Öldürmek mi, uyutmak mı: Gazetecilik doğruyu söyleme mesleğidir
Gazetecilik her şeyden önce “doğruyu söyleme mesleği”dir. Sokak köpekleriyle ilgili haber üretiminde de düpedüz öldürmek olan bir fiil için “uyutmak” demek, en hafif ifadeyle doğruyu söylememek.
Hazırlayan: Selçuk Özbek
Sokakta yaşayan hayvanları hedef alan yasaya karşı hazırladığımız dosyamız, bugünkü bölümüyle sona eriyor. Gönül isterdi ki bu dosyada, daha birçok görüşe yer verelim, fakat sokakta yaşayan hayvanların öldürülmesini içeren ve tartışmalara neden olan yasa teklifi Meclis’ten geçmese dahi Türkiye’de hayvan haklarını uzun süre konuşmaya devam edeceğiz, etmeliyiz de…
Medyanın bu süreçteki tutumu ve rolü de tartışma konusu. Ölümü oylayan anket yapan gazetecilerden dezenformasyon içerikli haberlere ve sokakta yaşayan hayvanların canavarlaştırılmasını içeren haber diline çok boyutlu bir değerlendirmeyi ise Gazeteci-Yazar Prof. Dr. L. Doğan Tılıç ile konuştuk.
***
Köpeklerin öldürülmesini içeren yasa tasarısı gündemdeyken bazı basın yayın kuruluşları münferit köpek saldırılarını "dehşet verici görüntüler" gibi hayvanları canavarlaştırıcı ifadelerle haberleştirmekte. Hayvanlara yönelik negatif algı pekiştirici bu tutum basın etiği açısından nasıl değerlendirilmeli?
Gazetecilik etiği tartışmaları, haber üretim süreçlerinde en sinsi ihlallerin seçilen sözcüklerle yapıldığının örnekleriyle doludur. Irak işgali sırasında ABD ordusunun haber diline zerk ettiği, doğrudan öldürmekle ilgili eylemleri sevimlileştiren, gerçeği sinsice gizleyen “akıllı bomba”, “cerrahi operasyon” gibi kavramlar olmuştu. Gazetecilik her şeyden önce “doğruyu söyleme mesleği”dir. Sokak köpekleriyle ilgili haber üretiminde de düpedüz “öldürmek” olan bir fiil için “uyutmak” demek, en hafif ifadeyle doğruyu söylememek.
Medyanın tümünü aynı çerçevede değerlendirmesek de, önemli bir kesiminin yaşanan ve kimi gerçekten vahim köpek saldırılarını “dehşet verici” “korkunç” görüntü ve metinlerle haberleştirdiğini gördük. Bu, Stanley Cohen’in “moral panik” kavramına denk düşen bir durum: Medya bir tehdidi abartarak sunar ve bunun sonucunda da vatandaşlar iktidarlardan o tehdidi, özgürlükleri pahasına olsa da, ortadan kaldırmak için ne gerekirse yapmasını talep ederler. Böylece, aslında iktidarların yapmayı düşündüğü kimi baskıcı düzenlemeler bizzat “moral panik” içindeki kitleler tarafından istenir. Sokak köpeklerinin haberleştirilmesi sürecinde de bu dinamik işledi.
Haberciliğin bir başka temel sorunu da sonuçları nedenlerin ve süreçlerin yerine koymaktır. Bir sokak köpekleri sorunu olduğu doğru. Ancak, bu bir sürecin ve belli nedenlerin sonucudur. Süreci ve nedenleri tartışmadan, nedenleri ortadan kaldıracak bir arayış içine girmeden, sonuçlarla uğraşmak çözüme götürmez. Ne yazık ki medya, üzerinden “moral panik”ler yarattığı tekil köpek saldırılarının hangi süreçlerin ve nedenlerin sonucu olduğunu tartışmıyor.
Bazı gazeteciler ve basın yayın kuruluşları sosyal medyada "Köpekler uyutulmalı mı?" sorusuyla anketler yaptı. Bilimsel bir yöntem izlenmeksizin yapılan bu anketlerin habercilik açısından bir değeri var mıdır? Haberin konusu olabilir mi? Ve basın yayın kuruluşlarının tarafsızlık adı altında yaşam hakkına yönelik bir oylama yapması nasıl değerlendirilmeli?
Anketleri haberleştirme konusu seçimlerle ilgili olarak epey tartışıldı ve bir noktaya gelindi. Bu bilimsel bir iş. Örneklemi nasıl seçtin, örneklem evreni temsil ediyor mu gibi anket sonuçlarını kıymetlendirecek kriterler var. Uyutulsun mu öldürülsün mü diye sorup, şu kadar kişiden şu kadarı öldürülsün dedi diye haber yapmak, geçin gazeteciliği kahvehane muhabbeti düzeyine bile hakaret.
Peki, böyle kritik anlarda basın kuruluşları nasıl tavır sergilemeli? Basının, ölüm-yaşam ikileminde tarafsız, nötr kalma lüksü var mı?
Birkaç köpek bir yerde bir insana saldırdı! Hükmü verdik, köpek suçlu. Ceza, uyutalım! Pardon öldürelim! Doğaya insan merkezli ve kötücül yaklaşımın getireceği tehlikeli sonuçları gazeteciler mutlaka düşünmeli. Yaşam hakkı sadece insanla mı sınırlı? Birisi, hadi güncel tartışmalar ışığında bir yabancı/mülteci diyelim, bir cinayet işledi. Gelsin ölüm cezası mı diyeceğiz?
Gazetecilik, tanımı ve etik kuralları gereği, aynı zamanda bir seçim mesleğidir. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı, ezene karşı ezileni seçeriz. Ne yazık ki, sokak köpekleri tartışmasında, gazetecilerin ve medyanın genel olarak doğru seçim yaptığı söylenemez.