larla 49 özel sağlık kuruluşu, özel öğrenci yurtları ve pansiyonları da dahil olmak üzere 2271 özel öğretim kurum ve kuruluşları, 146 vakıf ve 1427 dernek, 15 vakıf yükseköğretim kuruluşu ve 19 sendika kapatıldı. KHK’lar eliyle kapatılan gazete ve dergiler, yayınevi ve dağıtım kanalları ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sayısı ise, 24 Aralık 2017 tarihi itibarıyla, kapatılma kararları kaldırılan 26 adedi hariç, toplam 148’e ulaştı. Kapatılan medya ve basın kuruluşlarının 71’i özel radyo ve televizyon, 77’si ise gazete/ dergi/yayınevi/dağıtım kanalından oluşmaktaydı.
  • *TMSF’nin Temmuz-Eylül 2017 dönemini kapsayan Üç Aylık Raporuna göre aktif büyüklüğü 47 milyar TL’ye yaklaşan ve yaklaşık 49 bin 928 kişinin çalıştığı 1022 şirket ve ticari işletmeye kayyım atandı.

BAŞKAN'IN ORDU ÜZERİNDE KONTROLÜ

OHAL KHK’larıyla yapılan düzenlemelerin çok önemli bir kısmı savunma ve emniyet alanını düzenledi. Bu alandaki düzenlemeler asker-sivil ilişkileri yeniden yapılandırıldı çeşitli yasalarda başta Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları olmak üzere askeri makamların yetki ve görevlerini sona erdirildi veya ciddi biçimde sınırlandırıldı ve yetkileri esas olarak MSB, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığında toplandı. Bu düzenlemeler siyasi iradenin, 2017 anayasa değişiklikleriyle beraber düşünüldüğünde Başkan’ın, askeri kuvvetler üzerinde kontrol tekeli kurmasına yönelik olduğu görüldü.

Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları Milli Savunma Bakanına bağlandı. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı ve Başbakana kuvvet komutanlarına doğrudan emir verebilme yetkisi tanındı. MSB’nin teşkilat yapısı Genelkurmay Başkanlığı ve TSK’dan ayrıştırıldı. Alınan tedbirler ve yapılan düzenlemeler ile askeri okullar kapatıldı ve askeri eğitim alanı MSB’ye bağlı kurulan MSÜ’ye devredilerek MSB’nin yetki ve kontrolüne alındı. YAŞ’ın üyelik yapısındaki değişiklikle Adalet, Dış ve İçişleri Bakanları eklenirken ordu komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı ile Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramiraller çıkarıldı. Böylece sivillerin hakimiyeti sağlandı. YAŞ’ın toplantı sıklığı azaltıldı. Genelkurmay Başkanının ve İkinci Başkanının yetki ve etkisi kısıtlanırken, Başbakanın ve Milli Savunma Bakanınınkiler artırıldı. Savunma sanayii alanındaki iki önemli kurumda da Cumhurbaşkanını belirleyici kılan veya muazzam güçlendiren düzenlemeler yapıldı. Daha önce MSB’ye bağlı olan Savunma Sanayi Müsteşarlığı Cumhurbaşkanına bağlandı ve Cumhurbaşkanına önemli yetkiler tanındı. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı için de Cumhurbaşkanı başkanlığında bir mütevelli heyeti tayin edildi. Askeri yargı alanında Askeri Hâkimler Kanunu, Askeri Yargıtay Kanunu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu yürürlükten kaldırıldı. Bu aslında 16 Nisan 2017 Anayasa Değişiklikleri Referandumu ile Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve diğer askeri mahkemelerin kaldırılmasının doğal bir uzantısı olarak da gerçekleştirildi. Buralarda görev yapan hâkimler MSB kadrolarında görevlendirildi. TSK İç Hizmet Kanunu’ndaki değişikliklerde sivil amirlerin yetkisi artırıldı ve disiplin cezası vermelerine olanak veren bir düzenleme gerçekleştirildi.

Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları askeri veya güvenlik değil genel kolluk kuvveti olarak tanımlandı ve İçişleri Bakanlığına bağlandı. TSK ve Genelkurmay ile bağları ya tamamen koparıldı ya da aslen seferberlik ve savaş hali ile sınırlandı.

Genelkurmay Başkanı olabilmek için kuvvet komutanlığı yapma koşulu kaldırıldı. Genelkurmay Başkanı artık sadece savaşta (yani barışta değil) Silahlı Kuvvetlerin komutanı olarak tarif edildi. GB’nin teşkilat, kuruluş ve kadrolarının sınırı belirlendi, tüm TSK’ya göndermede bulunan hale son verildi. Genelkurmay Başkanının görev, yetki ve sorumluluklarında önce radikal bir kısıtlamaya gidildi ardından ise MSB’nin görevleri saklı kalmak kaydıyla önemli bir kısmı yeniden yasaya konuldu. Bununla birlikte, yapılan düzenlemelerle Genelkurmay Başkanının kuvvet komutanlarının atanmasından subay ve astsubayların yurtdışı izinlerini kullanmasına ilişkin olanlara kadar irili ufaklı birçok konuda yetkileri kısıtlandı. Aynı yetki kısıtlaması kuvvet komutanlıkları için de gerçekleştirildi. Bu yetkiler ya MSB’ye ya da İçişleri Bakanlığına bırakıldı.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne bağlı eğitim hastaneleri ve diğer tüm askeri sağlık kuruluşları Sağlık Bakanlığına devredildi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne bağlı yükseköğretim birimleri Sağlık Bakanlığına bağlı Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devredildi.

TSK’da gerçekleşen yüksek sayıda ihraçlar sonrasında ortaya çıkan personel açığının kapanması ve yeniden yapılanma sonrası duyulan personel ihtiyacının karşılanması için personel temini, görev süresi, yaş haddi vb. konularda kolaylaştırıcı düzenlemeler yapıldı. Bu açıdan özellikle pilot ve yanı sıra paraşütçü, denizaltıcı vb. personel açığını gidermek üzere ayrıca özel düzenlemelere gidildi.

MSB, bağlı kurum ve kuruluşlardaki personelin, kıt’a içinde veya kıt’a dışında askeri personelin güvenlik soruşturmasında aynı zamanda artık doğrudan Cumhurbaşkanına bağlanan MİT’in yetkilendirilmesi oldu.

olaganlasan-ohal-khk-lerle-yeni-rejim-insasi-412768-1.

MİT, CUMHURBAŞKANI'NA BAĞLANDI

Emniyet alanında, telekomünikasyon ve internet teknik ve anlık istihbarat toplama stratejik alanlar olarak görüldüğünden bu alanlardaki denetimin güçlendirilmesi amacıyla değişikliklere gidildi. TİB kapatılıp yerine bu alanda tek yetkili BTİK kuruldu. Özel Harekat Polisi alımında KPSS şartı aranmaksızın fiziki yeterlilik ve mülakat sınavları ile adaylık getirildi. Özel Harekat Başkanlığı merkez teşkilatı içerisinde ayrı bir başkanlık olarak yeniden tanımlandı. İdari kararla pasaport verilmeme işlemi genişletildiği gibi önceden EGM bünyesinde verilen pasaport ve sürücü belgesi vb. belgelerin artık Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından sağlanması kararlaştırıldı. İçişleri Bakanlığının yurtdışı teşkilatı kurmasına imkan sağlandı. Özel güvenlik görevlisi olabilme koşulları sıkılaştırıldı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması her an yapılabilir hale getirildi.

Toplam 14 bin 500 yeni mahalle ve çarşı bekçisi kadrosu ilan edildi.

MİT, başkanlık sistemine geçişi öngören referandumdan sonra, daha 2019 Başkanlık seçimleri yapılmadan KHK ile doğrudan Cumhurbaşkanına bağlandı. Başbakanla ilgili yetkiler Cumhurbaşkanına devredildi. Teşkilat, askerlerle ilişkileri zayıflatılacak şekilde yeniden yapılandırıldı.

HAK ARAMA YOLLARI KAPATILDI

KHK’lerle yargı alanında özellikle de ceza muhakemesinde sanığın adil yargılanma hakkını, kişi özgürlüğü hakkını ve özel yaşamın gizliliğini etkileyen önemli yapısal değişiklikler hayata geçirildi. Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler tarafından güvenceye alınan bir dizi hakka müdahalenin sınırları genişletildi. Tutukluluk ve gözaltı sürelerinin uzatılması; savcılığın arama, el koyma, izleme gibi soruşturma tedbirlerine karar verme yetkilerini genişleten ve bu yetkiler üzerindeki yargısal denetimi zayıflatan düzenlemeler; duruşmalı yargılanma, avukatla temsil edilme hakkı ve yargılamada silahların eşitliği ilkelerini etkileyen değişikliklerle adil yargılanma hakkının kısıtlanması buna örnek gösterilebilir. KHK’ler kapsamındaki işlemler bakımından yürütmeyi durdurma verilememesi ve karar veren kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğuna gidilememesi ve kamu görevinden ihraç gibi olağanüstü hal tedbirlerine karşı yargısal başvuru yolunun kapatılması, hak arama özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtladı; OHAL işlemleri nedeniyle hesap verebilirliği zorlaştırarak, bu işlemler etrafında bir cezasızlık zırhı örülmesi tehlikesi yarattı. İstinaf yolunun işleyişi ve çeşitli itiraz usulleri yeniden düzenlendi; vali, kaymakam, milletvekilleri ile hakim ve savcıların soruşturma ve kovuşturma usulleri kapsamlı değişikliğe uğratıldı. Böylece hem bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ölçüsüzce kısıtlayan hem de yargı sisteminin işleyişini ve yargısal güvenceleri ciddi biçimde etkileyen düzenlemeler hayata geçirildi.

olaganlasan-ohal-khk-lerle-yeni-rejim-insasi-412776-1.

BASINA DARBE

Basın alanında ise düzenleyici kurum olan RTÜK’e geçici ve belirli koşullarda kalıcı yayın durdurma yetkisi verilerek RTÜK’ün basın kuruluşları üzerindeki denetimi arttırıldı. Aynı zamanda terör saldırılarının medyada işlenmesine ilişkin de yeni bir kural getirildi ve kuralın gerekçesi olarak bu yayınların “terörizmin çıkarlarına hizmet edecek sonuçlar doğurmaması” gerektiği belirtildi. Bu ifadenin içerdiği belirsizliğin belirli siyasi konuları ele alan gazeteciler için caydırıcı etki yaratacağı şüphesizdir. RTÜK’e ayrıca medya kuruluşlarının lisans taleplerini ulusal güvenlik ve kamu düzeni gerekçesiyle reddedebilmesi için neredeyse sınırsız bir takdir yetkisi de verildi. Bu düzenlemeler içerdikleri orantısız yaptırımlarla, basın ve yayın kuruluşları üzerinde OHAL süresiyle sınırlı olmayan çok ağır bir baskı yaratma tehlikesi içermektedir. Son olarak KHK ile, YSK’nın genel yayın ilkelerine ve tarafsız yayıncılığa aykırı yayın yapan medya kuruluşları üzerindeki denetim ve cezalandırma yetkisi kaldırılarak, özellikle seçimler sırasında adil ve tarafsız yayıncılığın ihlali yaptırımsız bırakıldı.

EKONOMİDE OHAL

El konulan bini aşkın şirket ve ticari işletmenin yönetimi, gelirlerinin kontrolü ve tasfiyesi hakkında önemli düzenlemeler yapıldı. Türkiye Varlık Fonu’nun kaynakları ve finansmanının kapsamı KHK’larla genişletildi. OHAL süresi boyunca iflas erteleme başvuruları yasaklanarak ekonomik sorunlar ertelenmeye çalışıldı. İşsizlik Sigortası Fonu’nun kuruluş amacı dışında, işverenlere destek olmak amacıyla kullanılmasına KHK ile yapılan yeni düzenlemelerle devam edildi. Büyüme temposu düşen inşaat sektörünü destekleyecek bir dizi değişiklik de yine KHK’lar eliyle hayata geçirildi.

Sosyal güvenlik ve sosyal politika alanlarında da kapsamlı düzenlemeler yapıldı. Özellikle güvenlik personeli, korucular ve köy muhtarlarının sosyal haklarında önemli değişikliklere gidildi. Grev yasaklamalarının kapsamı genişletildi; ekonomik nedenlerle ve “finansal istikrar” gerekçesiyle grev ertelemenin önü açıldı.

Kamu hastanelerinin yönetim ve işleyişinde de çok köklü değişiklikler yapıldı.

EĞİTİMDE DÜZENLEMELER

Eğitim alanında yapılan düzenlemeler özellikle özel öğretim kurumları ve öğrenci yurtları üzerindeki devlet kontrolü ve denetimini daha da artırmayı hedefledi. İktidar tarafından eğitim alanının yeniden yapılandırılmasında önemli bir rol verilen Türkiye Maarif Vakfı’na yeni yetki ve ayrıcalıklar tanındı. Diğer yandan milli eğitim ve yükseköğretim çalışanlarının hak ve özgürlüklerini sınırlayan bir dizi değişiklik yapıldı. Bunlarla birlikte rektör seçimlerinde, yıllık izin ve yurtdışına çıkışlarda ve öğretim üyelerine ilişkin disiplin soruşturmalarında YÖK ve Cumhurbaşkanlığına önemli yetkiler tanındı, üniversitelerin özerklik alanı daha da daraltıldı.