Tarantino, 2001’den beri intikam filmleri yapıyor ama paçayı hep kurtarıyor. Ya Kill Bill ve Inglorius Basterds’deki gibi kadınları ya da Django Unchained’deki gibi Siyahları intikamcı yaptığı için, kimlikçi kafaların çalışmasını durdurmayı başarıyor

Öldürme Arzusu: İntikam kimse için hak değildir!

Saygınlığına önem veren bir yönetmenin hayatta bilmesi gereken bazı şeyler var. Mesela intikam temalı bir film yapacaksan, kahramanın tercihen kadın olacak. Bu yıl Altın Küre alan filmlerin ikisi de intikam temalıydı ve ikisinin de kahramanı kadındı. Kahramanınız kadınsa, intikamın doğasına dair tartışmalar bir anda unutulabilir, kendi kanununu kendin yapmanın faşizan mantığı önemsizleşebilir. Tarantino, 2001’den beri intikam filmleri yapıyor ama paçayı hep kurtarıyor. Ya Kill Bill ve Inglorius Basterds’deki gibi kadınları ya da Django Unchained’deki gibi siyahları intikamcı yaptığı için, kimlikçi kafaların çalışmasını durdurmayı başarıyor. Kimlikçi mantıkta, yapılan işin kendisi değil, yapanın kimliği belirleyicidir. Mesela ezilen halkın temsilcisiyseniz, kimlikçinin zihniyetinde her türlü yargısız infazı yapmaya hakkınız vardır. İntikam en doğal hakkınızdır. Öldürdüklerinizin masumlar olması önemli değildir.

Ama intikam alan kişi, erkekse, ezilen halktan değilse vs., intikamcılık, ya da “kendi adaletini kendin temin etme”cilik faşistliktir. O zaman kimlikçi zihin birdenbire doğruyu algılamaya başlar. Herkesin kendi kanununu kendisinin yaptığı, herkesin silah kuşandığı ve adalet sağladığı zaman ortaya insani değil, vahşi bir düzenin çıkacağını görür. Trump zihniyetiyle karşı karşıya olduğunu fark eder.

Tarantino’nın kankası Eli Roth belli ki kendisine faşistlik yaftası yapıştırılmasından gocunmuyor ve alenen faşizan filmler yapmaya devam ediyor. 1974 tarihli Charles Bronson’lu Ölüm Arzusu’nu (Death Wish) yeniden yapmak, açıkça bir meydan okumaktır. Death Wish, Dirty Harry’yle birlikte en lanetli filmlerden biridir çünkü. Karısı ve kızı öldürülen doktorun intikamını konu alan film, faşizan sinemanın simge filmlerinden biridir. Tıpkı Altın Küre ödüllü “Three Billboards”da ya da “Paramparça”da (Aus dem Nichts), öldürülen eşlerinin, çocuklarının katilleri polis tarafından bulunmayan intikamcılar gibi, Death Wish’in kahramanı da kendi adaletini kendisi karşılar. Ama Bruce Willis’in canlandırdığı intikamcı beyaz ve erkek olduğu için yaptığı işin faşizan niteliği ayan beyan ortadadır. Eli Roth, kahramanını kadın ya da Siyah yapsaydı belki paçayı kurtaracak ve övülecekti. Ama Ölüm Arzusu, hak ettiği gibi yerden yere vuruluyor.

Darısı bütün intikamcı filmlerin başına diyelim. İntikam ilkelliktir, hak değildir; adalete değil adaletsizliğe hizmet eder!