Cömert ailesi hâkime feryad ediyor, cevap alamayınca daha da kahırlanıyor. Türkçe de konuşsalar anlaşılmadıkları ortada zaten

“Ölen adamı tutmuyor, ne hâkim ne devlet”

-Evladımı aldınız, karımı aldınız, beni de alacaksınız!

Mehmet’in babası Ali Ayvalıtaş; 3 Şubat’ta Balıkesir’de, Abdullah Cömert mahkemesinin görüleceği salona girmek için polislere sesleniyor. Gazetecilere hatta avukatlara dahi salona girerken zorluk çıkarıyorlar. Salon önünde bir arbede… Ahmet’in annesi Emsal Atakan bayılıyor.

Nihayet içerdeyiz. Abdullah’ın, Mehmet’in, Berkin’in, Ahmet’in aileleri ve avukatlar hariç 20 kişi ancak sığabiliyor salona.

Salonda Abdullah Cömert’in avukatlarına ve ailesine dönük, düğün salonu kameramanı rahatlığında çekim yapan biri var. Avukatlar ve Abdullah’ın ailesi çekim yapılmasına itiraz ediyor. Hâkim cevap dahi vermiyor. Abdullah’ın abisi Zafer Cömert, salon girişindeki arbede ve içerdeki kameradan dolayı, “protesto için heyete bir dakika sırtımızı dönüyoruz” diyor. Dönüyoruz. Hâkim mahkemeyi biz sırtımızı dönmüşken açıyor. Yüzümüze bakmaya yüzü olmaması gerek.

Hâkim, sanık Ahmet Kuş’a bağlanılırken SEGBİS’te aksaklık çıkarsa diye kameranın açık tutulduğunu söylüyor. Ahmet Kuş’a bağlanılıyor. Teknik sıkıntı yok. Avukatlar, sözünüzü tutun, kamerayı kapattırın derken, hâkim, SEGBİS ile Ahmet Kuş’la konuşmaya başladı. “Sorguya” diyemiyorum. Dava boyunca hâkim ne sanığa bir soru sordu, ne ailenin, avukatların itirazlarına bir cevap verdi. Hâkimin susma hakkını kullandığı bir dava oldu!

SEGBİS… Video konferans. Ahmet Kuş, tutuklu olmadığı için can güvenliği açısından mahkemeye getirilmemiş! Dava Balıkesir’e “güvenlik” bahanesiyle alınmıştı. Abdullah’ın ailesi 8 aylık bebek de dâhil Hatay’dan Balıkesir’e gelmişken, Ahmet Kuş Mersin’den bildiriyor! Ekrandan, takım elbisesi ve taranmış bıyıklarıyla bize bakıyor. Kamera uzaktan çekiyor. Biz sanık olarak bir sofra tuzluğu görüyoruz: siyah bıyık ve saç, vurgulu.

İddianameyi savcı değil bant kaydı okudu. Oğlu için ağlamaktan gözleri yumulmuş bir anneye, Abdocan’ın abilerine, babasına, ablasına, ablasının bebeğine okunuyor: “BA…ŞINA ATI…LAN…GAZFİ…ŞEĞİ…SONU…CU” İnsana bile değil bir bilgisayara okutturulmuş muhtemelen. Adalet için gide gele yolları düz eden ailelere, “Sayın abonemiz bu bir bant kaydıdır” diyorlar adeta. 

Ahmet Kuş kendini savunuyor: “Attığımız fişeklerin nereye gittiğini görüyoruz. Birine değse görürdük. Suçlamaları kabul etmiyorum.”

Abdullah Cömert’in avukatları çapraz sorguya başladı.

Kendisine verilen talimat sonucu gaz attığını söyleyen Kuş, “şube müdürü Özkan Turgut hariç gaz atma emri verenlerin adlarını hatırlamıyorum” dedi. Adı ‘emniyet teşkilatı’ olan bir yapıda “gazcı”lık diye bir görev tanımı var. Ahmet Kuş, ikide bir “ben gazcı olduğum için” diye söze giriyor.”

- Abdullah Cömert nerede öldürüldü?

- Ben nereden bileyim!

- Gaz sıktığınız silahı kullanmak için ne kadar eğitim aldınız?

- Bir hafta

- O gün kullandığınız silahı aldığınıza dair zimmet tutanağı imzaladınız mı?

- Hatırlamıyorum.

Avukat Hatice Can: “Bu tutanaktaki imza Ahmet Kuş’a mı ait?”

Ahmet Kuş Mersin’de, tutanak Balıkesir’de.

Hakim, “tutanağı sanığa gösterin” diyor. Kuş’a salonu gösteren kamera tavana asılmış. Görevli, kâğıdı havaya kaldırıp zıplayarak tutanağı kameradan Ahmet Kuş’a göstermeye çalışıyor…

SEGBİS’in du dava için ne kadar uygunsuz olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Avukat Can Atalay: “Sanığın SEGBİS’le dinlenilmesi hukuka uygun değil, bir sonraki duruşmada sanığın Balıkesir’e getirilmesini talep ediyoruz.” Avukatlar ayrıca, Ahmet Kuş’un olası kasttan değil, kasten öldürmeden yargılanmasını talep etti. Hâkim ara verdi.

Tüm bunlar olurken, aile hâkime feryad ediyor, cevap alamayınca daha da kahırlanıyor. Türkçe de konuşsalar anlaşılmadıkları ortada zaten, bu kez en içerden, anadilleriyle, Arapça feryad ediyorlar. Anne Hatice Cömert fenalaşıp hastaneye kaldırılıyor…

Mahkeme tekrar başlarken, anne de hastaneden salona döndü. Hâkim açıkladı: Ahmet Kuş’un salona getirilerek yargılanması reddedilmiş. Bir önceki davada talep edilen reddi hâkim de reddedilmiş.

Av. Hatice Can hâkime: “heyetiniz sanığa bir tek soru sormadı. Normal. Çünkü olay yerini bilmiyorsunuz.”

Abdullah’ın avukatları, belgeye ilişkin soru yöneltebilmemiz için dosyadaki belgelerin dizi pusulasına bağlanmasını talep ediyoruz, dediler.

Karar: Taraflara dosya ve delil incelemeleri için süre verilerek dizi pusulasının hazırlanmasına, sonraki duruşmada gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasına, sanığın bir sonraki duruşmaya SEGBİS sistemi ile Mersin’den katılmasına, bir sonraki celsenin 1 Nisan’a alınmasına, aynı gün sonuçlanmazsa  2 ve 3 Nisan’da devam edilmesine karar verildi.

Aileler isyan ederek çıktı salondan. Abdullah Cömert’in annesi: “Ölen adamı tutmuyor, ne hâkim ne devlet...” Ahmet Kuş için “Takımları giyinmiş çıkmış oraya” diyor. Bu sadece onun değil, Ahmet Atakan’ın annesinin de içine dert olmuş: “Bizim çocuklarımız toprağın altındayken adam jilet gibi giyinmiş oturmuş.”

Mahkemeyi Abdocan’ın babası Edip Cömert’in isyanı özetliyor: “Sanki biz katiliz! Biz geliyoruz mahkemeye ama katil gelmiyor. Katil hâlâ görev başında!”