Olay tende gerçekleşir, bedenlerin bedenlere dokunduğu yüzeyde. Duyu organlarımız tenin yüzeyindedir. Ten görür, ten koklar, ten işitir, ten dokunur, şeylerin tadını ayırt eden de tendir. Kısaca ten duyumsar. Estetik deneyim tenseldir. Yunanca ‘Aisthetikos’, doğrudan duyumsamayla ilgili bir sözcük; “duyumsamayla algılanan şey”. ‘Aisthesis’ ise duyuma dayalı algı deneyimi. Susan Buck-Morss’un belirttiği gibi, estetiğin başlangıçtaki alanı sanat değil, gerçekliktir, yeryüzüdür, doğadır (Rüya Alemi ve Felaket, Metis). Estetik; bir bedenin tüm duyu organlarıyla yeryüzünü duyumsama edimi. Ten duyumsadığında, bir duygu dalgası kateder yüzeyini. “Duygu... bir olaydır ve her olayın bir boyutudur” (Massumi, Duygu Politikası, Otonom). Olaylar, dalgalar halinde gelir ve geçerler, ama asla kaybolmazlar; derinlere çekilirler. Unuttuğunuz ya da bastırdığınız olaylar vardır. Derinlerde, suskunluğun karanlık sularında, Lethe ırmağında akmaya devam ederler.

Ten, ötekilerle buluştuğumuz zemindir. Tende kurulur topluluklar ya da tende parçalanıp dağılırlar. Ten, sevginin ve nefretin toprakları. Ten mahrem olan ile kamusal olanın karşılaştığı yer. Sofralar tende kurulur, kalkan kadehler tenlere dokunur: “Cam cama can cana”. Nerede bir araya geliyorsak, orası tendir. Ten, toplumsallaşmanın oyun sahası. Oyunun tek bir kuralı vardır, teni incitmemek. Ten kırılgandır. Teni incitenler hatalarını fark ettiklerinde ve davranışlarını değiştirdiklerinde yeniden oyuna katılabilirler. Aksi takdirde oyundan sonsuza dek menedilirler. Oyundan menedilenler, kendi aralarında sadomazoşist bir kulüp kurabilir ve oyunlarına kaldıkları yerden devam edebilirler. Biz oyunu, teni incitmeden oynamak istiyoruz; etkilenip etkilediğimiz, birbirimizi üretebildiğimiz tek yüzey. Tenin yüzeyinde sevinç duygusunun dalga dalga yayılması, tüm bedenleri ele geçirmesi ve bedenlerin birlikte güçlenmesidir amacımız. Duygular politiktir.

Ten coğrafyadır. Toplumsal mücadele tende geçer; teni mülk edinmek isteyen eril iktidar ile tenin göçebe kuvvetleri arasında. Bedenlerin üzerinde tahakküm kurmaya kalkışanlar, ilk önce teni haritalandırır ve sömürgeleştirirler. Haritalandırılmış bir ten, yer ve işlevlerine göre sınırlanmış bölgeler ve izlenmesi gereken yollarla işaretlenmiştir. Kadastrocunun çizdiği sınır kutsaldır. Sınırları ihlal edilmiş bir beden ve sınırları ihlal eden, mülkiyet yasalarına göre ölümü hak ederler. Tenin mülkiyet yasalarına tabi kılınması, mekânın yerleşik hâle getirilip haritalandırılmasıyla eşzamanlı gerçekleşmiştir. Haritalandırılsa da tenin göçebe kuvvetlerinin sınırları hiçe sayması an meselesi. Ten, göçebe bir yüzeye dönüştükçe mülkiyet ilişkilerinden sıyrılır. Çatışma, mülk sahipleri ile tenin yüzeyinde hareket eden göçebeler arasında sürüp gider. Duygular göçebedir. Göçebelerin geçici konaklama yerleri vardır. Duyguların konaklama yerleri her gece değişebilir.

Kutsal metinlerde ten şeytanidir, baştan çıkarıcı. Baş; aklın yeri. Aklınızı çoktan ele geçirdiler, çıkın artık başınızdan! Ele geçirilmiş aklınızın kurtuluşu tendedir. Tenin göçebe kuvvetleri, verili haritaya uymazlar; arzuları, kaçış çizgileri icat etmek ve özgürleşmektir; kendi haritalarını çıkarmak. Ve harita, tenin yeğinlik bölgeleri değiştikçe durmadan değişecektir, aklınız da. Tenin nelere muktedir olduğunu asla bilemezsiniz, ten sizi şaşırtır. Sadece sizi değil, teni haritalandırmaya, tenin göçebe kuvvetlerini yerleştirmeye kalkışanları da. Bu yüzden iktidar, teni şeytani ilan etmiştir. Rasyonel planlarını bozan bozguncuların, iblislerin mekânı: “İblisler tanrılardan farklıdır, çünkü tanrıların sabit nitelikleri, özellikleri ve işlevleri, yurtları ve kodları vardır: yollarla, sınırlarla ve harita çıkarmayla ilgilidirler. İblislerin yaptığı ise, aralıklar boyunca, bir aralıktan diğerine sıçramaktır” (Deleuze). Ten, eril iktidarın fetih seferleri düzenlediği ‘terra incognita’dır; fethettiğinde fallik nesnesini dikeceği bir yüzey. Ten, direnişin coğrafyasıdır; düzenli ordulara karşı gerillalar. Göçebe kuvvetler kimi zaman geri çekilir ve derinlerde birikip güçlenirler. Ve birden yüzeye çıktıklarında eril iktidarın fallik anıtları yıkılacaktır; hepsi kumdan kale. Ten, yerin yüzeyidir, yeryüzüdür!